| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 20.06.2019 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Değerli arkadaşlar, Sayın Başkan Vekilimiz; HDP Grubunun verdiği araştırma önergesi hakkında söz aldım.
Dünya üzerindeki sığınmacı ve mültecilerin üçte 2'si 5 tane ülkeden geliyor. Sekiz yıldan bu yana iç savaş yaşanan Suriye'de evlerini terk etmek zorunda kalan insan sayısı 6,7 milyon kişi; 2'nci sırada Afganistan -2,7 milyon kişi yurdundan göç etmiş- 3'üncü sırada Güney Sudan -2,3 milyon kişi- 4'üncü ve 5'inci sıralarda ise Myanmar ve Somali var. Myanmar'da 1,1 milyon, Somali'de 900 bin kişi yuvasını, yurdunu terk edip başka ülkelere gitmiş.
Türkiye 2018 yılında da dünya çapında en fazla mülteci ve sığınmacı barındıran ülkelerin başında geliyor. Yani Türkiye'nin ekonomik büyüklüğünü düşünün, Türkiye'nin demografik yapısını düşünün, Türkiye'nin coğrafi büyüklüğünü düşünün, bunların yanında devasa ekonomiye sahip olan Avrupa ve diğer Müslüman ülkeleri düşünün; bütün bunların arasında en fazla mülteciyi ülkesinde barındıran ülke Türkiye. Türkiye'de 3,7 milyon kayıtlı sığınmacıya ev sahipliği yapılıyor şu anda. Türkiye'nin ardından en fazla sığınmacı kabul eden ülke Pakistan 1,4 milyon kişiyi kabul etmiş, Uganda 1,2 milyon, Sudan 1,1 milyon, bunun ardından da Almanya geliyor, o da 1,1 milyon. Bakın, bunların içerisinde, hiçbirinde Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Kuveyt, Suudi Arabistan gibi ciddi anlamda hem bu göç edenlerle aynı dinden olan ama ekonomik açıdan da onlara çok rahat bir şekilde ev sahipliği yapacak ülkelerin ismi bile geçmiyor.
Türkiye tabii ki yardımda bulunmalı, Türkiye tabii zorda kalana kucak açmalı ama bütün bunların ardında Türkiye'nin kendi şartlarını da göz önünde bulundurmak zorundayız. Bu çok önemli. Yani bizde bir laf var: "Eve lazım olan eve helal, komşuya haram." diye halk arasında böyle bir laf var. Biz kendi vatandaşımızı gerçekten yavaş yavaş doyuramamak durumuyla karşı karşıyayız. İnsanların pazara gittiğinde artık gramajla meyve sebze aldığı bir dönemde... Biz ne kadar harcandığını bilmiyoruz, devlette böyle bir kayıt da yok ama Sayın Cumhurbaşkanının söylediğini doğru kabul edersek 35 milyar dolardan bahsediyor. Bakın, Türkiye'nin şu andaki bütçe açığı 58 milyar lira ve yıl sonuna kadar bunun 150 milyar liraya ulaşacağı tahmin ediliyor. Türkiye'nin en çok bütçe açığı verdiği bir dönemden geçiyoruz. Bir yıllık 150 milyar lirayı biz karşılamak için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Başkanım, toparlayacağım müsaade ederseniz.
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Türkkan.
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Biz bu bütçe açığını dışarıdan kaynak bularak temin edemeyecek de durumdayız. Bir şansımız var, vergi alacağız yani zaten yoklukla savaşan insanlardan dolaylı ve dolaysız vergi alacağız. İnsanları biraz daha fukaralığa, biraz daha yokluğa mahkûm ederken bir yıllık bütçe açığımızdan çok daha fazlasını Suriyeli mültecilere harcamışız. Yani bunun duygusallıkla, bunun İslami hassasiyetle, bunun etnisiteyle izah edilmesinin yanında bir de gerçekleri de koymak lazım.
Üstelik bütün bunların yanında -ekonomik saikleri de bir tarafa bırakıyorum- Türkiye önümüzdeki yıllarda ulusal güvenlik meselesi hâline gelebilecek bir meseleyle karşı karşıya. Türkiye böyle bir mülteci akınına hazır değildi ne ekonomik olarak ne sosyal olarak. Bunların entegrasyonu konusunda ciddi meseleler yaşıyoruz. Oluşan asayiş problemleri ortada, memlekette her gün bir yerlerden bu konuda feryatlar yükseliyor. Dolayısıyla bu meselenin sadece ekonomik, sosyal, etnik, ideolojik meselelerin dışında değerlendirilmesi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Borç alsak daha kolay verirsiniz. Sözümü tamamlayayım müsaade ederseniz.
BAŞKAN - Sayın Türkkan, buyurun, tamamlayın.
Sayın Grup Başkan Vekili, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bu meselelerin bu minvalde değerlendirilip düşünülmesi gerektiğine inanıyorum.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu kadardı.