| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 07.05.2019 |
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
6 Mayıs bizim demokrasi tarihimiz bakımından kara bir gündür. Bundan tam kırk yedi yıl önce 6 Mayısta 3 devrimci Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilmişlerdi ve bu Parlamentoda kalkan ellerle idamlarına karar verilmişti. Şimdi ona başka bir kara tarih daha eklendi, Yüksek Seçim Kurulu, seçimli demokrasimiz konusunda bir idam kararı verdi dün. Bu da bir kara gün olarak demokrasi tarihimize maalesef işlenecek.
Birçok şey konuşuldu şimdiye kadar yani ben tekrar etmek istemiyorum ancak şunu söyleyebilirim değerli arkadaşlar: Evet, İstanbul seçimleri bizim için İstanbul seçimleriydi ve yerel seçimlerdi sadece ama sizin açınızdan bu yerel seçimler bir beka meselesiydi ve İstanbul seçimleri sadece İstanbul seçimleri değildi. Neden değildi? Sonuçta çeyrek yüzyıl önce, yirmi beş yıl önce İstanbul'da temelleri atılan bir yerel iktidar ve oradan Türkiye'ye geliş vardı. Oradan inşa edilen yeni bir sınıf vardı, yeni bir rant sınıfı vardı, yeni bir tabaka vardı ve onun üzerine de inşa edilen bir siyasal iktidar vardı ve Sayın Cumhurbaşkanı da "İstanbul'dan Türkiye'de iktidar olduk, İstanbul'dan gidersek Türkiye'den gideriz." demişti.
Tabii, sadece Türkiye'yle ilgili bir mesele değil İstanbul. İstanbul sizin iktidarınız döneminde aynı zamanda Kafkasya bakımından, Afrika bakımından ve Orta Doğu bakımından İhvan'ın, El Kaide'nin lojistik merkezi hâline geldi ve bunları besleyen güçler de Büyükşehir üzerinden örgütlendiler. O nedenle, İstanbul sadece İstanbul seçimleri değildi. Ve bunun üzerine inşa ettiğiniz bir kurgu vardı, o kurgu üzerine de bu seçimleri maalesef ama maalesef 36 gün boyunca askıda bıraktınız ve sizin güncel ihtiyaçlarınıza göre, yerel ihtiyaçlarınıza göre karar verme organına dönüşen Yüksek Seçim Kurulu tarafından da bu karar maalesef dün alındı. Evet, Yüksek Seçim Kurulu maalesef Adalet ve Kalkınma Partisinin bir aparatına dönüşmüş durumda.
Bakın, burada hukukçu milletvekilleri var. Yüksek yargıçlık çok onurlu bir meslektir; yüksek vicdan sahipliği gerekir, yüksek onur gerekir, hukuk bilgisi gerekir ve bunlar hiçbir biçimde kendi hayatları bakımından, kendi yakınları tarafından bir rüşvet, bir kariyer falan beklemezler. Ama sizler ne yaptınız? Daha bu seçimden çok önce yüksek yargıçlara, onların ihtiyaçlarına, onların taleplerine rüşvet vererek bu Parlamentoda yasayla onları bir şekilde etkisiz hâle getirdiniz. Neydi mesela o rüşvet? İlki, işte sağlık bakımından onları bu Parlamento üyeleriyle aynı hâle getirdiniz. Bakın, hiçbir yüksek yargıcın bu durumu kabul etmemesi lazımdı. Sonra ne yaptınız? Seçimden çok önce, üç-dört ay önce bu yüksek yargıçlara -5'i Danıştaydan, 6'sı Yargıtaydan gelen üyelere- "Biz seçim yaptırmayacağız, bizim size YSK'de ihtiyacımız var, sürenizi uzatıyoruz." dediniz. Onurlu YSK üyelerinin, onurlu yargıçların bunu ellerinin tersiyle itmesi lazımdı. Ama ne yaptılar? Bunu da kabul ettiler. Aslında o yasanın ne anlama geldiği 6 Mayısta ortaya çıktı değerli arkadaşlar ve bunu bu Parlamento grubu yaptı. Bakın, ben faili meçhul cinayetlerle, zorla kaybedilmelerle falan çok ilgilenen, takip eden bir arkadaşınızım, bir avukatım. Şimdi bu seçim sonuçlarını zorla kaybettirmek istiyorsunuz, zorla. Dün bu kararı aldırtmaya çalıştınız. Zorla kaybetmelerin faili meçhulleri var ama biz o faillerin kim olduğunu biliyoruz, tek tek biliyoruz. Onlar bizim gözlerimize bakamıyorlar. Bakın, o zorla kaybedilenlerin failleri bizim gözlerimize bakamıyorlar. Şu anda hiç kimse ama hiç kimse onların isimlerini anamıyor. Bu da bir zorla kaybettirme vakasıdır ama failleri bellidir, failleri belli. Onlara bu talimatı verenler ve o kararı verenler bellidir. Onlar çocuklarına en ağır mirası bıraktılar; torunlarına, yakınlarına en ağır mirası bıraktılar, en ağır mirası.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, toparlayın lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bu sabıka kayıtları onları ölünceye kadar takip edecek. Bu, demokrasinin sabıka kaydıdır. Darbe mutlaka silahla yapılmaz ama dün yapılan, demokrasiye darbe idi.
Burada son söz olarak şunu söylüyorum arkadaşlar: İstanbul'da bir seçim yapıldı. Yüreğiniz varsa -bakın size söylüyorum, MHP Grubu size de söylüyorum- gelin...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Var, var.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - ...Anayasa'yı değiştirelim, yerel seçimleri Türkiye'de tümüyle yapalım. Varsa yüreğiniz değiştirelim, varsa... (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Anayasa'yı değiştirdik zaten biz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Size de söylüyorum: Eğer varsa yüreğiniz, Anayasa'yı değiştirelim, 39 ilçede, bakın, 39 ilçede belediye başkanlıklarını yenileyelim; yüreğiniz varsa. (CHP sıralarından alkışlar) Eğer yüreğiniz varsa İstanbul'da belediye meclislerinin tümünü yenileyelim; yüreğiniz varsa.
Son olarak şunu söylüyorum: Her şey çok güzel olacak. (CHP sıralarından alkışlar)