GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:95
Tarih:27.06.2019

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Önerge üzerinde konuşmayacağım, Doğan Bey'le mutabık kaldık. Üç dakika grup başkan vekillerinin konuşmasına ilave devam ediyorum.

AK PARTİ Grubundan bekledim, TRT'de seçim sathında yaşadığımız, aslında hepinizin de muzdarip olduğuna inandığım o münasebetsizliğin sebepleri nedir diye, kamuoyunu ve Meclisi aydınlatırsınız diye, bir açıklama gelmedi. Hepinizin huzursuz olduğunu bildiğim, münhasıran Milliyetçi Hareket Partisinin bütün mebuslarının "Ha, bu ne münasebetsizlik?" diye belki sohbet edebildiği bir teröristin seçim sathında mektubunun yorumlanmasına sebep olan süreçle beraber Osman Öcalan'ın TRT'de arzıendam etmesiyle ilgili kamuoyunu rahatlatacak bir açıklama gelmedi. Şimdi, bu seçim sonuçları üzerinden durduğumuz siyasi koordinatların, siyaset üretme şeklimizin, siyaset yapma parametrelerimizin mütalaa edileceğine dair cümleler bekliyordum muhasebe olur diye. Muhasebe cümleleri de gelmedi. Biz kendi adımıza muhasebe ettik, cümlelerimizi kurduk, seçim sathına kurban edilmeyecek hassasiyetlerimiz vardı, onları izhar ettik. Yanlış yapınca, kendi tarafımızdan bile sâdır olsa bir yanlış, mukabele ettik. Yani Sayın Cumhurbaşkanına kızarken kendi milletvekillerimizin kastı aşan beyanlarına, seçim sathında hem de belki partimizin siyasi iradesini de istifham oluşturacak şekilde suçlayacak açıklamaları kendimiz yaptık.

Şimdi, bu seçim sathında mesela en çok muzdarip olduğum şeylerden bir tanesi şuydu: İçişleri Bakanımızın bir devlet dilinden daha çok bir parti taassubunun cümlelerini kuruyor olmasına kızdım da, sitem de ettim, seçim sathında cümle de kurdum. Beyefendi hızını alamadı, yenilenmiş seçimde "İstanbul Belediyesine sızması muhtemel PKK'lılar için teyakkuz hâlindeyim, ben burada o yüzden arzıendam ediyorum, buraya Zap'tan geldim." falan diye böyle kanırta kanırta cümleler kurdu. Belediyeye sızması muhtemel PKK'lıları ararken belediyeye sızması muhtemel PKK'lılar yerine TRT'ye sızmış bir tane teröristi Cumhur İttifakı lehine cümle kurarken gördüm. Efendim, Adli Sicil Genel Müdürlüğünden aldığımız iyi hâl kâğıtlarını seçim kurulunun tasdikine sunup "Aday olmanızda bir mahzur yoktur." irade beyanı şeklinde kabul ettiğimiz, müracaatlarımızdan sonra da yayımlanmış listeler üzerinden seçim kurulunun onayladığı, adli sicil kâyıtlarında aday olmalarına mâni bir şey olmamasına rağmen adaylıkları onaylanmış kadromuzun PKK'lı gibi itham edildiği günlerden geldik Sayın Cumhurbaşkanın "TRT Genel Müdürlüğü ya da ilgili yetkilileri oraya birini çıkarmışlarsa mutlaka gerekçelerini bilirler."dir gibi kefaret cümlelerini duyduk. Şimdi, dolayısıyla ne ihsas ettiriyorum bu açıklamayla? Şunu demeye çalışıyorum: Adli Sicil Genel Müdürlüğünü kaldırıp TRT'ye müracaat edelim. Seçime başlarken TRT Genel Müdürüne gidip diyelim ki: "Efendim, sen bize bir bak hele, biz teröriste benziyor muyuz yani biz seçime girebilir miyiz?"

Otuz senedir cemiyetçilik yapıyoruz, uzunca bir süredir partimizin yükünü çekiyoruz, temsil imkânları yok diye televizyon imkânları falan yokluyoruz ama bulamıyoruz, belli kanallara çıkınca da kendimizin de ait olduğu dünyanın şöyle sitemlerine konu oluyoruz: "Çıkacak başka kanal mı bulamadınız?" Sanki böyle sabahtan akşama kadar bizi kanallar davet ediyorlarmış da biz bunları seçiyormuşuz gibi. Kendimize ait hissettiğimiz bir kanal var, TRT, bizim de kanalımız, bizim de vergilerimizle oluşmuş bir kanal, bu kanala çıkamıyoruz. O kanalda, AK PARTİ Grubuna bile, AK PARTİ'nin siyasi mesuliyetine bile, sizi öyle ya da böyle ayakta tutan Milliyetçi Hareket Partisinin hassasiyetlerini de bile bile konuşuyorum; bu seçim sathında, seçim kazanmak için, seçmen davranışını değiştirsin diye Abdullah Öcalan'dan gelen bir mektubun yorumlayıcısı konumunda bir fotoğrafın oluşma süreciyle ilgili açıklama bekliyorum sizden. Efendim, TRT'de yorum yapıldı. Her seçimde millî uçak, öbür seçimde -kavuşturamadık- millî otomobil, bu seçimde millî teröristimiz oldu. Devletin yayın organlarında, Anadolu Ajansının verdiği haberlerde, ziyaretçi şartları belli olmasına rağmen, kimler ne gerekçeyle ziyaret edilebilir kanunla kayıt altına alınmış olmasına rağmen, gerekçesini anlayamadığımız, idrak edemediğimiz -siyasi olarak da biz sizin rakibiniziz ama devletimizi böyle zillette görmekten memnun değiliz- seçim sathında 50 bin-100 bin farkla alırız diye heves ettiğimiz bir yarıştan 800 bin gibi bir farkla çıkmamızda böyle fahiş bir hatanın da etkisi olduğunu düşünüyorum. Yani AK PARTİ tabanının da milletvekili grubunuzun da Milliyetçi Hareket Partisinin de "Bu ne münasebetsiz bir stratejiydi, taktikti." diyebileceği, kızabileceği bir şeyi seçimden önce Millet İttifakı'nın avantajı hâline getirdiniz. Lakin 1 oyla...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, bir dakika süre veriyorum.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Yani tercihen şöyle bir imkânım olsaydı, bunu kalbimle söylüyorum, benim şahsen böyle bir imkânım olsaydı; ben devletimi, devletimin başını, çocuklarımızın katilinin gönderdiği bir mektupla oyu konsolide etmeye çalışırken görmektense bin defa seçim kaybetmeyi tercih ederdim. Benim bir tercih hakkım olsaydı ben cumhurun başını, Cumhurbaşkanını çocuklarımızın katilinden gelen bir mektubu tevil etmeye çalışıp Millet İttifak'ını ilzam etmeye çalışırken, Cumhur İttifakı'nı kuvvetlendirmeye çalışırken görmektense bin defa İstanbul seçimlerini kaybetmeyi tercih ederdim. 1 oyla kazanmayı tercih ederdim, 800 bin farkla kendi incinmiş onurumuzun, seçim sathında gasbedilmiş irademizin tekrar kazanılmış yarışında 800 bin fark değil, 1 oya razı olurdum, devletimizin başını böyle münasebetsiz cümleler kurarken görmek istemezdim.

Şimdi, bununla ilgili bir açıklama bekledik aslında birkaç gündür. Çünkü bu, pek siyasi pratiği çok kuvvetli olan, AK PARTİ gibi seçim kazanabilmiş, iyi bir sicile sahip bir partinin çok böyle paldır küldür yapabileceği bir hata değildir. Cumhurbaşkanı referans oldu ki mutlaka bu mevzuda arkadaşlarımız yapmışlarsa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Açmayacağım çünkü herkese eşit muamele gereği böyle yapacağım.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Açmayacak mısınız, peki, kalanını öbür maddede devam ederim.

Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Ağıralioğlu.