| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 20.02.2019 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP'nin grup önerisinde bahsedilen konu pahalılık. Pahalılık aslında ekonomik bir kavram. Yani bir mala ulaşmak için ona harcadığınız paranın artması pahalılığı getirir ama neticede o mala ulaşmak imkânı vardır, biraz daha pahalı ulaşabilirsiniz. Yani 120 bin liraya aldığınız arabayı 140 bin liraya alırsınız, pahalı bir araba almış olursunuz -bu, ekonomik bir kavram- ama netice itibarıyla o arabaya ulaşma imkânınız vardır. Şu anda, Türkiye'de, geldiğimiz noktada bahsedilmesi gereken konu pahalılık değildir çünkü pahalılık ekonomik bir terimdir. Türkiye'de şu anda yokluk ve fukaralık var. Yokluk ve fukaralık, pahalılıktan farklı bir kavram, sosyal bir kavram, ekonomik bir kavram da değil. En temel gıda maddesi başta olmak üzere en temel ihtiyaç maddelerine insanlar ulaşmakta zorluk çekiyorsa bunun ismi pahalılık değildir, bunun ismi yokluktur, bunun ismi fukaralıktır. Türkiye'nin şu anda düçar olduğu mesele pahalılıkla mücadele değildir, Türkiye'nin meselesi yokluk ve fukaralık hâline gelmiştir. Türkiye'de insanlar, aynı 90 öncesi, Doğu Bloku'nda olduğu gibi "1 kilo patates gelmiş kooperatife." deyip sıraya girebiliyorsa... Ben bunu Bulgaristan'da, Romanya'da görüyordum. Niye? "Bugün patates gelmiş, patates kuyruğuna gideceğiz." diyorlardı. Bizde de "Bugün tanzim satışa soğan gelmiş, 1 kilo veriyorlar, soğan kuyruğuna gireceğiz..." Yani temel ihtiyaç maddelerine ulaşmakta çekilen zorluğun ismi yokluk ve fukaralıktır dolayısıyla yanlış bir terim kullandığını düşünüyorum arkadaşların. Bunun araştırılması doğrudur ama Türkiye'de yokluğun ve fukaralığın sebepleri araştırılmalı, bu noktaya niye geldiğimizin sebepleri araştırılmalı, on altı senede nasıl bu noktaya geldik, bunlar araştırılmalı. Hiç üretmeden, tüketerek nasıl ekonomiyi savurduk, bunlar araştırılmalı. Yoksa pahalılık tabii tartışılabilir, enflasyonla beraber artan bu rakamlar tartışılabilir ama Türkiye'nin meselesi şu anda kesinlikle yokluk ve fukaralıktır.
Şubatın 20'si bile olmadı, benzine 2 defa zam geldi. Niye geldi? Döviz mi arttı? Petrol varil fiyatları mı arttı? Hayır. Bizim paraya olan ihtiyacımız arttı. Merkez Bankasının Genel Kurulunu bile, nisan ayında yapılması gereken Merkez Bankası Genel Kurulunu bile ocak ayına alarak oradan aldıkları temettüyle "Ocak ayında bütçemiz fazla verdi." diyen bir ekonomi yönetiminin para kaynaklarını sağlamak için yapabileceği tek argüman kaldı, benzine zam yapmak.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - O da varlık zammı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Arkadaşlar, benzine yapılan zam hayatı zorlaştıran bir zam olur, vatandaşın hayatını zorlaştıran bir zam olur. Sebebine baktığınızda sebebi şu: Çok pahalı yönetiyoruz, devlet çok pahalı yönetiliyor. En pahalı devlet yönetimi içerisinde bulunduğunuz bir dönemden geçiyorsunuz. Cumhurbaşkanının harcamalarına, örtülü ödeneğe, çürümüş sisteme finansman sağlamak için her şeye zam yapmak zorundalar. Zam yapacak hâliniz var ama vatandaşın bu zammı karşılayacak hâli kalmadı, arada böyle bir kopukluk var. Zam yapılabilir ama bu zammı karşılayacak vatandaşın ödeme gücü var mı? Hayır yok. Vallahi feryat ediyor insanlar. Pahalılıktan şikâyet eden hiç yok, bir daha söylüyorum, aklınızdan çıkarmayın: Pahalılık yok bu ülkede, bu ülkede yokluk ve fukaralık başladı, aynı 1990 öncesi o Demir Perde ülkelerinde olduğu gibi sefalete doğru hızla sürükleniyoruz. Umuyorum farkına varırsınız.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)