| Konu: | Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 21.02.2019 |
ERKAN BAŞ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen tüm emekçileri, işçileri yürekten selamlıyorum.
Maalesef, yine bir iktidar alışkanlığıyla, torba yasayla karşı karşıyayız. Daha vahimi, bu torba yasayı bir temel kanun olarak görüşüyoruz. Bunu da şunun için vurgulama ihtiyacı hissediyorum: İkinci bölüm üzerine söz aldım, beş dakika sürem var, 8 madde hakkında konuşmam gerekiyor ve bu 8 madde 5 ayrı bakanlığa ait hükümleri içeriyor. Bunu yapmak herhâlde hiçbirimiz için imkân dâhilinde değil. Dolayısıyla bazı arkadaşlar biz söz aldığımızda "Türkiye İşçi Partisi de konu ne olursa olsun işçilere getiriyor, emekçilere getiriyor, yoksullara getiriyor, konuyla ilgilenmiyor." diyor. Biz de tam tersine, şaşırdığımızı burada söyleyelim. Konu ne olursa olsun, hangi yasa önümüze gelirse gelsin, bir biçimde patronlara yaranmak için çıkartılıyor. Dolayısıyla yapacak bir şey kalmıyor değerli arkadaşlar.
Şunu söylemem gerekiyor: Ben, Parlamentomuzun böyle torba yasalarla yasa yapmasını, milletvekillerinin bir nevi torbacılıkla görevlendirilmesini doğru bulmuyorum. Usul açısından doğru olmayan bir şeyin içerik açısından da sağlıklı sonuçlar vereceğine hiç inanmıyorum.
Değerli arkadaşlar, 8'inci madde geçti ama üzerine bir çift laf etmezsem içimde kalır. Gerçekten utanıyorum 8'inci maddeyi bu Parlamento geçirdiği için. Sonuçta, adı üzerinde "İşsizlik Fonu" diyoruz yani işçinin çalışırken emeğinden, alın terinden oluşmuş bir fondan söz ediyoruz. Bunun, işsiz kaldıkları zaman işçilerin hayatını kolaylaştırmak için kullanılması lazım. Ama ne yaptık biraz önceki maddeyle? Patronlara verdik. Yani işçinin parasını, işçinin alın terini patronlara verdik. Dedik ki: "Sen işçilerin bu parasını al, işçileri istediğin gibi çalıştır, onları sömürmeye devam et, zaten işçilerin olan parasını işçilere tekrar ver." Bu arada patronlar haybeye işçi çalıştırmış, işçilerin alın terine, emeğine el koymuş olacaklar. Bu, kabul edilebilir bir şey değil, üstelik resmî rakamla 7 milyona yakın işsizin olduğu bir ülkeden söz ettiğimiz gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, bu karanlık tabloda insanlar bir taraftan işsizliğe mahkûm ediliyorlar ama çalışan insanların da maalesef, çalışırken hayatlarını kaybettiklerini görüyoruz. Rakamlar söylendi, bir kez daha tekrar etmek gerekiyor. AKP iktidara geldiği günden bugüne Türkiye'de, adına "iş kazası" denilen iş cinayetlerinde 2002-2018 yılları arasında 22.370 kişi hayatını kaybetmiş. Arkadaşlar Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, bir iş kazasının karşılığında 6 meslek ölümünden söz ediliyor. Demek ki aşağı yukarı 135 bin işçinin iş kazalarında ve işteki meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybettiği bir tablodan söz ediyoruz. Şimdi buna niye değiniyorum? Çünkü arkadaşlar, elimizdeki şu torba yasanın içerisinde iş güvenliğine ilişkin -sözde- çözüm üretecek öneriler var.
Değerli arkadaşlar, herkesi uyarmak istiyorum. İş güvenliği, işçi sağlığı, üzerine ciddiyetsizlikle yaklaşabileceğimiz bir mesele değildir. Bakın, bir tek örnek vermek istiyorum size. Bu teklif, Meclis Başkanlığına 13 Şubatta gelmiş; bugün 20 Şubat, bir haftadır gündemde. Ben şunu yaptım, hepinize öneriyorum, lütfen, hani rakamlarla konuşunca anlayamıyoruz birbirimizi.
Değerli arkadaşlar, bu teklif Meclis Başkanlığına sunulduğundan bugün biz burada görüşene kadar bakın ne olmuş, biliyor musunuz? İrfan Tözün 45 yaşında bir işçi kardeşimiz, hayatını kaybetmiş. Biz İş Güvenliği Yasası'nı tartışırken Erkan Şahin, 39 yaşında, hayatını kaybetmiş, Atayurt Mahallesi'nde, Mersin Silifke'de 7'si ağır, 22 işçi yaralanmış, 5 işçi yaşamını kaybetmiş. 24 yaşında bir işçi, biz bunu konuşurken hayatını kaybetmiş. 38 yaşında başka bir işçi hayatını kaybetmiş. Muğla Milas'ta Engin Tutuk, biz konuşurken hayatını kaybetmiş. Şükrü Otlak 42 yaşında, biz konuşurken hayatını kaybetmiş.
Arkadaşlar, inanın, sadece biz bunları konuşurken hayatını kaybeden işçilerin isimlerini saymaya kalksak bu gündem maddesinin süre sınırını fazlasıyla aşacağız. İnsan şunlara bakıp elini vicdanına koymadan bu yasaya nasıl "Evet" oyu verir, gerçekten anlamak mümkün değil.
Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; vebal altındayız. Biz burada konuşurken her an, iş güvenliği yeterince alınmadığı için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin.
ERKAN BAŞ (Devamla) - İş güvenliğinin yeterince alınmaması nedir? Bir: Patronların daha fazla kâr etmek için işçilerin yaşamını önemsememesidir. İki: Patronların bu tutumuna iktidarın, devleti yönetenlerin göz yummasıdır. Bu, bundan sonrası açısından da bugün itibarıyla, bu Genel Kurulda bulunan herkesi vebal altına koymaktadır. Yarın bir işçi kardeşimiz daha biz bugün yanlış bir karar verdiğimiz için hayatını kaybedebilir.
Süre sınırımı aşıyorum arkadaşlar.
Bakın, gerçekten çok isterdim ama sadece 2018 yılının verileri var elimizde. 2018 yılında, ismini öğrenebildiğimiz, resmî rakamlara giren ya da basın yoluyla ismini öğrenebildiğimiz, öğrenemediklerimiz de var. Bakın, değerli arkadaşlar, bunların hepsi, şu sayfalar boyu, sığmayan ne, biliyor musunuz? Ölen işçilerin sadece isimleri. Siz bir de bunların çocuklarını, ailelerini, eşini, dostunu düşünün ve bu yasaya "Evet" oyu verirken bir kez daha düşünün diye uyarıyorum.
Değerli arkadaşlar, işçi sınıfımız sabırlıdır ama sabrı taştığı zaman bir ayağa kalkarsa sarayın temellerini de o holdinglerin de hepsini sarsar. Demedi demeyin.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)