GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yenilenebilir enerji kaynaklarından jeotermal enerji santralinin önemine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:56
Tarih:21.02.2019

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımız; bugünlerde sıkça bahsi geçen ve yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olan jeotermal enerji santralleri için söz almış bulunmaktayım.

13 Haziran 2007 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu ile 11 Aralık 2007 tarihli 26727 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliği'nin ardından özel sektör, devlet teşviklerinin yasal düzenlemeyle hayata geçirilmesine olumlu tepki vermiş, Türkiye, dünya jeotermal elektrik santralleri kurulu güç sıralamasında 4'üncülüğe yükselmiştir. Bu kanunun amacı, jeotermal enerji sektörüne yön vererek, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin yolunu açarak hem doğayı korumak hem de enerjide dışa bağımlılığımızı ortadan kaldırarak ülke ekonomisine katkıda bulunmaktır.

Yerin iç ısısının oluşturduğu enerji olarak da adlandırabileceğimiz jeotermal enerji, temiz ve sürdürülebilir bir enerji kaynağıdır; teknolojinin de gelişimiyle beraber pek çok farklı alanda kullanılabilir hâle gelmiştir. Termal ve sağlık turizmi, ısıtma, gıda kurutuculuğu, elektrik üretimi ve endüstrinin birçok kesimi gibi çok farklı alanlarda kullanımı yaygınlaşan jeotermal enerji, güneş, rüzgâr ve dalga enerjilerinden farklı olarak belirli doğa koşullarından etkilenmemekte, üretiminde aksaklık yaşanmamakta ve bu gerekçeyle yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde en istikrarlı kaynak olarak tanımlanmaktadır. Türkiye'nin 1984 yılında 15 megavat kapasiteyle Denizli Kızıldere'de başlayan jeotermal güç üretimi, yaklaşık otuz dört yıllık bir aradan sonra, Temmuz 2018'de 1.347 megavata erişmiş ve ülkemiz jeotermal elektrik sektöründe en hızlı büyüyen ülke olarak tarihe geçmiştir. Bu, ülkemiz için enerjide sağlanan büyük bir başarı örneğidir. Bu sebeple, yermeden önce yenilenebilir enerjinin önemini anlamak önceliğimiz olmalıdır.

Son zamanlarda, santrallerin yoğun olarak bulunduğu Ege Bölgesi'nde JES'lerle ilgili birtakım açıklamalar yapılmış ve açıklamalarda kullanılan bilgilerin doğruluğu yeterince araştırılmamıştır. JES'lere yani jeotermal elektrik santrallerine olumsuz yönde bakan bazı değerli milletvekili arkadaşlarım, sizler her türlü enerji kaynağına "hayır" diyerek evinizin, işyerinizin elektriğini nereden sağlamayı düşünüyorsunuz? Bir kömür santraliyle, bir doğal gazla yenilenebilir enerjiyi karşılaştırabilir misiniz? Ben sizlere söyleyeyim, bu mümkün değildir.

TÜİK'ten yani Türkiye İstatistik Kurumundan, Tarım ve Orman Bakanlığından, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından ve benzeri ilgili devlet kurumlarından aldığım verileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ege Bölgesi jeotermal santrallerin işletilmesinde coğrafi olarak gerekli olanağı bizlere sağlamaktadır. Bu amaçla tamamlanan 53 adet lisanslı jeotermal santralin 28 adedi Aydın'da bulunuyor. 5.969 gigavatsaatlik toplam elektrik üretiminin 4.535 gigavatlık kısmı Aydın'daki santrallerden elde edilmekte ve bu santrallerde yaklaşık bin kişiye istihdam sağlanmaktadır.

Aydın ili özellikle incir üretiminin yoğun olduğu bir bölgedir. Ülkemizde incir üretiminin yaklaşık yüzde 60'ı Aydın'da, kalan yüzde 40'lık kesimi ise İzmir, Manisa ve çevre illerde gerçekleşmektedir. TÜİK verilerine bakıldığında, 2007 yılında 118.424 ton üretilen yaş incir 2017 yılında 185.412 tona çıkmıştır. Santrallerin yoğun olarak bulunduğu Germencik, Köşk ve İncirliova'da kuru incir üretimi 2007 yılında toplam 11.529 ton iken 2018 yılında 30.875 tona çıkmıştır. Bu veriler üretim ve ihracatın her geçen yıl arttığını göstermektedir.

Bir diğer iddia ise, JES'lerin kanser vakalarını arttırdığı ve ölüme neden olduğu yönündedir. İnsan ölümleri, hastalıkları pek çok nedene bağlı olabilmekle birlikte, şu güne kadar jeotermalin kansere ve ölümlere neden olduğuna dair herhangi bir akademik çalışma bulunmamaktadır. Bu yüzden, bir şeylere dikkat çekmeye çalışırken ülkemize faydası dokunacak sektörleri es geçmeyelim.

Gelelim jeotermal enerjinin atıkları olup olmadığına. Jeotermal santraller kapalı devre çalışırlar. Yani dışarıya herhangi bir katı, sıvı, gaz atıkları olmaz. Her şey borular içinde çevrim durumundadır ve reenjeksiyon denilen bir faaliyet bulunmaktadır. Bu faaliyette, derinliklerden çekilen su yine aynı derinliğe basılmaktadır ki eğer santraller bu işlemi yapmazlarsa kaynağın sürdürülebilirliği kalmayacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım, buyurun.

BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) - Yani "Santral isterse reenjeksiyon yapmaz." diye bir kaide yok. İsterse yapmasın, yaptığı milyon dolarlık yatırım çöpe gider. İşte, bu faaliyet sebebiyle de dışarı atık bırakamaz santraller. Bacalardan çıkan karbondioksitin ise sadece sera etkisi bulunmaktadır. Bu etkiyi sadece jeotermalde değil pek çok sektörde ve hatta canlılarda görürüz.

Ülke ekonomisine katkısına bakarsak, öncelikle jeotermal enerjinin arazi kullanımı düşüktür. Yani tarım alanlarına, alan kullanma anlamında zararı yok denecek kadar azdır. Batı bölgelerde 3 bin megavatlık elektrik üretim potansiyeli ile 30 bin megavatlık termal ısıtma, soğutma, kurutma amaçlı jeotermal kaynak tespit edildi. Bu potansiyel, 9 milyar metreküplük doğal gaza ve bugünkü fiyatlarla 2,2 milyar dolarlık doğal gaz ikamesine karşılık geliyor. Yine batı bölgelerde 6 milyon konutun ısıtılmasını sağlayabilecek potansiyel vardır.

Ülkemizin doğu kesimlerinde de bu rakamlara yakın oranlarda potansiyel mevcuttur. Doğal gaz ithalatının azaltılmasında önemli bir avantaj sağlayacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın, buyurun.

BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) - Denizli, Manisa ve Aydın'da kurulan ve kurulacak olan jeotermal ihtisas sera bölgeleri de yerel halk için büyük bir istihdam olanağı sağlayacaktır. Yaklaşık rakamlarla, bölgeler için toplamda 3 bin kişiye istihdam olanağı bulunmaktadır. Kısaca, üretim yapılsın, sektör desteklensin.

Sonuç şu ki: Biz her türlü enerji kaynağına karşı çıkarsak enerjimizi nereden sağlayacağız? Daha temiz bir kaynak varken, ülke ekonomisine hem yerli hem yenilenebilir bir kaynak olmasıyla katkı sağlayacakken neden jeotermale karşıyız? Biliyor ve inanıyorum ki kuralına uygun yapılan hiçbir yenilenebilir enerji santrali çevreye zarar vermez. Kaldı ki bu durum fosil yakıtlarla kıyas edilemez. Bu sebeple, bir şeye karşı çıkarken objektif ve sağduyulu olmak zorundayız.

Sözlerime son verirken yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)