GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devletin kurumlarının saygınlığının devletin saygınlığı olduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:75
Tarih:08.05.2019

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, konuyla alakalı birkaç şeyi ilave etmem lazım.

Biz, seçim sathında, seçimin finaline doğru artan zehirli bir siyasal dilin mağduru olmuş bir partiyiz. İçişleri Bakanları, Adalet Bakanları, Ulaştırma Bakanları eskiden, sürecin nezaretine, hassasiyetine uyarak bağımsız bakanlardan teşekkül ederdi. Süreç içerisinde ittifakların birbirlerini karalama yarışında Hükûmet kimyasal kullandı, dün bunu da söyledim, "İYİ PARTİ listelerinde 29 PKK'lı." falan gibi bir haber. İçişleri Bakanı avazı çıktığı kadar bağırdı. Bu, yandaş medyada haberleştirildi benim ve hanımefendinin, Meral Hanım'ın ismi ve resmiyle, arkada Kandil'deki PKK'lı alçakların resimleri, "Devleti, milleti, bayrağı Kandil'e peşkeş çekeceklerini pişkince inkâr ettiler." başlıklarını bizim isimlerimizle birleştirerek haber yaptılar. O zaman da söyledim, şimdi de tekrarlıyorum: Devlet, bürokrasisiyle varlığını ihsas ettirir, gösterir; yani devletin gürleyen, görünen ihtişamını bürokrasi oluşturur. Devletin kurumlarının saygınlığını sağlayan şey, kurumların verdiği kararların, vesikaların, belgelerin, izinlerin muteber olmasıdır.

Birkaç sefer üstüne basa basa söyledim, seçim sathında avazım çıktığı kadar söyledim ama avazımız duyulmadı çünkü sesimizin duyulabilme imkânı pek yoktu. Yüksek Seçim Kurulunun adaylarımızla ilgili vermiş olduğu "Aday olabilirler." iznini, muvafakatinin sonradan "Listelerinde PKK'lılar var." propagandasına dönüştürülüyor olmasını devlet ciddiyetiyle bir araya getiremedik. Denilebilirdi ki "Biz iyi hâl kâğıdı verdik, adaylıklarında bir mahzur yoktur iznini verdik." Mutabıkız bu mevzuda ama yine şifahen, devlet terbiyemiz bize bu tonlamada...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Tamamlayacağım Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - ...devlet terbiyemiz bize hassasiyet izhar edecek bir tonlamada "Adaylarınızla ilgili, belli başlı şu şu şu isimlerle ilgili sakınca var." haberini ciddiye almamızı gerektirecek düzeydedir. Yani 29 adayımızın PKK'lı olduğu propagandasına maalesef şöyle cevap vermek zorunda kaldım: Seçim sathında izinli 29 kişiye, "Aday olmalarında mahzur yoktur." iznini devletin kurumlarından almış 29 kişiye video çektirip, tek tek "tweet" atıp onların hepsini vicdanen müsterih olabilecekleri bir siyasal iklime taşımaya çalıştım. Bunların içerisinde devletin, milletin hizmetini gören adamlar da vardı; güvenlik bürokrasisi bilir bunu, İçişleri Bakanımızın da biliyor olması lazımdı. İsmi "PKK'lı" diye deşifre edilen bu insanların içerisinde devlet hizmetini görenler de vardı.

Bunu şunun için söylüyorum: Kurumların itibarını sarsmamak lazım. Verdiyse devlet "Aday olmasında mahzur yoktur." iznini, sonra "Biz size bu izni yanlışlıkla verdik." gibi bir hezeyanı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ağıralioğlu, toparlayalım lütfen.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - ... "Biz size bu izni yanlışlıkla verdik." kabilinden, böyle anlaşılacak bir hezeyanı devlet iradesiyle buluşturmamak lazımdır, ayıptır. Devletin kurumlarının saygınlığı devletin saygınlığıdır. İşi baştan doğru yapmak lazım. "Aday olmanız mahzurludur." dersiniz, başka adaylar bulunabilir. Aday olmuş, "Adaylığında mahzur yoktur." iradesini gösterdiğiniz adamları sonra "PKK'lı" diye seçim malzemesi yapamazsınız. Bizim partimizden aday olmuş bir sürü insanı, bizi bu ithamlarla seçim sathında karşı karşıya bıraktınız. Dolayısıyla, devleti yönetirken devlete ait bir ciddiyet dili vardır, bu ciddiyet dilini bu seçimde AK PARTİ Hükûmeti kaybetti. Biz bunun mağduruyuz.

Kayıtlara geçsin diye söylüyorum, resmi yanımda getirmedim -arkadaşlarımızın bazılarına göndermiştim onu Sayın Başkan- AK PARTİ'den gönderdiğim arkadaşlarımın hiçbirisi o resmi, bunu meşru, makbul bulmadılar ama biz o ithamlar altında seçime girdik ve çıktık.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.