GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:5
Tarih:10.10.2019

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yargı reformunu konuşuyoruz. Ben çoğunuzun bilgi sahibi olmadığı birkaç davadan söz edeceğim. Siyaset ve yargı mühendisliğiyle insanlara nasıl zulmediliyor onları anlatmaya çalışacağım. Bu hafta iki dava vardı değerli dostlarım, Osman Kavala'nın yargılandığı Gezi dosyası, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın yargılandığı başka bir dava, Mehmet Altan'la beraber. İlk önce bunları söyleyeceğim.

Bakın, Osman Kavala 15 Ekim 2017 tarihinde gözaltına alındı. Tam on beş gün gözaltında kaldı. En son güne kadar, on beş gün boyunca kendisine hiçbir soru sorulmadı. 1 Kasımda tutuklandı. Savcı ifadesi alınmadan tutuklandı. Sonra ne oldu? Tam on altı ay boyunca hiçbir iddianame yazılmadan, hâkim karşısında kalmadan tutuklu kaldı değerli arkadaşlar, tam on altı ay boyunca. Ne zaman davası açıldı, iddianamesi ne zaman mahkemeye verildi? 21 Şubat 2019 tarihinde, tam on altı ay sonra. Bu tarih neye tekabül ediyordu biliyor musunuz? Osman Kavala'nın avukatları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'den savunma istemiş, savunma süresine dönülmemiş, ek süre istenmiş, ek sürenin son günü 21 Şubat saat 16.00'da İstanbul Basın Savcılığı bu davanın açıldığını söyledi ve Hükûmet aynı saatlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine on altı ay sonra savunmayı bildirdi. Yani AİHM olmasa iddianame yine yazılmayacaktı. Sonra ne oldu? İddianamenin kabul süresi on beş gün. Mahkeme birinci gün değil, ikinci gün değil tam on beş gün sonra mart ayının 6'sında iddianameyi kabul etti. Duruşmayı en son güne attı, dört ay sonrasına. Dört ay sonrasına, bakın, kişi tutuklu. Üçüncü duruşması ancak yapılabildi. Ne zaman? Önceki gün. Ne oldu biliyor musunuz?

Sayın Grup Başkan Vekili, size söylüyorum, bakın, bilin. Bakın size söylüyorum özellikle.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Herkese söyleyin. Bana niye söylüyorsunuz?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - 30. Ağır Ceza Mahkemesinde bir heyet var. Ne zamana kadar? Osman Kavala'nın 3'üncü duruşmasına kadar, Gezi duruşması. Ne yaptınız biliyor musunuz Adalet Bakanıyla beraber? Size de söylüyorum, Bakanlık. Oraya 2'nci bir heyet atadınız, Osman Kavala'ya tahliye isteyen mahkeme başkanı vardı, muhalefet ediyordu tutuklanmasına. Normalde ne olur Bülent Turan? Şerefine söyle ve namusuna söyle...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bu nasıl bir üslup ya?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bir mahkemeye, bakın, bir mahkemeye yeni heyet atanırsa...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, bu nasıl bir üslup? Sen şerefine söyle, namusuna söyle.

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, bir saniye... Dinleyin, dinleyin. O yüzden söylüyorum. Dinlemiyorsun. Dinle, dinle...

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu... Sayın Tanrıkulu...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bir mahkemeye yeni heyet atanırsa ne yapılır?

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu daha temiz bir dil kullanalım Sayın Grup Başkan Vekiline.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - O heyete yeni dosyalar verilir; bir mahkemeye yeni heyet atanmışsa, iş fazlaysa. Ne oldu biliyor musunuz? Yeni atanan heyete eski dosyalar verildi yani Osman Kavala'ya tahliye isteyen heyet yeni dosyalara bakacak, yeni atanan heyet ise eski dosyalara bakacak. Dün duruşmasıydı biliyor musunuz? Tahliyesine oy birliğiyle ret. Ya, böyle bir gelenek yok, böyle bir teamül yok. İnsana göre, bakın, davaya göre heyet atıyorsunuz ya; hangi yargı reformundan bahsediyorsunuz? Bakın, bir dava var, o davaya bakan heyet var, heyeti değiştiriyorsunuz, tahliye isteyen başkanı ve tahliye isteyen üyeyi yeni dosyalara alıyorsunuz, başka bir heyet atıyorsunuz. Böyle bir düzen yok ve duruşmayı ne zamana verdi biliyor musunuz? Ta 24 Aralığa.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ya, bunu HSK yapıyor, niye bize söylüyorsun sadece?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, bununla yargı olmaz, haberiniz yok bunlardan. O yüzden söylüyorum, haberin olsa sen de karşı çıkarsın, haberin yok. Yeni heyet atanır mı ya bir mahkemeye, bir dava dosyasına? Bakın, yeni heyet yeni dosyaya atanır, eski dosyaya atanmaz. Yeni heyet yeni dosyaya atanır, bu kadar açık.

İkinci olarak, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak... Yargıtay bozmuş, demiş ki: "Müebbet olmaz, olsa olsa örgüte yardım olur." Örgüte yardımın cezası ne? Alt sınırı beş yıl. Yasa ne diyor? "Üçte 1'e kadar indirilir." diyor yani "Bir yıl sekiz aya kadar indirilir." diyor. Kaç yıldır hapisteler? Üç yıl.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Yargıya müdahale mi edelim?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Üç yıldır hapisteler. Bakın, alt sınırdan mahkeme ceza verse, üçte 1 de indirse, yarı da indirse, indirmese, beş yıl verse cezası tamamlanmış. Mahkeme ne yapıyor? "Devam." diyor. Ya, bu ne? Böyle heyetlerle çalışıyorsunuz, bakın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, tamamlayalım.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.

Eren Erdem davası: Ya, mahkeme tahliye kararı verdi. Bakın, mahkeme tahliye kararı verdi, dedi ki: "Kaçma şüphesi yok, deliller toplanmıştır." Tahliye kararı verdi, bırakmadılar, savcı itiraz etti, bir sonraki mahkeme tutukladı, içeriden çıkamadı. Sonra aynı mahkeme bir celse sonra ceza verdi, tahliye etmedi. Şimdi, bunu siyaseten nasıl açıklayacaksınız?

Demirtaş'ın davası: Ya, soruşturması olan bir dosyadan dolayı denetimli serbestliğe başvurduğu gün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturmaya ekledi, olmayan bir soruşturmaya ekledi, tutuklama istedi yahu ve mahkeme tutuklama kararı verdi arkadaşlar. Bakın, böyle bir şey olmaz. Bunları Avrupa görüyor, dünya görüyor, burada ne yaparsak yapalım, nasıl yaparsak yapalım herkes görüyor. Çağdaş Avukatlar Derneği, avukat arkadaşlarımız... 37. Ağır Ceza Mahkemesinin Canan Kaftancıoğlu davasında uyguladığı zulüm. Bakın, o davalarda duruşmayı üç gün sonraya bırakıyordu, beş gün sonrasına bırakıyordu, aynı mahkeme...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Tanrıkulu

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, aynı mahkeme -duruşmaları izliyorum- beş gün sonrasına bıraktı, savunma için süre vermedi, dört gün sonrasına bıraktı ceza vermek için; dokuz yıl sekiz ay yirmi gün ceza verdi altı yıl, yedi yıl önceki 5 ayrı ceza maddesinden, "tweet"lerinden dolayı. Aynı mahkemeyi izliyorum, Anayasa Mahkemesi barış akademisyenleri için karar vermiş, mütalaanın değişmesi lazım, Anayasa Mahkemesi kararı bağlayıcı, mahkeme başkanı savcıya soruyor, diyor ki: "Mütalaanda değişiklik var mı?" Diyor ki: "Anayasa Mahkemesi kararını okumadım, bana süre ver." Ne zaman diyor bunu? 6 Eylülde. Mahkeme duruşmayı ne zamana erteliyor biliyor musunuz? 20 Ocağa erteliyor barış akademisyenleri beraat etmesin diye. Zar zor, kavga gürültü 15 Kasıma erteliyor. Birisine ceza vermek için yarına duruşma, diğerinin beraat etmemesi için dört ay sonrasına duruşma. Değerli arkadaşlar, bakın, ortam bu.

BAŞKAN - Selamlayalım Sayın Tanrıkulu.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, bu yargıçlar bu hukuksuzluklarla bu kürsülerde duruyor. Hangi reformu yaparsak yapalım... Bakın, ben objektif konuşuyorum, objektif.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Yirmi beş yıl avukatlık yaptım, Baro Başkanlığı yaptım, böyle bir yargı zihniyeti görmedim, siyasetle ortaklaşan bir düzen görmedim. Bunu görün, çok açık hukuksuzluk var; bunu görmezden gelemezsiniz. Osman Kavala dosyasını, Demirtaş dosyasını, Eren Erdem dosyasını, Canan Kaftancıoğlu dosyasını, barış akademisyenleri dosyasını görmezden gelemezsiniz. Bakın, barış akademisyenleri için...

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Tam üç dakika ek süre verdim size.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Barış akademisyenleri için bakın, 800 barış akademisyeni için...

BAŞKAN - Rica ediyorum.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Parmağını bize göstererek ne yapıyorsun?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sallıyorum, sallıyorum.

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu...

ŞAHİN TİN (Denizli) - Kahvede mi konuşuyorsun? Adaleti konuşuyorsun yahu!

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ben adalet için sallıyorum, adalet için sallıyorum.

Barış akademisyenleri için bizim cebimizden çıkacak avukatlık ücreti ne kadar, biliyor musunuz? 5 milyon lira, 5 milyon.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tanrıkulu, teşekkür ederiz, sağ olun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - 5 milyon, 5 milyon. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tanrıkulu, lütfen.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, vicdanınıza sesleniyorum, bunları görün. Burada reform yapmak yetmez, bu zihniyetin değişmesi lazım.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Teröristseverlerin hepsi de masum olacaktı burada.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Son sözüm şu Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Tam dört dakikayı geçtiniz Sayın Tanrıkulu, lütfen.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Son söz Sayın Başkanım, son dakika.

BAŞKAN - Lütfen ama...

Söyleyin siz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Son sözüm şu: Bugün 10 Ekim, barış ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısı önünde eğiliyorum. Onlar barış için oradalardı. Ben de burada son söz olarak "Savaşa hayır." diyorum. (HDP sıralarından alkışlar)