GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:103
Tarih:16.07.2019

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Değerli Başkanım, usulen uygun mu bilmiyorum. Şu anda 5'inci madde üzerinde söz aldım, 6'ncı madde için de aynı şeyleri söyleyeceğim. Dolayısıyla tekrar etmemek için iki madde için kullanacağım hakkımı kullanabilir miyim? Yani öyle bir usul var mı?

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Olmaz, öyle bir usul yok.

BAŞKAN - Öyle bir usulümüz yok.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Peki, tamam.

Şimdi efendim, kanunun geneli üzerinde görüşmeler yapılırken Milliyetçi Hareket Partisinden konuşmacı sayın milletvekili arkadaşımız Mustafa Kalaycı Bey dedi ki: "Bu düzenlemede bir yanlışlık yok. Ne var bunda, niye gocunuyorsunuz? Merkez Bankası bu parayı Hazineye versin. Hazine niye gitsin yüksek faizle borçlansın? Bu, memleketimiz için daha iyi değil mi?" Şimdi gocunmuyorum ancak üzerime aldım çünkü bunun bir cevabının verilmesi gerektiğini düşünüyorum. "Merkez Bankası bu parayı Hazineye verse de harcasa bunun kötü tarafı nedir?" deniliyor. Elbette bunun kötü bir tarafı yok, sonuçta gidip Ali'den, Veli'den, Hasan'dan, Hüseyin'den borç alıp onlara faiz ödeyeceğine devletin bir kurumu var Merkez Bankası, oradan alsın ve harcasın deniliyor. Fakat biz bu işlerin bedelini geçmişte ödedik ve oralardan bir ders çıkarmış olmamız lazım. 2001 krizinde Milliyetçi Hareket Partisinin de içinde bulunduğu bir koalisyon bizi içine girdiğimiz bu krizden çıkaracak önemli kararlar aldı, önemli kanunlar yaptı. Bunlardan birisi de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu. O kanunda yapılan düzenleme -2001 krizi öncesi, 1990'lı yıllarda yapılan hataların sonucu olarak tekrar etmesin diye- Merkez Bankasının birincil piyasada Hazineyi fonlamasını yasakladı. Bu böyle bir şey. Siz böyle bir güzel iş yaptınız ama şu anda bu güzel işinizin tam tersi bir iş yapıyorsunuz.

İkincisi: AKP adına, Adalet ve Kalkınma Partisi adına konuşan ve Komisyonda teklifi savunan arkadaşımız Mustafa Bey dedi ki: "Bunda da bir yanlışlık yok, merkez bankaları kârlarını hazineye devrederler, dünyada bütün böyle. Dünyada anonim şirket statüsünde olan bankalar var, merkez bankaları var, sermayesinin yüzde 100'ü hazineye ait olan bankalar var. Dolayısıyla anonim şirket statüsünde de olanlar, sermayesinin yüzde 100'ü devlete, hazineye ait olanlar da kârlarını devlete devrederler, bunda da bir problem yok yani buna karşı çıkıp da devlet bu fonu almasın diye bir şey söz konusu değil. Bir de işlem yasaldır." İşlemin yasal olmadığını söyleyen de yok, ben şahsen böyle bir şey demedim, işlem yasal fakat işlem ekonomik değil. Geçmişte yasal olmakla birlikte ülkeyi krize sokan ve millî gelirin üçte 1'i kadar maliyete sebep olan kısa vadeli avans uygulaması vardı. Bu, böyle, buna benzer bir şey. Size düşen görev, ekonominin sıhhati ve sağlığı için böyle bir hakkınızdan gönüllü olarak feragat etmeniz, doğrusu budur. Ama almak istiyorsanız ki alacaksınız, mesele yok. Alacaksınız ama bunun bir ekonomik sonucu var, buna da katlanacaksınız.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Millet katlanıyor, millet!

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Sayın Komisyon Başkanı, dediniz ki: "Merkez Bankası şu anda zaten ekside, aşağı yukarı 100 milyar TL likidite eksikliği var, dolayısıyla bu parayı kullanırsa 40 milyar buradan gelecek, 60 milyar zaten ekside kalacak." Ben soruyorum: Merkez Bankası para politikası uygulaması olarak önce niçin ekside, niye likidite açığı var? Bunu kim yarattı, niçin yarattı, neden yarattı?

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Cevap bekliyor.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Evet, kim yarattı, niye yarattı bunu?

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Genel Kurula hitap edin.

BAŞKAN - Sayın Yılmaz, Genel Kurula dönelim. Yalnız, konuşmanız duyulmaz oraya döndüğünüz zaman.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Hayır, dolayısıyla oraya sorduğum soruyu buraya da soruyorum: Evet, likidite açığı var, bu likidite açığı... Beyefendi söyledi, Sayın Milletvekili, Komisyon Başkanı söyledi: "100 milyar TL, bu da zaten onlardan, bankacılık sisteminden alınmış bir şey, dolayısıyla 40 milyar onlara vermekle ne kaybedeceğiz? Bu açık zaten 60'ta kalmaya devam edecek."

Soru şu: Merkez Bankası para politikası uygularken niçin likidite açığı yarattı? Kim yarattı, niçin yarattı ve ekonomik sonucu nedir, neyi hedefledi? Şunu biliyorsunuz: "Sıkı para politikası" diye bir şey var, "gerçek para politikası" diye bir şey var, bir de "enflasyon hedefi" diye bir şey var. Hükûmet Merkez Bankasıyla birlikte oturdu, yüzde 5'lik bir enflasyon hedefi koydu. Topluma dedi ki: "Ey sanayici, iş adamı, sendikacı, öğretmen, memur, hemşire; ben ekonomiyi öyle yöneteceğim ki senenin sonunda paranın kaybedeceği değer..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin, tamamlayın Sayın Yılmaz.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Efendim? Lütfen biraz izin verin, şunu konuşayım.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, usul var.

BAŞKAN - Buyurun, ben bir dakika ekledim zaten size.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - "Yüzde 5." yapacağım dedi, siz de buna güvendiniz. Onu yapabilmek için, işte, talebi öyle ayarlıyor ki bu yüzde 5 hedefe götürmek için parayı ya sıkıyor ya gevşetiyor. Enflasyon hedefine ulaşabilmek için Merkez Bankası bu açığı kendisi yarattı, sıkı para politikası bu.

Şimdi, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Komisyonda dedi ki: "Efendim, bu zaten sistemden gelen bir para." Doğru. Merkez Bankasının kârı karşı tarafın zararı, ekonomik birimlerin... Zorla oradan alınan bir para bu. Bu, ekonominin iyi yönetilmediğinin bir göstergesi. Yani, biz sonucu tartışıyoruz. Asıl sebep şu: Niye bu kadar kâr etti Merkez Bankası? Sorulması gereken soru bu. Çünkü, enflasyon yüksek olduğu için "Parasal genişleme olmasın, enflasyon aşağı çekilsin." denildi ve Merkez Bankası parayı kıstı. Kısmasaydı ne olacaktı? Parayı, likiditeyi alan dövize koşacaktı; döviz 7 lira olmayacaktı da 8 lira olacaktı, 10 lira olacaktı. Onun için kıstı bunu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Yılmaz.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Kalan kısmını bir sonraki maddede söyleyeceğim.

BAŞKAN - Tabii, tabii. Siz devam edin.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Dolayısıyla, cevap verilmesi gereken soru şu: Bu bir para basmadır, tekrar ediyorum, bu bir para bas-ma-dır. Ve likiditeyi artırır ve bunun sonucu, mevcut talep koşullarına göre enflasyonisttir, bundan hiç şüphe olmasın. Bunun bedelini toplum olarak ödeyeceğiz ve öderiz, hiç sıkıntınız olmasın.

Kalanına devam edeceğim. (İYİ PARTİ, CHP ve HDP sıralarından alkışlar)