GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:29
Tarih:27.11.2012

MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisinin aleyhine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de AK PARTİ İktidarının göreve geldiği ilk günden itibaren, Suriye halkının refahının yükseltilmesi ve Suriye'nin dünyayla entegrasyonu noktasında Türkiye'nin son derece samimi ve ciddi çabaları olmuştur ve bu bağlamda, Suriye ile geçmiş, tarihî misyonumuza uygun olarak, dost, kardeş ve akraba olmamız hasebiyle bu ilişkiler son derece önemli bir noktaya varmıştır. Ancak Suriye rejiminin halkın demokrasi taleplerine karşı silaha başvurması, kendi halkını bombalaması üzerine Türkiye, bu gidişata son verme adına, bütün yetkili kurumlarıyla, Başbakanımız, Dışişleri Bakanımız başta olmak üzere, ciddi anlamda bir çaba içerisine girmiş ancak bütün bu çabalar sonuçsuz kalınca Türkiye'nin doğal olarak yapması gereken, Suriye halkının yanında olması gerekiyordu ve dış politikasında da, az önce Grup Başkan Vekilinin ifade ettiğinin aksine, orada El Kaide'yi veya başka dış güçleri değil, Suriye halkını merkeze alarak bir dış politika oluşturmuştur.

Suriye yönetiminin baskısı ve bombardımanı altında kalan özellikle sınır illerinde ve ilçelerindeki Suriye vatandaşları kendi can güvenliğini sağlamaya yönelik olarak Türkiye'ye sığınmaya başlamışlardır ve başta milletvekili olduğum Şanlıurfa olmak üzere, şu anda, 125 binin üzerinde Suriyeli yaşlı, kadın, çocuk, can güvenliklerini sağlamaya yönelik olarak Türkiye'ye sığınmışlardır ve şu anda Şanlıurfa'da da yaklaşık 39 bin Suriyeli sığınmacı bulunmakta.

Değerli arkadaşlar, burada önce şunu ifade etmemiz gerekiyor: Bu kamplarda Türkiye, Suriye halkına kucak açarken, kimsenin etnik kökenine ve kimsenin mezhebine bakarak herhangi bir yaklaşım içerisinde olmamıştır. Bunu Akçakale'deki kampta da görme imkânınız var, Hatay'daki kamplarda da görme imkânınız var ve buraya gelen sığınmacıların kamplardaki güvenliklerinin sağlanması noktasında, bütün bu gelen sığınmacıların yirmi dört saat kamerayla izlendiğini, kampların izlendiğini, bunların giriş ve çıkışlarının kontrol altında tutulduğunu, birilerinin iddia ettiği gibi, gelip kamplarda yerleşip, gidip Suriye tarafında silahlı çatışmaya girerek tekrar döndüğü noktasındaki yaklaşımların tamamen yanlış olduğunu burada ben tekrardan ifade etmek istiyorum.

Ceylanpınar'daki hadiselere gelince? Evet, Şanlıurfa'da başta Akçakale olmak üzere sınır ilçelerde meydana gelen çatışmalar ilçe halkında ciddi anlamda tedirginlik meydana getirmiştir. Özellikle Akçakale'de 5 vatandaşımızın vefatıyla, şehit edilmesiyle sonuçlanan bu olaylarda Türkiye'nin güvenlik anlamında yapmış olduğu temel konsept, kendi vatandaşlarının can güvenliğini sağlamaktır ve Türkiye'nin de kendi vatandaşlarına karşı en önemli önceliğinin, görevinin de vatandaşlarının can güvenliği olduğu noktasında da zannediyorum hepimiz mutabıkız. Burada, sınırdaki hareketlilik, askerî hareketlilik, tamamen Suriye tarafından atılan bombaların sınırımıza düşmesi, bunun sonucunda vatandaşlarımızın vefat etmesi ve en son Ceylanpınar'da da, bildiğiniz gibi, 1 öğretmenimizin yaralanması neticesinde alınan önlemlerdir.

Bunun dışında, buradaki muhaliflere, özellikle muhaliflerin etnik kökenlerine göre veya mezhepsel anlamda bir yaklaşımla hareket edilmesi Türkiye'nin gerçeklerine aykırı bir yaklaşımdır. Biz bu ülkede 75 milyon insan olarak, farklı etnik kökenlere sahip, farklı inanç gruplarına sahip ama bin yıldır birlikte kardeşçe yaşayan bir ülke olarak Türkiye'nin, Suriye halkını merkeze alan başka bir yaklaşım içerisinde bu hadiseleri değerlendirmesinin ne kadar yanlış bir yaklaşım olduğunu özellikle ifade etmek istiyorum.

Burada, sınırda meydana gelen hadiselerle ilgili -özellikle bu gerekçenize baktığımızda- bazı olaylara arkadaşlar atıfta bulunmuşlar. Arkadaşlar, bildiğiniz gibi, Sağlık Bakanlığımızın, bu 112 ambulanslarıyla ilgili, bunların muhaliflere silah taşıdığıyla ilgili iddialar noktasında yapmış olduğu önemli incelemeler, tespitler ve bu konuda kamuoyuyla yaptığı paylaşımlar var. Bunların gerçek dışı olduğu, çok net bir şekilde, ispatıyla, deliliyle ortaya konmuş.

Diğer yandan, yine bu kamplarla ilgili, silah yardımı ve eğitim yapıldığıyla ilgili? Biliyorsunuz Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun bu anlamda yapmış olduğu çok önemli bir çalışma var ve bu çalışmada, konaklama merkezlerinde kalan sığınmacılara sağlanan imkânlar, konaklama merkezlerinde yaşayan Suriyeli vatandaşların hukuki statüsü, konaklama merkezlerinin konumu, sığınmacıların Suriye topraklarına geçerek savaşa iştirak ettiği ve tekrar konaklama merkezlerine döndüğü iddiası, bu anlamda basında çıkan iddialar başlığı altında çok ayrıntılı bir şekilde Meclis İnsan Hakları Komisyonumuzun yapmış olduğu inceleme ve raporu da hepimizin malumudur.

Bütün bu gerçekleri göz önüne alarak, BDP'nin grup önerisinin aleyhinde olduğumu ifade ediyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kaçar.