GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:72
Tarih:30.04.2019

İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvel dış politikadaki çıkmazlarımızı anlattıktan sonra bu çıkmazlar yetmezmiş gibi 31 Mart sürecinde tüm bu yaşananları gölgelemek adına milletin kendisine her gün "adi" "hain" "zillet" "terörist" derken "beka" "beka" diye birtakım yalanlar söylediniz. Artık gerçek beka sorunlarımız 31 Mart seçimlerinden sonra tüm çıplaklığıyla karşımızda duruyor. Artık piyasalara güven tazeleyemiyorsunuz, her gün S400'ler ve F35'lerle ilgili kaygılar doların ateşini daha da artırıyor. Etten buğdaya, ayçiçeğinden patatese ithalata mahkûm ettiğiniz bir dönem...

İsmail Bey, ben de oraya, sohbete katılabilirim Sayın Doktorum, Sevgili Doktor, Kayseri Milletvekilim, muhterem.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Türkkan.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Yani ben de katılabilirim aranıza.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Dinliyoruz sizi.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Peki, teşekkür ediyorum.

Kendi kendine yeten ülkemizde mutfaklar yanıyor, üretim yapan fabrikaların bacaları ise sönüyor.

İsmail Bey, sizi görünce aklıma geldi, askerde komutan "Kıta dur." derdi, bir arkadaşım vardı Kayserili, o devam ederdi, "Kayserili sen de dur." derdi.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Peki.

Buyurun, sizi cankulağıyla dinliyoruz.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - 4 kişilik bir ailenin mutfak harcaması yani açlık sınırı mevcut net asgari ücreti geçti. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu TÜRK-İŞ'in nisan ayı araştırması sonucuna göre 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 2.107 lira. Gıda harcamasıyla birlikte giyim, konut, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamaların toplam tutarı ise yani yoksulluk sınırı 6.863 lira oldu. Evli olmayan çocuksuz bir çalışanın yaşama maliyeti ise aylık 2.600 lira olarak hesaplandı. Yani ülkemizde çalışanların yaklaşık yüzde 40 kadarının asgari ücretli olduğunu göz önünde bulundurursak millî gelirimizin 10 bin doların üzerinde olduğu söylenilen bugünlerde vatandaşlarımızın yüzde 40'ı açlık sınırında yaşıyor. Sayın AK PARTİ grup başkan vekili arkadaşımız geçtiğimiz günlerde bir formül verdi hatırlıyor musunuz? Ne dedi? Asgari ücretle geçinen 5 kişilik bir ailenin günde üç öğün çay, simit tükettiğinde ceplerinde kalan miktar tam 1.120 liraymış. Merak ediyorum, simit ve çayı nereden 1 liraya alıyorlarsa biz de gidip orada simit yiyelim, çay içelim. "Bu milleti bekleyen tehlike yokluk ve fukaralık." diye aylardır bas bas bağırıyoruz. AK PARTİ grup başkan vekili arkadaşımız vatandaşın beslenmesini günde üç öğün simide indirgemiş yani beslenme konusu günde üç öğün simitle, lillâhi Fatiha, bitti, beslendi, doydu. İşte bu yokluktur, işte bu fukaralıktır. Siz her ne kadar bilmeseniz, siz her ne kadar anlamasanız, siz her ne kadar farkında değilseniz...

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Biz köy çocuğuyuz.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - ...geçmişte olduğu gibi arasında dolaştığınız o halktan uzaklaştıysanız bile halkın yaşadığı yoksulluk ve fukaralıktır bu gerçek durumun ismi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkemizdeki Suriyeliler için "Biz onların eline bırakmadan valiliklerimiz yoluyla aynen yedirmeye, içirmeye, giydirmeye devam edeceğiz." demişti Bolu Belediye Başkanının ifadesi üzerine. Sayın Cumhurbaşkanının daha önce "Tamamının evlerine dönmelerini sağlamayı hedefliyoruz." dediğini de hatırlıyorum aynı Suriyeliler için. Kendi vatandaşı simit yesin, Suriyeliler yedirilmeye, içirilmeye, giydirilmeye, hatta nargileye devam etsin. Yani, bizim dinimizde de var ya, "Ele helal olan komşuya haram." derler. Önce bir vatandaş doysun, simide mahkûm etmeyin vatandaşı, yesin, içsin, doysun. Kendi vatandaşından en az 70 lira genel sağlık sigortası ücreti al, Suriyeliler hastaneye bedava gitsin. Suçumuz ne bizim ya? Suriyeli olmamak mı bizim suçumuz? Türk olmak mı bizim suçumuz? Türk olmanın bu kadar bedel ödendiği bir dönem daha yaşanmadı Türkiye'de. Türk olmak her dönemde bedel ödemeyi beraberinde getirdi, Suriyelilerden sonra tekrar bedel ödemeye devam ediyoruz. Sayın Dışişleri Bakanı geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada "Bugüne kadar Türkiye'de yaşayan Suriyelilere 37 milyar dolar harcadık." demişti. Türkiye'de her gün yaklaşık 300 Suriyeli dünyaya geliyor. Son yedi, sekiz yılda Türkiye'de 400 bin Suriyeli doğdu. Tabii, hastane de ücretsiz olunca, yemek içmek bedava olunca, bu kardeşlerimiz habire doğurganlığa devam ediyorlar.

Sayın Millî Eğitim Bakanı "Ya, bizim ülkemizde sadece 600 bin Suriyeli öğrenci var." demiş. Bu, Finlandiya'daki tüm öğrencilerin fevkinde bir rakam, üzerinde bir rakam. E, bunun sorumlusu ben değilim ki ya! Sayın Ahmet Davutoğlu'nun peşine düştünüz, açtınız kapıları, önce 50 bin, 100 bin derken 4 milyon Suriyeliyi kucağınızda buldunuz. Şimdi Ahmet Davutoğlu'yla ilgili birisine bir şey söylesem ayağa kalkacaksınız hemen ama o gün peşine takılmıştınız. Şimdi sosyal medyada yazılanlara bakınca Ahmet Davutoğlu dünyanın en kötü adamı. Niye? Parti kurmaya başladı. O gün ilahlaştırmıştınız Suriye politikasından dolayı. Sormak lazım: Suriyelilere harcanan bu 37 milyar doları nereden ödediniz? Yani, belli ki bizim verdiğimiz vergilerden ödediniz. Suriyeliler için harcanan parayı kendi ülkemize harcamış olsaydık; emeklilere 20 tane ikramiye vermiş olabilirdik; çiftçilere on sekiz yıl ÖTV'siz mazot verebilirdik; 8.500 kilometre hızlı tren yoluyla Türkiye'yi sarabilirdik; 51 bin kilometre ilave duble yol yapabilirdik; Körfez'e 33 tane geçiş köprüsü yapabilirdik; hani, çok övünüyoruz ya, Marmaray hattı, 12 tane de ondan yapabilirdik; 29 tane Avrasya Tüneli olurdu; 8 tane Atatürk Barajı yapılabilirdi, 1 tane Atatürk Barajı yapamadınız. Ama siz Roma'yı işgal eden Kavimler Göçü'nde olduğu gibi, üstüne para harcayarak Suriyelilere işgal ettirdiniz Türkiye'yi. Düşünmek bile istemiyorum ama 37 milyar dolara Suriye'nin kuzeyinin boşalmasının yolunu açarak orada bir kukla devlet kurulmasına izin verdiniz. Takke düştü; şimdi, Amerika'nın ipiyle Suriye kuyusuna inerken tüm bu yaşananları hesaplamamış gibi davranmayı bırakın artık. Yarattığınız bu sorunları onaracak olan yine milletimizin gücü ve bu yüce Gazi Meclisimizin çatısıdır. Vakit Türkiye'yi kurtarma vaktidir. Mesele Türkiye'mizdir, gerisi teferruattır.

Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)