GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:94
Tarih:26.06.2019

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL OK (Balıkesir) - Sözlerime başlamadan önce, hain terör örgütü tarafından şehit edilen askerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum; kederli ailesine, Silahlı Kuvvelerimize ve büyük Türk milletine de başsağlığı dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüşülmekte olan millî eğitimle ilgili kanun teklifi hakkında grubum adına söz almış bulunmaktayım.

Sözlerime başlamadan önce, eğer bir sataşma kabul etmezlerse, acı bir gerçeği, Meclisin içerisinde bulunduğu durumu bir kez daha hatırlatmak istiyorum: "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" diye ucube bir sistemle Meclisin itibarı düşürülmüştür. Bugün Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili bir kanun görüşülüyor ama diğer kanunlarda olduğu gibi, Hükûmet adına -zaten Hükûmet de yok- bir bakan Meclisimize lütfedip gelmiyor. Şimdi Sayın Bakan burada olsaydı, ona sorular yöneltmek isterdim. Burada, maalesef, bu ucube sistemle Meclisin itibarı yerle bir edilmiştir. Milletvekili sayısını 550'den 600'e çıkarmakla Meclisin itibarı artırılmaz.

Yine, özellikle bir şeyi ifade etmek istiyorum. Kimseye sataşmak adına değil; memleketimiz için, milletimiz için, Allah için, Türk millî eğitiminin içinde bulunduğu durumu ve çıkış yollarını zamanımın yettiği sürede izah etmeye çalışacağım. Tabii, millî eğitimin içinde bulunduğu durumu bırakın dakikalar içinde, günlerce anlatmak kâfi gelmez. Maalesef, 2002'den bu yana onlarca millî eğitim bakanı değiştirildi. İktidar partisinin milletvekillerine sorsam millî eğitim bakanlarının isimlerini sayamazlar ve yine, milletvekillerimiz beyaz A4 kâğıdı alıp bir çetele tutmaya kalksa millî eğitimde yapılan "reform" ya da "devrim" adındaki sözde düzenlemelerle millî eğitimin 2002'den bu yana kaç defa değişikliğe uğradığını gerçekten A4 kâğıtlarına sığdırmaları mümkün değildir.

Şimdi, özellikle, esas konuya geçmeden önce, her seçim vakti geldiğinde ülkeyi yöneten siyasi iktidar, öğretmenler başta olmak üzere, eğitim çalışanlarının, polislerimizin, sağlık çalışanlarının 3600 ek göstergelerinin üzerinde çalışıldığını ve en kısa zamanda çıkarılacağını ifade ediyorlar. Bu sözler verileli maalesef aylar değil yıllar geçmeye başladı, kaç seçim geçirdik. Her seçim döneminde dillendirildiği hâlde Hükûmet verdiği sözü maalesef tutmamaktadır. Özellikle millî eğitim çalışanları adına ve diğer kamu çalışanları adına bu 3600 ek göstergenin bir an önce çıkarılmasını talep ediyorum.

Biraz önce 2002 yılından bu yana onlarca bakanın gelip geçtiğini söyledim; her bir bakan kendinden önceki bakanın "devrim" ya da "reform" diye millî eğitimde yaptıkları değişiklikleri tekrar, "devrim" veya "reform" diye cilalı sözlerle kaldırdı, yeni uygulamalar getirdi. Bir zamanlar özellikle Sayın Başbakan -o zaman Başbakandı- "Türkiye'de millî eğitimde devrim oluyor. Çağ açılacak, çağ kapatılacak." bir proje başlattı. Bu projenin adı neydi? FATİH Projesi. Peki, bu kadar şatafatlı, günlerce, FATİH Projesi ve 2023 hedefi... Böyle tabletler dağıtıldı, milyonlarca tablet dağıtıldı, milyonlarca. Sözde, öğrencilerimiz bunları kullanacak, çağı yakalayacak, üstüne geçecekti. Ne oldu biliyor musunuz? En az 2 milyar Türk lirası, yapılan şaibeli ihalelerle, yandaşlara gitti. Hedeflenen noktaya ulaşmak bir yana yüzde 20'sine ulaşılamadı. Bu tabletler şimdi çöpe atıldı, çöpe. Yazık! Bunlar, fakir milletimizin vermiş olduğu vergiler çarçur edildi.

Yine Anadolu liselerinin kalitesini artırmak yerine "Bütün liseler Anadolu lisesi olacak." denildi ve yapıldı ve başta öğrencilerimiz olmak üzere onların ailelerine en büyük kötülük yapıldı. Evinin önündeki okula kaydolamadı, 100 kilometre, 50 kilometre uzaktaki yerlere kaydedildi. Şimdi, bütün liseleri Anadolu lisesi yaparak öğrencilere ve ailelerine madden, manen zulmedenler yine "devrim" adı altında bir dönüş yapmaya çalışıyorlar. Kısacası, Millî Eğitim Bakanlığı yazboz tahtasına döndü. "Ali yazar, Veli bozar." türkülerde değil gerçekten Millî Eğitim Bakanlığında gerçek oldu.

Liseler dört yıla çıkarılacaktı, çocuklarımız üzülmeyecekti, daha çok sosyal, kültürel faaliyetlere vakit bulacaklardı. Ne oldu? Sadece bir yıllarını çalmak ve ailelere maddi külfet yüklemekle içinde bulunduğumuz durumu daha da çıkılmaz hâle getirdiniz. Fen liseleri ne hâle geldi? Fen liseleri, Türkiye'nin ufkunu açacak gençlerimizin yetiştiği yerler ama maalesef kurumsallaşmış olan bu okullarımız ve bazı Anadolu liseleri sırf kadrolaşmak adına, sadece ve sadece kadrolaşmak adına proje okulu hâline getirilerek oralarda kendini yetiştirmiş öğretmenlerimiz sürgün edildi. Ve bugün fen liselerinin birinci sınıfındaki bir öğrenciyle, Türkiye'de derece yapmış bir öğrenciyle mesleki eğitim alan öğrenci 10'uncu sınıfta aynı müfredatı görüyor. Allah aşkına siz zeki öğrencilerin önünü açmak yerine onlara fren yaptırarak ne yaptığınızı zannediyorsunuz? Fen lisesi, adı üzerinde, mesleki okullardaki müfredatla aynı müfredat. Lütfen bundan dönün, lütfen, Allah için söylüyorum. Veliler özel okullara kaçmak durumunda kalıyor. Bunu bir eğitimci, aynı zamanda bir veli olarak söylüyorum. Binlerce veli sizin bu uygulamalarınız yüzünden ekstra güçlükle bu hayat pahalılığında evini geçindiremezken eğitime daha fazla katkı payı ayırarak özel okullara çocuklarını göndermeye başladılar. Bunlardan birisi de benim. Büyük oğlum Türkiye'de derece yaptı, özel okullar asgari ücretten daha fazla para teklif etti "Devlet okulunda okusun." dedim ama ikinci oğlumu 10'uncu sınıfta -dönemin ortasında müfredatı değiştirdiniz- devlet okulundan alıp özel okula vermek zorunda kaldım. Binlerce aile aynı durumda. Siz gerçekten muhalefetin sesine kulak vermeyerek eğitime ve Türkiye'ye yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmış oluyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ok, devam edin.

İSMAİL OK (Devamla) - Mesleki eğitimi bitirdiniz "4+4+4" diyerek herkesi tek tip yetiştirmeye kalktınız. Seçim sürecinde Balıkesir'de sivil toplum örgütlerini ziyaret ettiğimizde, özellikle ticaret odası, sanayi odası gibi kuruluşlar -ve Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde söyleyeceğime Balıkesir Ticaret Odası Başkanına söz verdim, Sayın Rahmi Başkanın şahsında yönetimine de teşekkür ediyorum- "Yetişmiş teknik eleman, vasıflı eleman bulamıyoruz." diyor. Öbür taraftan, binlerce üniversite mezunu iş arıyor, iş bulamıyor. Bu ne büyük bir başarı, vallahi helal olsun! Bir yanda yetişmiş nitelikli, vasıflı eleman aranıyor, yok; öbür tarafta yüz binlerce üniversite mezunu gencimiz iş arıyor, iş bulamıyor. İnşallah vaktimiz müsaade ettiği müddetçe bu konulara değineceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bağlayın sözlerinizi Sayın Ok.

Buyurun.

İSMAİL OK (Devamla) - Ben, özellikle bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum ki bu Cumhurbaşkanlığı ucube sistemiyle Meclisi getirdiğiniz durum ortada. Bunları ben Millî Eğitim Bakanımıza söylemek isterdim. Dün hatip arkadaşımız çıktı burada "İşte, uluslararası kuruluşların yaptığı yarışmalarda Türkiye şöyledir..." Yapmayın arkadaşlar, yapmayın! Rakamların dili yalan söylemez; bırakın fiziği, kimyayı, matematiği, feni, okuduğunu anlamada dünyanın en gerisindeyiz. Bunlar, işte, sizin her bir iki yılda "devrim" diye "reform" diye yaptığınız uygulamalarla bu hâle geldi. Artık gelin şu inatlaşmadan vazgeçin; muhalefetin önerilerini gerçekten sağlıklı bir şekilde değerlendirip şu Türk millî eğitimini içerisinde bulunduğu durumdan çıkaralım.

Atatürk'ün çok güzel bir sözü var: "Eğitimdir ki bir milleti ya hür, şanlı, itibarlı yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL OK (Devamla) - Evet, mikrofon kesildi. Daha fazla suistimal istemiyorum.

BAŞKAN - Hayır, selamlamak için açıyorum sadece. Selamlayın Genel Kurulu lütfen.

İSMAİL OK (Devamla) - Evet, Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma bakalım eğitim ne hâlde anlarız ya da eğitime bakalım Türkiye'nin içinde bulunduğu durumun resmini hemen çekmiş oluruz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkan...

İSMAİL OK (Devamla) - Sayın Başkan, özellikle AK PARTİ grup başkan vekili... Hiç sataşmadım yani bizde yaralı aslana vurulmaz; malum, İstanbul seçimleri dolayısıyla özellikle sataşmamaya dikkat ettim, onun için anlamadım. Hiç sataşmadım yani.

Evet, ben bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. İnşallah önümüzdeki süreçte millî eğitimin içinde bulunduğu durumları aktarmaya çalışacağım. Özellikle de Sayın Başkana anlayışı dolayısıyla teşekkür ediyorum. Divana da saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)