| Konu: | İlhami Keleş'in vefatı vesilesiyle devleti insanların göz göre göre ölümüne sebep olunan süreç içerisinde merhametsiz görmekten bıktıklarına, Türk devletini, Türk yurdunu ayağa kaldıracak olanın adalet reformu olduğuna ve mağduriyetlerin giderilmesi için atılacak her türlü adımı sonuna kadar destekleyeceklerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 10.07.2019 |
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birkaç gün önce bir arkadaşımızı kaybettik. Benim cemiyetçilik yaptığım yıllardan tanıdığım; ocaklarda üşümeyi, aç kalmayı memleket, millet sevdasına azık etmiş bir vatan, millet evladıydı, bir öğretmendi İlhami Keleş.
BAŞKAN - Allah rahmet eylesin.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Bu süreç içerisinde yani deseniz ki "Bir adam, melekti, Allah lütfetti de -Rabbülâlemin- ona insan olmak imtiyazı bahşetti." "Bir melek insan olsa ancak öyle olur" bir adam idi. "Ağzında dili var, kalbinde insanlığa karşı sevgisi var" bir mesuliyeti insanlığının olmazsa olmaz ahlakı gibi taşıdı. Üniversite yıllarında idealistti. O idealizmine, vatan, millet sevdasına, ülküsüne bismillah ettiği günlerden öldüğü güne kadar hiç istikametini kaybetmedi. "Allah" diyen herkese hizmet etmek "Allah" diyen herkesle beraber olmak; vatan, millet sevdasına üzerine ne düşerse onu kendisine ve çocuklarına yol azığı bilmek gibi bir mesuliyeti ömrü boyunca taşıdı. Zaman zuhur etti, bir sendika davetine, kendisi gibi Allah rızası için koşturan bir insan daveti gibi sayıp icabet etti. "Bizim sendikamıza dâhil olur musunuz?" davetine "Ağabey, sizin sendikanız ne?" bile demeden "'Allah' diyen herkesin ayağına toprak oluruz." diyecek bir ahlakla dâhil oldu. Sonra, bu FETÖ'cülerin bir sendikası olduğu için FETÖ'cülük iltisakına alamet sayıldı, görevinden el çektirildi. Görevinden el çektirildi, iki yıl boyunca, üniversitede okuyan çocuklarına bakmak için inşaatlarda hamallık etti, amelelik etti, duvar ustalığı etti, taş taşıdı, kum taşıdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Muzdarip olduğunu biliyorduk, rencide olmasın diye çok fazla örseleyemedik, mevzu üzerine çok fazla cümle kuramadık, kol kanat germeye çalıştık, dedik ki: Gençliğinden itibaren her şeyini biliriz. Devlet erkânımızdan, bu mevzuyla ilgili bürokratlardan, bu mevzuyla ilgili siyasetçilerden istimdat diledik; ya, yok bunda öyle bir irtibat, iltisak, bir şeyi yok bunun, bu bir Allah'ın adamı, yapmayın, etmeyin, kıymayın dedik, muvaffak olamadık. Bir dadaş, bir ülküdaş. Zaman zaman dedik ki: Nasılsın, iyi misin? Dedi ki: "Ağabey, çalışırız, paramızı taştan çıkarırız ama bu vatan hainliği işini kaldıramaz hâle geldi yüreğim." Kanser oldu, öldü; kanser oldu, öldü. Dolayısıyla, vesile edin diye söylüyorum; aklınızı başınıza alın, Allah'ın huzuruna insanlara attığınız iftiralarla çıkmayın, yeter artık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Devleti, itham ederken, onu bunu mağdur ederken görmekten bıktık; yeter artık, toparlansın, herkes toparlansın. Yani "devlet" dediğiniz cihaz, gadre uğramış adamların görevlerine tevdi edilme sürecini de organize etmek zorundadır. İnsanların göz göre göre ölümüne sebep olan bu süreç içerisinde devleti bu kadar merhametsiz görmekten bıktık artık, yeter. Yani "devlet" dediğiniz cihaz, adaleti çalıştıracak şakır şakır, hakkı yenenin hakkını kendisine iade edecek, yeter artık. O yüzden, bu mevzuda Allah'ın huzuruna "Ya, biz bilemedik, kurunun, yaşın hesabını yapamadık, bir sürü mazlum, mağdur arada da öldü." gibi bir mazeretin ifade etmeyeceği bir dehşet gününe yürüyoruz -ölüm var, hesap var- oraya yürüyoruz. Dolayısıyla Hükûmete, Hükûmetin sözcülerine, grup başkan vekillerine sesleniyorum: Yeter artık. Bu yargı reformu mu neyse, bugün görüştüğümüz turizm reformu da dâhil, hepsinden daha önemli olan şey, bu Türk devletini, bu Türk yurdunu ayağa kaldıracak olan şey adalet reformudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Bunu inşa etmezsek, bu topraklarda adaleti hâkim kılamazsak, İlhami ağabey gibi binlerce insanı, İlhami Keleş gibi binlerce mazlumu ahirette kendimize azap sebebi edeceğiz, yüzlerine bakamayacağız. Bir dehşetli güne hazırlanıyoruz. AK PARTİ Grubuna söylüyorum: Bizim takatimiz yetmez bu işlere çünkü biz nihayetinde FETÖ'cülük ithamının altında siyaset yaptığımız için sözümüz vicdanlarınızda belki makes bulmaz ama sizi Allah'ın huzuruna çıkacağımız bir dehşetli günü hatırlatarak kendinize getirmeye davet etmekten başka elimden bir şey gelmiyor; lütfen kendinize gelin artık. Bu mevzuda yapacağınız, atacağınız her türlü adımı sonuna kadar destekleyeceğiz. Devletin bu mağduriyetleri gidermek için ortaya koyacağı iradenin önünde, arkasında... Bütün oyları da siz alın. Bak, yemin billah olsun, propagandasını da yapacağız, diyeceğiz ki: Bu derdinize derman Hükûmet oldu; bize oy vermeyin, Hükûmete oy verin. Ama yeter, bunu çözmek zorundasınız.
Genel Kurulumuza saygılarla efendim.