GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:47
Tarih:17.01.2019

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Tamam Başkanım, inat da bir murat, konuşacağız.

BAŞKAN - Buyurun.

Süreniz beş dakika.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dışişleri Bakanlığına soru sorduk Doğu Türkistan'la ilgili; cevap geldi, nezaket gösterdiler, sağ olsunlar. Cevap, mahiyeti şu: "Endişelerimiz var, endişelerimizi ilettik. Endişelerimizden, duyduğumuz kaygılardan sorumluluk çıkardık, size de cevabımızı şöyle verdik: Doğu Türkistan'da sizin hassasiyetlerinize mevzu edeceğiniz kadar büyük bir şey yok. Kısmen rehabilitasyon kampları gibi çalışan birtakım faaliyet merkezleri var. Bunlar toplumun radikal unsurlardan temizlenmesi maksadıyla Çin Hükûmetinin meslek edindirme kurslarına dönmüş birtakım kamplar." Şimdi, bu cümlelerle beraber Hükûmetin siyasi vizyonuna yakın gazetecilerin attığı "tweet"ler var. Bunlarla ilgili, bu "tweet"lerin arkasındaki algı çarpıklığının... Bir de Binali Bey'in telaffuz ettiği, Çin'in toprak bütünlüğü içerisinde zikredilen bir alan var. Doğu Türkistan, arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin üzerine kurulduğu vatan topraklarının büyüklüğünün 2 katı yani 1 milyon 580 bin kilometrekare; üstünde 35 milyon Türk yaşıyor arkadaşlar. Cevabın içerisinde "akraba topluluğumuz" falan gibi bir şey geçiyor; Çin'le ilgili sorduğumuz, Doğu Türkistan'la ilgili sorduğumuz sorunun içerisinde "akraba, akrabalarımız" diye bir şey geçiyor. Türk milleti, kadim Türk yurdu, milattan önce 300 yıllarına kadar bilebildiğimiz -evvelini bilmiyoruz- kadim bir Türk yurdu; üstünde yaşayanlar Türk, üstüne bastığımız toprak Türk, bin küsur senedir üstünde adıyla sanıyla yaşayan Türk.

Şimdi, bütün bu olan biten içerisinde, işgal olan bir toprak parçası; Çin'in toprağı değil, bizim toprağımız; üstünde yaşayan insanlar Müslüman. "Dünya 5'ten büyüktür." diyen Cumhurbaşkanımızın dediği 5'e dâhil Çin, muhatabımız aslında Amerika'ya feveran ederken söylediğiniz 5'in içine Çin de dâhil; ondan da büyük. O 5'e Çin de dâhil. Orada "Dünya 5'ten büyüktür." diye haklı hassasiyetlerimizle kızdığımız "Kudüs çiğneniyor." diye hassasiyet gösterip avazımız çıktığı kadar bağırdığımız "Müslümanlığımız ayaklar altında eziliyor, izzetinefsimize ziyan ediliyor." diye feveran ettiğimiz Ümmetimuhammed bütünlüğü içerisine Türkler de dâhil arkadaşlar, Türkler de Müslüman, oradaki Türkler de Müslüman; izzetlerine, iffetlerine musallat olunan kardeşlerimiz.

Mevzu konuşulunca bir de şöyle bir âdet başladı: Efendim, neymiş? CIA'in o bölgeye mahsus bir çalışması varmış, bu tür haberler sansasyonel bir kirletmeymiş, bu kirletmeye Türkiye'den de alet olan birtakım siyasi unsurlar varmış. Vay vay vay vay! Ha, biz şimdi olduk, iki bin yıllık Türk yurdunun, bu topraklara gelmeden önce bizim kendi yurdumuzun üstünde yaşayan, izzetiyle, iffetiyle yaşayıp, Müslüman olarak yaşayıp Müslüman olarak ölecek olan kardeşlerimizin ızdırabına cümle kuruyoruz; bir de bu cümlelerimizle yaptılar bizi CIA sözcüsü.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Eyvah eyvah!

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Bizimkiler şimdi bizim bu cümlelerimizden zannederler ki: Biz şimdi mevzuyu Çin'in toprak bütünlüğü içerisinde zikrediyoruz.

Aziz arkadaşlarımız, bu toprağın üstünde yaşayanların çığlıklarını duymazsak biz Aliya İzzetbegoviç'in şu sözüne konu olacağız: "Her şey olup bitecek, akılda kalan sadece dostlarımızın sessizliği olacak." Kudüs'e hassasiyet gösteriyoruz, haklıyız; Arakan'a hassasiyet gösteriyoruz, haklıyız; Suriye'ye hassasiyet gösteriyoruz şu anda, haklıyız; Irak'a hassasiyet gösteriyoruz, haklıyız. Sanki, efendim, CIA'in o bölgedeki hesapları var da, Suriye'deki hesapları biz, Efendimiz'in kabrinde, Medine-i Münevvere'de ervahla beraber toplandık, orada planladık. Suriye kimin planı? Suriye'deki bunca kanın, gözyaşının arkasında kimin alçak hesapları vardı? Türk devletinin bu gayya kuyusuna düşmesine kimin siyasi vizyonu sebep oldu? Dolayısıyla, lütfen kalbinizi açın; orada 35 milyon kardeşinizin izzetine, iffetine, Müslümanlığına musallat oldular, topraklarına musallat oldular. Çin, Doğu Türkistan'ı işgal etti arkadaşlar. Toprak bütünlüğü diye bir şey yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ağıralioğlu, tamamlayın lütfen.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - O yüzden, Binali Bey'in söylemiş olduğu "Çin'in toprak bütünlüğü" cümlesini orada bize yapılan onca kötü muamelenin istinadı hâline getirecek duyarsızlığa engel olalım arkadaşlar.

Beş dakikalık konuşma için bu kadarını söyleyebildim. Bugün birkaç konuşmadan sonra bir kanaat getirdim ki benim bütün mevzuyu tarihî serencamı içerisinde, bir Türk bütünlüğü içerisinde anlatmam lazım. Türk ne, oradan bugüne ne, neye tekabül etti, ne oldu, şimdi ne olamadığı için bu hâlde diye, inşallah, sinema bölümüne geçtiğimiz zaman tarihî serencamını, her bir sayfasını kahramanlıklarla doldura doldura geçirmiş bir milletin kadim varlığına nezaret eden bir kimliği size arz etmeye gayret edeceğim.

Ama bu Doğu Türkistan meselesinde algımızın hatalı olduğunu bilmenizi isterim. Gerçekten, orada sessiz kaldığınız, göz yumduğunuz, duymazdan geldiğiniz kardeşlerinizin feryadı, figanı dünyada, ahirette yüzümüze yapışır bizim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - İzzetimize, iffetimize bu kadar ciddi saldırıların olduğu yerde meseleyi "Çin'in toprak bütünlüğü" falan gibi saçma sapan bir cümleyle takdim etmek bizim Türklüğümüzü inkâr etmemiz anlamına gelir. Lütfen bu mevzuda hassasiyet taşıyalım. 16 ülke bu mevzuda hassasiyet gösterdi, kınama kararları aldı, izleme komitesi talep etti, İnsan Hakları İzleme Komitesinin oraya sokulmadığını söyledi. Bu mevzuda biz size raporları da takdim edeceğiz. Bunu bir çerçeveye oturtmamız lazım.

Topraklarını terk etmiyor Türkler, sizden para beklemiyor Türkler; sadece "Biz sizin kardeşleriniziz, bizi duyun, sesimizi duyun, ızdırabımızı duyun, bizim burada yaşadıklarımızı dünyaya duyurun. Yoksa ne vatan terk edecek ne de para dilenecek bir milletiz." diyorlar, bilesiniz.

Genel Kurulunuza saygılarımla. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Ağıralioğlu.