GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:10.01.2019

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir ekonominin iyi veya kötü yönetildiğinin göstergesi olan bazı rakamlar ve olaylar vardır. 2018 yılında Türkiye ekonomisinin iyi mi yönetildiği, kötü mü yönetildiği konusundaki göstergelerden bir tanesi de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının elde ettiği kârdır. Merkez bankaları kâr maksimizasyonu yapan herhangi bir firma değildir. Merkez bankaları toplumsal faydayı maksimize ederler. Dolayısıyla Merkez Bankasının 2018 yılında elde ettiği ve Türkiye Cumhuriyeti hazinesine devredeceği kâr ekonominin çok kötü yönetildiğinin bir işaretidir. İyi yönetilen bir ekonomide Merkez Bankası kâr eder ama bu kadar kâr etmez. Bakın, hangi yılda ekonomik sıkıntı var ise, kriz var ise o yıllarda mutlaka Merkez Bankası çok kâr etmiştir dolayısıyla bunun övünülecek bir tarafı yoktur. Eğer ekonomi iyi yönetilseydi, Merkez Bankasının ayın 18'inde yapacağı olağanüstü genel kurulla hazineye devredeceği tutarın önemli bir kısmı özel sektörün elinde kalacaktı. Dolayısıyla Merkez Bankasının hazineye devredeceği bu kaynak -diyeyim- özel sektörden -tabiri caizse, tırnak içinde söyleyeyim- kötü yönetimden dolayı gasbedilmiş kaynaktır, başka hiçbir şey değildir; ölçü budur.

Ben, görüşülmekte olan 37 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 22'nci maddesiyle ilgili görüş bildirmek üzere geldim. Burada, maddede düzenlenen husus, Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesinin kurulmasıyla ilgili. "Finansal istikrar" veya "fiyat istikrarı" nedir? Finansal istikrar, olduğu zaman değil, olmadığı zaman anlaşılan bir olgudur. Fiyat istikrarı ise somut, gözle görülür, elle tutulur bir olaydır. Eğer diyorsanız ki fiyat istikrarı, enflasyon yüzde 3'tür, 5'tir, 10'dur, 20'dir derseniz ortada somut bir olgu var, bunu tanımlayabilirsiniz ama finansal istikrar böyle bir şey değildir. Finansal istikrar, suyun içindeki balığa "Su nedir?" diye sorup da onun "Su da neymiş?" demesi gibi bir şeydir. Biz, finansal istikrarın kıymetini finansal istikrarın olmadığı zaman anlarız. Onu da ne zaman anlarız? Ekonomi sıkıntıya girer, krize girer, bir sıkıntı ortaya çıkar, o zaman bunun farkına varırız.

Peki, ekonomi niye sıkıntıya girer? Şunun için sıkıntıya girer: Normal işleyen bir ekonomide tüketicinin tüketebildiği, üreticinin üretebildiği ve herkesin hayatından memnun olduğu bir döngünün içerisinde eğer gerek içeriden gerekse dışarıdan herhangi bir şokla karşılaşılırsa o zaman köpük oluşmaya başladığında yöneticinin karar vermesi gereken husus şudur: "Ben, ileride daha büyük probleme sebep olur, bu köpüğü bugün patlatayım da sonucuna katlanayım, ortaya çıkan kaosu çözeyim." midir yoksa "Bırakayım, kendi kendine gitsin patlasın." mı?

Bizim şu anda karşı karşıya olduğumuz finansal istikrarla ilgili sorunun tohumu maalesef 2017 yılındaki ekonomik büyümeyle atılmıştır. Bunu kabul edin veya etmeyin ama finansal istikrarla ilgili olarak şu anda yapmak istediğiniz düzenlemeyle getirmek istediğiniz, kurmak istediğiniz kurumla birlikte, önümüzdeki yıllarda, önümüzdeki dönemde ekonomiyle ilgili çok önemli bir sorunun tohumunu atıyorsunuz. Bu maddenin son paragrafındaki son cümleyle ilgili olarak karar Resmî Gazete'de yayınlanıp yürürlüğe girip bununla ilgili bir eyleme geçildiği gün göreceksiniz ki bu ülkede kur ve faiz hareket edecektir. O gün bize dönüp demeyin ki: "Dış güçler bunu yaptı." Siz bunun tohumunu bugün burada atıyorsunuz. Bana "Son birkaç yılda Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu nedir? diye sorarsanız benim tek bir cevabım var, o da koordinasyonsuzluktur. Dolayısıyla koordinasyon son derece önemlidir. Buradan hareketle diyebilirsiniz ki: "O zaman, bakın, biz koordinasyonla ilgili bir düzenleme yapıyoruz, bunun neresi kötü?" Bunun kötü olan tarafı şu: Biraz önce de söylediğim gibi, bu iş kanunla düzenlenecek bir konu değil. Üstelik kanunla düzenlense bile buradaki hâliyle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yılmaz, bir dakika ilave süre veriyorum.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - O zaman ben hemen bitireyim.

Şunu söyleyeyim: Bir ekonomide ekonominin yönetilebilmesi için -konuşmamın öbür kısmını bırakıyorum- birtakım araçlar var; o araçlardan bir tanesi faiz, birisi kur, diğeri vergi, teşvikler ve bir de düzenleyici kuruluşlar. Faiz ve kur Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının kanununda yazıyor, oraya yetki vermiş bu Parlamento. Vergi ve teşvikler Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinin elinde. Düzenleyici kuruluşlar BDDK'nin elinde, SPK'nin elinde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun elinde. Siz bu kuruluşu kurduğunuzda, bir otorite ortaya çıkardığınızda bu araçlardan hangisini alıp da bu kuruma vereceksiniz ve bir finansal istikrarsızlık durumu ortaya çıktığında bu kurul bu araçlardan hangisini kullanacak? Siz bir çatışma ortamı hazırlıyorsunuz, bu çatışma ortamının sonunda da bütün kurumlar zarar görecektir. Mesela düzenlemelerden bir tanesi diyor ki: "İstediği yerden istediği bilgiyi alır." Merkez Bankası Kanunu'nu açın bakın, SPK'nin kanununu açın, bakın, Mevduat Sigorta Fonu'nun kanununu açın, bakın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yılmaz, ben size bir dakika daha vereyim, toparlayalım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Toparlıyorum.

Aynı kuruluşlar, şu anda, sizin istediğiniz bütün bilgileri fazlasıyla alıyor ve bunları işliyorlar. Siz bir kurul kuracaksınız, başına bir tane başkan getireceksiniz, altına bir sekretarya olacak, kocaman bir bürokrasi yaratacaksınız, o istenilen bilgileri tekrar bunlar isteyecekler. Oradaki elemanların, şu anda yetişkin olarak Merkez Bankasında, BDDK'de SPK'de işledikleri bu bilgileri tekrar işleyeceksiniz ve ondan sonra da diyeceksiniz ki, bir karar alacaksınız ve bu aldığınız kararlar da büyük bir ihtimalle bu kurullarla çatışacak. Şu anda ihtiyaç duyulan husus şu: Yeni bir kurula ihtiyaç yok fakat bu kurullar arasında koordinasyona ihtiyaç var; bu, koordinasyonsuz olmaz. Sadece şunu göstereyim: G20 çerçevesinde, bizim 2009 yılında ortaya çıkan krizi başarılı bir şekilde yönetmemizde, başımızda bulunan Ali Babacan'ın da içinde bulunduğu, G20 ülkeleri meşhur insanlarının finansal istikrarla ilgili bir raporu yayımlandı. Bu rapor daha bir ay önce yayımlandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Lütfen bunu açın, okuyun ve buna bakın, gidin, Ali Babacan'la da görüşün ve buradan da hareketle, şu anda, ileride ortaya çıkması -"çıkması muhtemel" demiyorum- kesin olan bu sorunların ortadan kalkması için bu maddeyi lütfen ortadan kaldırın ve sadece kapalı kapılar arkasında ilgili kuruluşları koordine edecek bir tane siyasi otorite olur, o otorite bunu düzenler ve toplum da bunun farkına varmaz.

BAŞKAN - Selamlayalım Sayın Yılmaz.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Eğer bu kurumu kurarsanız tohumu ekersiniz ve bunun sonucuna da katlanırsınız.

Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)