GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:56
Tarih:21.02.2019

ÜMİT BEYAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili kanunun 2'nci maddesinde yapılacak değişiklikler için İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, evde bakım hizmeti bütün dünyada yaygın olarak kullanılan bir hizmettir. Bizim ülkemizde bu hizmetten 2017 rakamlarına göre yaklaşık 500 bin kişi faydalanıyor. Bakıma muhtaç insanlarımızı kurumlarda barındırmak yerine kendi ortamlarında, çevrelerinden kopartmadan hizmet sunmayı, bununla beraber bakım masraflarını da düşürmeyi hedefleyen bu hizmette büyük sıkıntılar yaşanıyor.

Değerli milletvekilleri, ilgili bakanlığımız evde bakım hizmeti veren kişilerle, bakım aylığı ödemeden önce bir sözleşme yapıyor. Bu sözleşmeyle bakım verenden beklenti ve taleplerini kayıt altına alıyor. Bir anlamda o kişiyle hizmet alım sözleşmesi imzalıyor. Bu sistem bakıma muhtaç kişinin yükünü sadece bir kişiye yüklüyor. Bakım hizmeti veren kişiye asgari ücretin altında bir yardım yapılıyor. Bakıma muhtaç kişinin omuzlarına yüklediğiniz bu hizmeti devletin sırtından aile üyelerine devrederken bu yükü çoğunlukla kadınlar omuzluyor. Bu durum kadına aile içinde ek yük yüklerken kadınlarımızın enerjisinin tükenmesine, sosyal çevrelerden kopmalarına ve eve bağımlı hâle gelmelerine yol açıyor. Bu konuda yapılan araştırmalar evde bakım hizmeti verenlerin sosyal ve psikolojik desteğe ihtiyaç duyduklarını gösteriyor. Uygulama sürdürülmeli fakat bazı değişiklikler yapılmalıdır. Evde bakım hizmeti veren kişinin sadece 1 kişi olması şartı değiştirilmelidir. Bakım yükü hanede sadece kadınlara değil, hane içinde herkese eşit dağıtılmalıdır. Yine, hane üyelerinin ihtiyaç duyması hâlinde sürekli veya kısmi dışarıdan birisinin bakım vermesine izin verilmelidir. Bakım hizmeti veren kişi sosyal güvenlik sistemine dâhil edilmelidir. Bakım hizmeti veren kişinin ihtiyaç sahibiyle akraba olma zorunluluğu kaldırılmalıdır. Bakıma muhtaç kişinin yakınları bu hizmeti yerine getirmek için gelir getiren işlerinden vazgeçmek zorunda bırakılmamalıdır.

Değerli milletvekilleri, bakıma muhtaç yakını olanlar bilir ki bakım hizmeti yorucu, yıpratıcı ve özveri isteyen bir hizmettir. Bu süreç içinde bakım hizmeti verenlerin fiziksel ve ruhsal ihtiyaçları oluşmaktadır. Bu ihtiyaçlar karşılanmadığı takdirde bakım hizmetinin kalitesi düşmekte, bakım hizmeti verende mutsuzluk ve zamanla tükenmişlik sendromu gözükmektedir. Bakım hizmeti verenler de bizler gibi insanlar; onların da kendilerine ayrılabilecek zamana, dinlenmeye, sosyalleşmeye ihtiyaçları var. Ağır bir tempoyla çalışan bu insanların haftada bir gün tatilleri yok, yıllık izinleri bile yok.

Değerli milletvekilleri, evde bakım süreci dikkatle incelendiğinde bu aylığı almanın zorlukları görülecektir. Bu zorlukları aşarak bakım aylığı almayı başaranlar da bakım hizmeti vermenin zorluklarını beklemektedir. Sistemin kendisinden kaynaklı ve sistemin uygulanmasından da ortaya çıkan sorunların önümüzdeki dönemde ortadan kalkacağını umut ediyorum.

Değerli arkadaşlar, başka bir soruna değinerek sözlerime devam etmek istiyorum. İstanbul'da Silivri ilçemize her yaptığımız ziyarette vatandaşlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımız bu güzel ilçemizin bir cezaeviyle anılmasından duydukları rahatsızlıkları bizlere iletiyorlar, Silivri'nin güzelliğine leke düşüren F Tipi Cezaevinin isminin değiştirilmesini talep ediyorlar. Parti ayrımı gözetmeksizin Silivri'de yaşayan tüm vatandaşlarımız bir cezaeviyle değil; denizi, doğası, ayçiçeği tarlalarıyla anılmak istiyor, bu sorunların bir an önce çözülmesini bekliyor. Lütfen vatandaşlarımızın bu sesine kulak verelim.

Sözlerime son verirken, açılım sürecinin bir parçası olarak üniversitelerimize yerleşen terör örgütü üyeleri tarafından 20 Şubat 2015'te şehit edilen Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nu şehadetinin yıl dönümünde rahmet ve sevgiyle anmak istiyorum. Ruhi Kılıçkıran'la başlayıp Fırat Çakıroğlu'na kadar süren ölümsüzler yolunun yolcularına selam olsun. Unutulmasın ki Fırat artık Erzincan'dan başlayıp Basra'ya dökülen bir nehir adı değildir, bayraklaşmış bir mücadelenin Akşehir'de doğup Ege'de dökülen ismidir.

Hepinize sevgiler sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)