GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: On Birinci Kalkınma Planı'nın (2019-2023) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:105
Tarih:18.07.2019

MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; On Birinci Kalkınma Planı'nın ikinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ilk kalkınma planının milletimizin huzur ve refahına, nimet ve külfetin hakça dağıtılmasına, demokrasinin gelişmesine, daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye'nin inşasına vesile olmasını temenni ediyorum. Hazırlanmasında emeği geçen, katkı veren herkese teşekkür ediyorum.

Anayasa'nın 166'ncı maddesi uyarınca hazırlanan, 3067 sayılı Kanun'da belirtilen usule göre Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülen kalkınma planı, Türkiye'nin uzun vadeli hedef ve politikalarını ortaya koymakta, aynı zamanda, bu hedef ve politikalara uygun orta ve kısa vadeli programlar ile stratejik planın ve bütçenin yapılmasına zemin hazırlamaktadır. Kalkınma planıyla ülkemizin gelecek beş yıldaki ekonomik ve sosyal hedef ve istikameti ile bunlara nasıl ulaşılacağına ilişkin strateji ve politikalar ifade edilmektedir.

Kuşkusuz, bu planlamanın uzun vadeli temel hedefler doğrultusunda devletin devamlılığı anlayışıyla yapılması esastır. Plan hedeflerinin, Türkiye'nin doğal ve beşerî kaynakları, varlık ve yükümlülükleri, fırsat ve kısıtları dikkate alınarak tespiti gerekmektedir. Öngörülemeyen durumlar, beklenmeyen olaylar, iç ve dış siyasi ve ekonomik gelişmeler, kuşkusuz, ortaya konulan kısa ve orta vadeli hedeflerde sapmaya sebep olsa da esas olan, Türkiye'nin uzun vadeli küresel güç ve lider ülke olması hedefi için gerekli ekonomik, sosyal ve siyasi altyapıyı hazırlamaktır.

Kalkınmış bir ülke olabilmek ekonomik büyüklüklerin yanında, ekonomideki niteliksel gelişmeler, yaşam standartlarında yükselme, insani kalkınma, sosyal gelişme ve çevre hakkı gibi alanlarda sağlanacak iyileşmeye de bağlıdır. On Birinci Kalkınma Planı'nın ekonomik ve sosyal sektörlere ilişkin hedef ve politikalarının bu anlayışla hazırlandığı anlaşılmaktadır. Planın hazırlandığı Onuncu Kalkınma Planı dönemi Türkiye'de ve dünyada önemli gelişmelerin yaşandığı yıllar olmuştur. 2016 yılındaki menfur darbe girişimi başta olmak üzere, iç ve dış siyasi gelişmeler ve jeopolitik gerginlikler, artan küresel ticaret savaşları ve ticaret gelirlerindeki yavaşlama gibi olumsuzluklar ve sonucunda turizm gelirlerinde yaşanan düşüş Türkiye ekonomisini olumsuz etkilemiştir. Bu süreçte ekonomi, kur ve faiz üzerinden yapılan operasyonlara bağlı çalkantılı bir dönem geçirmiştir. Yaşanan olumsuzluklar nedeniyle Onuncu Kalkınma Planı'nın öngörülen hedefleri bazı sapmalar göstermiş ve plan döneminde yıllık ortalama yüzde 5,5 olan büyüme hedefi yüzde 4,9 olarak gerçekleşmiştir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye çok cepheli bir mücadelenin içindedir. Başta FETÖ ve PKK olmak üzere terörle mücadeleye devam edilirken bir yandan da siyasi ve ekonomik saldırılara, bölgemizde yaşanan ve egemenlik haklarımızı, millî bekayı tehdit eden gelişmelere karşı tedbir almak, mücadele etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bugün ülkemiz Doğu Akdeniz'de sıkıştırılmakta, sondaj gemilerimizin haklı ve meşru faaliyetleri tüm bu hasım çevreleri tedirgin etmektedir. Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konseyinin, 15 Temmuzda, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerinin yasa dışı olduğunu iddia ederek hain darbe girişiminin 3'üncü yıl dönümünde aleyhimize bazı adımlar atma kararı alması oldukça manidardır. Bunlarla birlikte, bölücü terör örgütü PKK'nın bitirilmesi için Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından başlatılan Pençe Harekâtı başarılı ve sonuç alıcı şekilde devam ederken dün Erbil'de başkonsolosluğumuz çalışanının planlı bir terör saldırısıyla şehit edilmesi Türkiye'ye karşı açılan cephenin açık göstergesidir. Şehidimize Allah'tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyorum. Son olarak da ABD'nin S400'leri gerekçe göstererek Türkiye'yi F35 programından çıkarma kararı müttefiklik ruhuyla bağdaşmadığı gibi, hiçbir meşru gerekçeye de dayanmamaktadır.

Tüm bu gelişmeler Türkiye'ye karşı hasmane tavrın hız kesmeden devam ettiğini gösterirken bu küresel meydan okumalara karşı durabilmek için hazırlıklı olmak, güçlü kalmak ve millî birlik ruhuyla hareket etmek gerektiğini de ortaya koymaktadır. Türkiye, kuşkusuz, AB'ye de ABD'ye de mecbur ve mahkûm değildir; egemenlik haklarından ne pahasına olursa olsun vazgeçmeyecek, lider ülke olma hedefi doğrultusunda yoluna devam edecektir. Şüphesiz ki vatandaşlarımız daha fazla refah beklentisi içindedir. Vatandaşlık vecibelerini bihakkın yerine getiren insanımızı çağdaş medeniyet düzeyine ve hatta ötesine taşımak için gayret göstermek hepimizin ortak sorumluluğudur. Bununla birlikte tüm bu olaylar Türkiye'nin ekonomik gelişimini etkilemekte, bu hayati sebeplere dönük önemli kaynakların ayrılmasını da zaruri kılmaktadır. Zira var olmak, bağımsız yaşamak ve ebediyetin ufkuyla bütünleşmek istiyorsak millî beka her şeyin önünde, vatandaşlarımızın yaşam ve güvenlik hakkı ihtiyaçların önceliğindedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hatırlanacağı gibi Milliyetçi Hareket Partisinin yer aldığı 57'nci Hükûmet döneminde çıkarılan Sekizinci Kalkınma Planı'nda ilk defa olarak 2001-2023 dönemini kapsayan uzun vadeli gelişme stratejisi hazırlanmıştı. Stratejinin temel amacı, Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyini aşma hedefi doğrultusunda Türkiye'nin 21'inci yüzyılda kültür ve uygarlığın en ileri aşamasına ulaşarak dünya standardında üreten, gelirini adil paylaşan, insan hak ve sorumluluklarını güvenceye alan, hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, laikliği, din ve vicdan özgürlüğünü en üst düzeyde gerçekleştiren küresel düzeyde etkili bir dünya devleti olmaktı. Bu amaca uygun olarak da 2023 hedefleri bir devlet politikası hâline getirilmiş, tüm plan ve programlar bu hedefler doğrultusunda hazırlanmıştır.

Görüştüğümüz On Birinci Kalkınma Planı da daha fazla değer üreten, daha adil paylaşan, daha güçlü ve müreffeh Türkiye vizyonuyla uzun vadeli bir perspektif sunmaktadır. Planda, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin amacına uygun olarak kurumların hızlı işleyişini temin etmek ve bütüncül bir stratejiyle ortak hedeflere ulaşmak için çalışmaların yapılacağı, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması bakımından ekonomik ve sosyal refahın artırılması, hukuk devleti, demokratikleşme ve iyi yönetişim ilkelerinin devlet tarafından güçlü bir şekilde sahiplenileceği ve etkili bir biçimde uygulanacağı, yeni hükûmet sisteminin de temelini oluşturan insan merkezli kalkınma anlayışının sonucu olarak hukuk devleti ve demokratikleşmenin planın temel eksenlerinden biri olduğu belirtilmektedir. Bu vizyon çerçevesinde planın uzun vadeli kalkınma amacı, milletimizin temel değerlerini ve beklentilerini esas alarak ülkemizin uluslararası konumunun yükseltilmesi ve halkımızın refahının artırılması, Türkiye'nin yüksek gelir grubu ülkeler ile en yüksek insani gelişmişlik seviyesindeki ülkeler arasına girmesi, sermaye birikimi ve sanayileşme sürecinin hızlandırılması, her alanda verimliliğin artırılması, yurt içi tasarrufların ve üretken yatırımların düzeyinin yükseltilmesi, üretim süreçlerinin ihracata dönük, yenilikçi ve ithalat bağımlılığı azalmış bir yapıya dönüşmesinin sağlanmasıdır. Bu kapsamda, plan sonu olan 2023 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın 1 trilyon 80 milyar dolara, kişi başına millî gelirin 12.484 dolara, ihracatın 226,6 milyar dolara çıkarılması, ekonominin yıllık ortalama yüzde 4,3 oranında büyümesi, işsizlik oranının yüzde 9,9'a, enflasyon oranının yüzde 5'e düşürülmesi hedeflenmektedir. Ekonomik refahla birlikte, vatandaşlarımızın mutlu, sağlıklı, güvenli yaşam sürebilecekleri, temel hak ve özgürlüklerin adil ve hızlı çalışan bir hukuk sistemiyle korunmasının yanı sıra, öngörülebilirliği yüksek kamu politikalarıyla fırsat eşitliğine dayalı, kolay erişilebilir ve vatandaş odaklı kamu hizmetleri sunulması amaçlanmaktadır. Aktif bir diplomasiyle küresel toplumun güçlü ve saygın üyesi olma konumunu güçlenerek sürdürmesi, küresel ve bölgesel sorunların çözümüne yönelik etkili politikalar üretmeye devam etmesi öngörülmektedir. Bu çerçevede, On Birinci Kalkınma Planı'nın hedef ve politikaları istikrarlı ve güçlü ekonomi, rekabetçi üretim ve verimlilik, nitelikli insan, güçlü toplum, yaşanabilir şehirler, sürdürülebilir çevre, hukuk devleti, demokratikleşme ve iyi yönetişim olmak üzere 5 ana başlık altında toplanmıştır. Planda imalat sanayisinin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payının 2018 yılındaki yüzde 19,1 seviyesinden 2023 sonunda yüzde 21'e çıkarılması, imalat sanayisi ihracatının 158,8 milyar dolardan 210 milyar dolara, yüksek teknolojili sanayilerin imalat sanayisi ihracatındaki payının da yüzde 3,2'den yüzde 5,8'e çıkarılması hedeflenmekte, yüksek teknolojik yatırımlara öncelik veren bir sanayi stratejisi ortaya konulmaktadır.

Seçim beyannamemizde, teknolojik gelişmeyi, verimliliği, istikrarlı büyümeyi ve istihdam sağlamayı esas alan güçlü bir üretim ekonomisi oluşturulacağı, yatırımların yüksek teknolojiye dayalı ve katma değeri yüksek mal ve hizmet üreten alanlara yöneltilmesini öngören bir sanayileşme stratejisinin tesis edileceği ve yüksek teknolojili ürün ihracatının payının artırılacağı, orta ve yüksek teknolojili üretim yapan sektörlerde yenilikçilik faaliyetlerine ve AR-GE altyapısına öncelik verileceği belirtilmiştir.

Gelinen noktada, henüz dünya standartlarında üreten bir ülke konumuna erişilememiş olsa da On Birinci Kalkınma Planı'nda odaklı bir biçimde yer alan sanayileşme perspektifiyle bu hedefe yaklaşılabilecek bir altyapı tesis edilebilecektir. Şüphesiz Türkiye, dışa açık ve rekabetçi bir yapı içerisinde dünya ekonomisiyle bütünleşerek bölgesel ve küresel gelişmelerin önde gelen belirleyicileri arasında yer almalıdır. Ekonomi politikalarının merkezine insanı koyan, eşitlik, ahlak ve adalet ilkelerini gözeten bir yönetim anlayışıyla toplumsal refahın artırılması temel hedef olmalıdır.

Bu anlayış ve uzlaşmayla, ekonomideki birçok yapısal sorunun çözümü de mümkün hâle gelecektir. Bunun için, program ve seçim beyannamelerimizde ekonomideki temel sorunları aşarak ileri teknoloji kullanan, yenilikçiliği, verimliliği ve istihdamı gözeten, rekabet gücü yüksek üretim ekonomisini tesis etmek ve toplumun refah düzeyini artırarak sosyal dokuyu güçlendirmek amacıyla, ülkemizin kendi imkân ve şartlarıyla doğal ve beşeri kaynaklarını dikkate alan bağımsız, millî ve üreten bir ekonomi programının hayata geçirilmesini öngördük. Bu çerçevede, istihdam dostu sürdürülebilir bir büyüme ortamını tesis etmek, işsizlik ve yoksulluğu azaltmak ve gelir dağılımını daha adil hâle getirmek, enflasyonu kalıcı şekilde aşağı çekmek, üretim ve ihracatın ithalata bağımlılığını azaltarak rekabet gücü yüksek bir üretim ekonomisi tesis etmek, ekonominin dış kaynak bağımlılığını azaltarak şoklara dayanıklı hâle getirmek ve kırılganlığı azaltmak, kamu ve özel sektör borç stokunu sürdürülebilir bir seviyeye indirmek, AR-GE payını artırmak, dünyada Türk markası ve patentli ürünleri yaygınlaştırmak ekonomideki öncelikli hedef olarak belirlenmiştir. Bu hedeflere ulaşılması için de 7 temel alanda reform niteliğinde yapısal tedbirlerin alınmasını öngörmüştük. Bunlar, üretimin artırılması ve ithalat bağımlılığının azaltılması, yurt içi tasarrufların ve yatırımların artırılması, vergi reformu, harcama reformu, gelirin adil bölüşümü ve yoksullukla mücadele reformu, tarım, hayvancılık ve kırsal kalkınma reformu, iş gücü piyasası ve çalışma hayatına ilişkin reformlardır. Ayrıca, ekonomiye ilişkin politikaların ve uygulamaların değişik kurumlarca yürütülmesi nedeniyle kararların alınmasında, işlemlerin yürütülmesinde ve koordinasyonunda yaşanan sorunların giderilmesi gerektiğine işaret edilmiştir.

Kalkınma planında da ekonomi yönetiminde eş güdüm ve uyumun esas olacağı, ekonomi yönetiminin koordinasyonunun güçlendirileceği, ayrıca vurguladığım reform alanlarına işaret eden benzer ekonomik hedef ve politikalar öngörülmüştür. Ekonomide kaynak dağılımında adalet ve etkinlik, kamu hizmet üretiminde ise verimlilik esastır. Bu kapsamda, sınırlı kaynakların yerli yerinde kullanılmasıyla etkili bir sevk, idare, kontrol sisteminin oluşturulması, amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesini kolaylaştıracaktır. Bu çerçevede, her ne ad altında olursa olsun yapılan destek, teşvik, istisna ve muafiyet gibi uygulamaların etkinliğinin, verimliliğinin ve katkısının iyi analiz edilerek rasyonelleştirilmesi, kayıt dışılığın önüne geçilerek vergi adaletinin sağlanması hayati önemdedir. Bu şekilde sanayici, esnaf, çiftçi ve muhtaç vatandaşlarımızın daha fazla desteklenmesi mümkün hâle gelecek, işçi, memur ve emeklimizin ekonomik büyümeden daha fazla pay alması sağlanacaktır.

Değerli milletvekilleri, planın bitiş yılının cumhuriyetimizin 100'üncü yılı olan 2023'e isabet etmesi plan hedeflerini daha da önemli hâle getirmektedir. Bu kapsamda, plan dönemi uygulamalarının, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uygun ve sistemin tüm unsurlarıyla kökleşmesine, ekonomik ve sosyal hedeflerin lider ülke Türkiye vizyonuna uygun olmasına, Türk milleti ortak paydasında yaşama iradesinin güçlendirilmesine, toplumsal ahlak ve kalitenin tesisine, üreten ekonominin tüm unsurlarıyla yetkinleştirilmesine, çok boyutlu millî bir dış politika ile caydırıcı bir savunma ve güvenlik politikası uygulanmasına, çağdaş normlarda kamu hizmetine herkesin erişebilmesine, ileri teknoloji üretiminin ve kullanımının desteklenmesine, tarım, hayvancılık ve kırsal kalkınmaya ağırlık verilmesine, iş gücü planlaması, eğitim, üniversite ve istihdam ilişkisinin kurulmasına, gençliğin millî değerlere bağlı, çağdaş gelişmeleri takip eden şekilde yetiştirilmesine, günün siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlarıyla süratle baş edebilme yetenek, güç ve iradesine sahip bir yönetim aklının egemen olacağı yapının tanzim edilmesine, nihayetinde 2023 hedefleriyle birlikte 2053 küresel güç Türkiye hedefinin altyapısının sağlam temellere bağlanmasını temin etmesi beklentimizdir.

Türkiye ekonomisinin devam eden ihtiyacı, güven ve istikrar içinde sağlıklı bir yatırım, üretim, ihracat ve istihdam zincirinin oluşturulmasıdır. Bize göre, Türkiye en zoru atlatmıştır. 15 Temmuz hain darbe girişimiyle başlayan süreç terör saldırıları ve özellikle ekonomi savaşlarıyla devam etmiş, bu şekilde ülkemiz köşeye sıkıştırılmak istenmiştir. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ayağındaki prangalardan kurtulmuş, sistem tartışmaları bitmiştir. Üretim çarkları dönmekte, istihdamda olumlu gelişmeler yaşanmakta, enflasyondaki yükseliş trendi tersine dönmekte, dış ticaret açığı azalmakta tüm bunların sonucunda da ekonomiye güven giderek artmaktadır. Artık, seçimsiz geçecek olan dört yıl, hızlı bir toparlanmayla 2023 hedeflerine ulaşma, 2053 hedeflerinin altyapısını inşa etme vaktidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye'nin büyümesi ve gelişmesi, daha güçlü bir ülke olması için bu plan dönemini önemsiyor, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü esasında ekonomik ve sosyal olarak süratle yol alabilmemiz için her türlü gayreti göstereceğimizi ifade ediyoruz. Biz, Türkiye'nin önüne aydınlık ufuklar açarak ülkemizi ve milletimizi güvenli bir geleceğe taşımaya kararlıyız. Sonuç itibarıyla, Türkiye ve dünya gerçekleri dikkate alınarak hazırlanan ve erişilebilir hedeflerin konulduğu On Birinci Kalkınma Planı'nın Türkiye'nin lider ülke ve küresel güç olma vizyonuna katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Politikaların sağlıklı bir şekilde uygulanması, etkili bir iş bölümü, denetim, koordinasyon ve girişimciliğin desteklendiği etkin bir teşvik sistemiyle birlikte bu hedeflerin de üzerine çıkılabileceğine inanıyoruz.

Bu düşüncelerle, On Birinci Kalkınma Planı'nın ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulun siz değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)