GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:28
Tarih:22.11.2012

FATİH ÇİFTCİ (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin nefret suçlarında yaşanan artışın ve nefret suçlarının toplumda yarattığı ayrışma ve travmanın araştırılmasına yönelik grup önerisi üzerinde aleyhte söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

CHP grup önerisinde, Türkiye'de son on yılda ırkçılık, cinsiyetçilik, yobazcılık, yabancı düşmanlığı ve benzeri saiklerle işlenen nefret suçlarında bir artış yaşandığı, nefret suçlarında fail ile kurban arasında doğrudan bir ilişki dışında, kurbanın sırf sahip olduğu grup kimliğinden ötürü hedef seçildiği; genel olarak nefret suçları mağduru veya mensubu olduğu grubun diğer üyelerini korkutmakta ve kendilerini tecrit edilmiş, savunmasız ve hukuk tarafından korumasız olarak hissetmelerine yol açtığı; öte yandan söz konusu suçların doğurduğu bu öldürücü hissiyat ve psikolojik etkinin, ırksal, dinsel ve etnik gerilimleri daha da tırmandırdığı; misillemelere ve zorunlu göçe yol açtığı ifade edilmektedir.

Bu nefret suçları, bir arada yaşama iradesini tehdit eden derin toplumsal yaralar açtığı, adalete güvenin sarsıldığı? Türkiye'de nefret suçlarına karşı mücadele veren sivil toplum kuruluşlarının medya ve takip ettikleri davalardan elde ettikleri sonuçlara göre nefret suçunun işlendiği kategoriler din, inanç, etnik köken, cinsel yönelim ya da cinsiyet kimliğidir.

Çok kültürlü, kimlikli coğrafyalarda bulunan ülkemizde Kürtler, Aleviler, translar, Romanlar ve pek çok gruba karşı ayrımcılık veya nefret suçu işlendiği ifade edilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insan hakları felsefesi, insanın onurlu bir yaşam sürdürmesinin koşullarını ve haklarını savunmakla beraber, genel olarak, bu haklara gereksinim duyanların korunduğu din, ideolojik görüş, toplumsal sınıf, dil, kültür, etnik yapı, ırk, cinsiyet, renk ve mezhep gibi durumlardan dolayı insanların ayrımcılığa tabi tutulmamasını ve horlanmamasını öngörür. Ayrıca, toplumsal adalet açısından, insan gruplarının sosyal sorunlarının çözümlendiği ve toplumsal yaşama etkin olarak katıldıkları bir toplumsal yapının inşasının da zorunluluğunu gözetir. Bu ise günlük siyasi rötuşlara ve rantiye ideolojisine prim vermeyecek kadar kökü evrensel vicdan ve adalet olan bir gerçeklik ve insani bir taleptir.

Dinî veya etnik nefreti uyandıran tahkir, tahrik ve tezyif içeren tutumlara ve eylemlere karşı etkili bir cevap, yerinde bir karşılık olarak "nefret suçu" tanımı gelişiyor ve ceza hukukumuzda da bu suçu güçlü bir yaptırıma bağlamanın hazırlıklarını sürdürüyoruz.

Bir diğer önemli nokta, temel hak ve hürriyetlerin en geniş hukuki korumaya medar olmasını sağlayacak adımların atılmış olmasıdır. Türkiye, yıllarca, özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen ihlal kararlarının yükünü taşımak zorunda kalmıştı; milletimiz bu tabloya ne layıktı ne razıydı. Ülkemizin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önündeki olumsuz görünümünü değiştirmek için çok önemli adımlar attık. İhlalleri önleyici yapısal reformlar, mevzuat değişiklikleri yanında, uygulamayı izleyecek, değerlendirecek ve ülke savunmasını üstlenecek çok önemli birimler kuruldu. Bunlardan birisi İnsan Hakları Daire Başkanlığı ve İnsan Hakları Kurumu. Ayrıca, Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başta olmak üzere, pek çok uluslararası kuruluşa misyon üstlenen hâkim ve savcılar gönderdik. Yargı kararları ve uygulamalarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına uygunluğun hâkim ve savcıların terfilerinde bir kriter olarak belirlenmesi, evrensel hukuk ilkelerine uyma anlamında önemli bir adım olmuştur. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkânı tanıdık. Anayasa Mahkemesini Türkiye İnsan Hakları Mahkemesine dönüştürerek vatandaşlarımızın hak arama mücadelesi noktasında çok önemli bir kapıyı açtık.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; nefret suçuna bakıldığında, bu suç için yapısal düzenlemeler oldukça yenidir. Nefret suçu terimi, ilk önce Amerika Birleşik Devletleri'nde bir terim olarak ortaya çıkmıştır. Nefret suçunu engellemek için ilk girişimler 1960'lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nde başlamış, ABD'de özellikle Yahudilere karşı gerçekleşen pek çok fiilî saldırıyı engellemek için 85'te çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. 90'lı yılların sonuna doğru bu düzenlemelerin kapsamı genişletilmiş, ırk, renk, etnik köken, uyruk, din, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, fiziksel ve zihinsel engel gibi farklar da bu düzenlemenin kapsamına alınmıştır.

Nefret suçu: Bir kişiye veya gruba karşı din, dil, ırk, milliyet, etnik köken, cinsiyet, felsefi ya da siyasal inanç ve cinsel tercihler gibi ön yargı doğurabilecek nedenlerden ötürü düşmanlığa dayalı olarak işlenen ve genellikle şiddet içeren suçlara, genel olarak nefret suçları adı verilmektedir. Yine, mağdurlara salt farklı bir toplumsal kesimin kimliğini taşıdığı ya da salt belirli bir toplumsal ya da kültürel kesimin mensubu olduğu için zarar vermek isteniyorsa, işlenen suçun tipi ne olursa olsun, o suç genel olarak, aynı zamanda bir nefret suçu olarak kabul edilmektedir.

AGİT, nefret suçlarını önlemek için hazırladığı kılavuzda, nefret suçlarını aynı zamanda "ön yargı suçları" olarak da tanımlamaktadır çünkü nefret suçları daima iki unsuru bir arada bulundurmaktadır. Nefret suçlarının birinci unsuru: Sıradan ceza kanunları kapsamında suç oluşturan bir eylemin gerçekleştirilmesi; ülkelerin yasalarında bazı farklar bulunmasına rağmen, söz konusu cezai eylemler konusunda benzerlik taşıyan şey, genellikle bu tür eylemlerin şiddet eylemleri olmasıdır.

Nefret suçlarına ilişkin ikinci unsur, ön yargılardır. Bu, nefret suçunu sıradan suçlardan ayırır. Suçu işleyen kişi, koruma altındaki özelliği kasıtlı olarak hedef seçmiş. Hedef, bir ya da birden fazla kişiyi ya da belli özellikleri paylaşan bir grupla özdeşleşmiş mülkiyet de olabilir. Koruma altındaki özellik ırk, dil, etnik köken, ulus ya da benzer nitelikteki genel faktörler gibi, grup tarafından paylaşılan bir özelliktir.

Türk Ceza Kanunu'nda direkt olarak nefret suçları yer almamakla birlikte, birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi müstakil bir düzenleme bulunmamakla birlikte ancak bu durum, Türk hukukunda nefret suçu olarak kabul edilebilecek fiillerin yaptırımsız olduğu anlamına gelmemektedir. Öncelikli olarak, Anayasa'nın 10'uncu maddesinin birinci fıkrasında herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit oldukları açıkça düzenlenmiştir.

Türk Ceza Kanunu'nun genel hükümlerinden biri olan, 3'üncü maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine göre de Ceza Kanunu uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal ve diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, millî veya sosyal köken, doğum, ekonomik veya diğer toplumsal konuları yönünden ayrım yapılamayacak, hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmayacaktır. Nefret suçu kapsamında değerlendirilebilecek Türk Ceza Yasası'nda çeşitli maddeler vardır. Türk Ceza Kanunu'nun 216'ncı maddesinin (a), (b), (c) fıkralarında bu düzenleme açık ve net bir şekilde yer almıştır. Yine, Türk Ceza Kanunu'nun 122'nci maddesinin (a), (b), (c) bentlerinde de bu hüküm yer almaktadır. Yine Türk Ceza Yasası'nın 125'inci maddesinin üçüncü fıkrasında da, hakaret suçunun; dinî, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatleri açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı veya kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlenmesi hâlinde, ceza alt sınırından daha da yukarı çekilmektedir. Yine Türk Ceza Yasası'nın 135'inci maddesinde de bu düzenlemeye ilişkin hüküm bulunmaktadır. Ayrıca Türk Ceza Yasası'nın 155'inci maddesinde de buna ilişkin düzenleme söz konusudur.

Öte yandan, Devlet Memurları Kanunu'nun 7'nci maddesinde de yine benzer bir düzenleme söz konusudur.

Yine, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'da buna yönelik hükümler söz konusudur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarları döneminde, toplumsal barışın sağlanması, insanların kendilerini daha iyi ifade edebileceği ve ötekileştirmekten kurtarmak için çok önemli çalışmalar bugüne kadar yapılmıştır.

Zaman içerisinde, CHP grup önerisinde belirtilen çeşitli suçlara ilişkin failler yakalanıp yargı önüne çıkarılmış ve hesapları sorulmuştur. Bugüne kadar yapılan çalışmalar üzerinde yasal mevzuatta düzeltmeler, ırkçılık, cinsiyetçilik, yabancı düşmanlığının ortadan kaldırılması sağlanmıştır ve sağlanmaya da devam edilecektir. Toplumsal barışın sağlanması, her farklı etnik ve inanç grubunun kendisini bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olduğunu hissetmesi ve ötekileşmesinin önüne geçmesi noktasında çok önemli çalışmalar yapılmıştır ve yapılmaya devam edilmektedir. Bu süreçte farklı etnik grupların ve inanç gruplarının gelecekleri, gerek Anayasa'da yapılan düzenlemeler gerekse yasal düzenlemelerle garanti altına alınmıştır.

Bu süreçte bölge açısından bakıldığında olağanüstü hâl kaldırılmış, DGM'ler kaldırılmış, işkenceye sıfır tolerans tanınmış ve ortadan kaldırılmıştır.

Çocuk Hakları Yasası, Bilgi Edinme Yasası, düşünce özgürlüğünü kısıtlayan TCK'nın 301'inci maddesi, Terörle Mücadele Kanunu, çağdışı kanunların birçoğu değiştirilmiştir; Türk Ceza Yasası, Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu, Kabahatler Kanunu, İnfaz Kanunu, Bilgi Edinme Yasası ve Yerel Yönetimler Yasası'nda yapılan değişikliklerle çok önemli aşamalar kaydedilmiştir.

Yine, Millî Birlik ve Kardeşlik Projesinde, farklı etnik ve dinî grupların problemleriyle, istek ve arzuları dikkate alınmıştır. Bu çerçevede, gayrimüslimlerin, Kürt'lerin, Alevi'lerin, Roman'ların, Kafkas ve Rumeli kökenli vatandaşlarımızın, mütemadiyen insanların şikâyetçi olduğu, bir şekilde eksikliğini hissettiği konular tek tek ele alınmış ve önemli mesafeler katedilmiştir. Gayrimüslim azınlık gruplarıyla devletin en üst kademeleri arasında temaslar sağlanmış ve bunların sonucunda, geçmişte yapılan yanlışların çoğu tarihe gömülmüştür. Alevi vatandaşlarımızın temsilcilerinin katılımıyla birçok çalıştay yapılarak bu konuda memnuniyet verici sonuçlara ulaşılmıştır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nedir sonuçları?

FATİH ÇİFTCİ (Devamla) - Cemevleri statüsü, ders kitaplarında Alevilik, zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi, Madımak Oteli'ndeki çalışmalar bunların birer örneğidir.

Kürt sorununda çözümün süreci başlatılmış, devletin geçmişteki?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FATİH ÇİFTCİ (Devamla) - ?ideolojik, inkârcı, tek tipçi yaklaşımı AK PARTİ İktidarıyla tarihe karışmıştır. Bu şekilde AK PARTİ İktidarı tarafından nefreti ortadan kaldırmak için çok önemli çalışmalar yapılmıştır, bundan sonra bu süreç devam edecektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.