| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 10.07.2019 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, aziz milletimiz; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
CHP'nin vermiş olduğu Meclis araştırması önergesi hakkında grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
CHP'li Milletvekili Sayın Çetin Arık, Kayseri Valisinin bir açıklamasını esas alarak, açıkladığı iddia edilen bir konuyla ilgili FETÖ borsası kurulduğunu söylüyor. Ben bugün sabahleyin Kayseri Valisini aradım "Sayın Valim, nedir bu konu?" diye kendisine sordum. Dediği husus şu: Kayseri Emniyet Müdürü hakkında bir şikâyet var, cumhuriyet başsavcılığı soruşturma açmış,(x) bir sivil toplum kuruluşunu ziyaretimizde bu konu soruldu, dedim ki: "Savcılık soruşturma yapıyor, HSK'den -zabıta amiri sıfatı nedeniyle- izin istiyor ve bu nedenle de mahkeme yayın yasağı kararı getirmiş, dolayısıyla yargıdaki bir konuyla ilgili konuşmam doğru değil." Yani ne FETÖ borsası kurulduğu ne bir başka husus olduğuyla ilgili bir beyan yok. Dolayısıyla bu konu doğru değil.
Gelelim, böyle bir konu var mı, yok mu? Değerli arkadaşlar, Türk Ceza Kanunu'nun 277'nci maddesi açık ve net bir şekilde, yargı görevini yapanları etkilemeye çalışmaya teşebbüs etmeyi iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası gerektiren bir suç sayıyor. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160'ıncı ve 161'inci maddesinde açık bir şekilde de der ki: "Eğer bir suç varsa cumhuriyet savcısı resen bunu soruşturur ve gereğini yapar."
Bütün arkadaşlarımıza söylediğimiz şu: Eğer FETÖ'yle ilgili herhangi birisinin bir yerde bir kişiyi etkilemeye çalıştığını, suçlu olan bir kişiyi suçsuz yapmak için gayret sarf ettiğini görürseniz lütfen bir dakika bile beklemeden cumhuriyet başsavcılıklarına gidiniz ve suç duyurusunda bulununuz. Onu yapmak cumhuriyet başsavcılarının en tabii, en zorunlu görevi. Bunu yapmayıp da cumhuriyet başsavcısının görev ve yetkisini yüklenerek buraya gelip "Biz bunu araştıralım, biz bu konuyu soruşturalım." demek, yargı, yasama ve yürütme arasındaki kuvvetler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmayan bir davranıştır. O sebeple, bu tür davranışları mümkün olduğu kadar ilgili makamlara ulaştıralım. Daha önce de söyledim, FETÖ'nün tüm ayaklarını soruşturan bu aziz milletin cumhuriyet savcılarıdır, cumhuriyetin savcılarıdır, cumhuriyetin polisidir, cumhuriyetin jandarmasıdır, yargı ve kolluk kuvvetleridir. Bu kuvvetler görevini yapsın, biz de onlara her türlü desteği sağlayalım ki bu terör örgütüyle mücadele devam etsin.
Bakın, beş gün sonra bu terör örgütünün başımıza, bu Meclise bomba yağdırmasının 3'üncü yıl dönümü. Ciddi bir mücadele yapılıyor. Artık terör örgütü olduğu her şeyiyle sabit. Bu terör örgütünü savunmak, bu terör örgütüyle ilgili konuşmak, onun müeyyideleriyle, onun müesseseleriyle ilgili beyanlarda bulunmak çok doğru değil. Buradan uzak durmak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Özkaya, buyurun.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - Az önce konuşan HDP temsilcisi Sayın Cumhurbaşkanımıza "kılavuzu FETÖ'cü olanlar" dediler. Kılavuzu Kandil, kılavuzu terör örgütü başı olanlar, siz, Sayın Cumhurbaşkanımıza en son konuşacak kişilersiniz. Siz, o konudan uzak durun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) PKK, Kandil...
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Peki, neye dayanarak bu Selahattin Demirtaş'a "terörist" dedi, neye dayanarak söyledi? Kılavuzunuz işte o fezlekelerdi.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - Kılavuzunuz Kandil, kılavuzunuz PKK. Bu işlerden uzak durun. Sayın Cumhurbaşkanımıza söz söyleyecek son kişiler sizlersiniz.
Sayın Cumhurbaşkanımız canı pahasına o terör örgütlerinin hepsiyle mücadele ediyor ve hepsiyle de ciddi bir şekilde tarihin en büyük mücadelesini yapıyor. Onun yanında durmak, bizim, yüce Meclisin en önemli görevidir diyorum. Bu terör örgütünü ve tüm terör örgütlerini lanetliyor, şehitlerimizi saygı ve hürmetle anıyorum, yüce Meclise de saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)