GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:28
Tarih:22.11.2012

ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP grup önerisi lehinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu vesileyle Büyük Atatürk'ün Başöğretmenlik payesini kabulünün -24 Kasım kabul tarihidir onun, bu karar 11 Kasımda alınmıştır- yıl dönümünün 24 Kasım Türkiye Öğretmenler Günü olması, 12 Eylül ihtilalinin, Türkiye'ye verdiği bu kadar tahribatın yanında yaptığı iki şeyden birisidir. Bir taksimetre uygulaması vardır -rahmetli Aziz Nesin'in böyle bir şeyi vardır- bir de budur.

Ancak, biraz önce iktidar sözcüsü Sayın Avni Erdemir'i dinlerken ben herhâlde başka bir dünyada ya da başka bir ülkede yaşıyorum zannettim. Öğretmenlerin içinde bulunduğu hâl ile ilgili öyle bir pembe tablo çizdi ki, yani ya bende ve Türkiye'nin bütün öğretmenlerinde bir gariplik var ya Sayın Erdemir'de yirmi yıl öğretmenlik yaptıktan sonra bambaşka bir ruh hâli var.

Sayın Erdemir, bol bol dolardan bahsettiniz. Siz, öğretmenlerin doların şeklini unuttuğundan herhâlde haberdar değilsiniz. Öğretmen karnını doyurdu da mı dolar alacak, "Benim maaşım dolar bazında eksiden şuydu, şimdi bu." diyecek. TL'den atılan sıfırlardan da haberiniz yok galiba ki, yani, "On yıl önceki öğretmen maaşı 200 dolar, şimdi bin dolar." diyorsunuz. Neyse.

Şimdi, cumartesi günü, 24 Kasım'da başta Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, bütün siyasetçiler öğretmenlerle ilgili güzel şeyler söyleyecekler. Bir kere şunu söyleyeyim elinden tebeşiri bırakıp buraya gelmiş biri olarak: Öğretmenler artık bu vıcık vıcık hamasetten nefret ediyor. Ve farkında mısınız ki öğretmenler 24 Kasımı kutlamamak, protesto etmek gibi bir genel eğilim içindedir? Ve bu arada 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü'nü de yok saymamak lazım, o uluslararası bir boyuttur ama 24 Kasım bizim için elbette değerlidir ve önemlidir.

Buraya geldiğim günden beri, ben, sizin öğretmenler için verdiğiniz hiçbir sözü tuttuğunuza şahit olmadım. Buraya geldiğim günden beri, ben, sizin eğitim adına söylediğiniz, millete verdiğiniz bütün yanlış bilgileri müteaddit defalar çürüttüm ama siz ısrarla, özellikle eğitim konusunda burada ve çeşitli açılış, toplantılarda kendinizin de inanmadığı pembe tablolar çizerek kimi kandırıyorsunuz, bunu anlamak mümkün değil. Hepinize öğretmenleriniz ilk önce yalan söylememeyi öğretmiştir, tavsiye etmiştir, telkin etmiştir.

Şimdi, bu, gösteriş ve debdebeli kutlamalar istemiyoruz. Okullarda en yakışıklı öğretmen, en güzel giyinen bayan öğretmenlerin ellerine birer çiçek alıp kaymakamlara, valilere, buraya, Millî Eğitim Bakanlığına gelmelerini istemiyoruz. Kaymakam, vali gitsin öğretmenin ayağına. Fatih Sultan Mehmet'ten bari örnek alsınlar biraz. Bunu önce Sayın Başbakan yapmalı tabii.

Şimdi, öğretmenlere 2011'de eşit işe eşit ücretle ilgili bir kanun hükmünde kararname çıkardınız, bütün memurlara iyileştirme yaptınız. Sayın Erdemir, öğretmenleri niye muaf tuttunuz, niye, bu, eşit işe eşit ücret konusunda, iyileştirme konusunda öğretmenleri yok hükmünde saydınız?

18'inci Millî Eğitim Şûrası'yla yatıp kalktınız ve 4+4+4'e de oradan atıfta bulundunuz. 18'inci Millî Eğitim Şûrası'nda alınan bir tavsiye kararı var, 24 Kasımda bir maaş ikramiye. Niye bunu tatbik etmiyorsunuz? Başbakanın müteaddit defalar verdiği sözler var; ek ders. 18'inci Millî Eğitim Şûrası'nda da 12 bin lira olması tavsiye edildi. Sizin de 10 bin lira sözünüz var. Ek ders kaç lira şimdi, haberiniz var mı?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nereden haberleri olacak?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Siyasetçi verdiği sözü tutmalı önce. Söz verdiğinizde 7,2'ydi, şimdi 8,1. Verilmiş bir söz var. Bir ülkenin Başbakanının verdiği söze güvenmeyecekse bu millet, kime güvenecek, neye güvenecek, anlamak mümkün değil.

Öğretmen maaşlarında yanlış bilgi verdiniz. Bugün 2.100 liradır bir uzman öğretmenin maaşı. On dokuz yıllık bir öğretmenin eline geçen net maaş 2.100 liradır. 2.200 küsuru nereden buldunuz, ben anlamadım. Ortalama öğretmen maaşı da 1.700 liradır.

Buradan öğretmenlerden özür dileyerek söylüyorum, maaşlarımız ne kadar? 12 bin lira, 12 bin küsur lira. Bu hak mı, bu reva mı? Bu reva değil, bu hak değil, bu hak değil.

MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Şov yapma!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, Sayın Erdemir "Atamalarda, tayinlerde objektiflik var." diyorsunuz. Ya, 158.922 öğretmen tayin istedi, haberiniz var mı? Bu ne demek? 600 bin, 700 bin öğretmenimizin 158 bini mutsuz, hoşnutsuz, umutsuz okul ortamından, bulunduğu yaşam koşullarından, tayin istiyor, kimisi köye geri gitmek istiyor. Yani çizdiğiniz tablo bendeki ve Türkiye'deki, Devlet İstatistik Enstitüsündeki rakamlarla taban tabana zıt.

Şimdi, Millî Eğitim Bakanı "Öğretmenin maaşı artınca öğretmen mutlu olmayacak, öğretmenin asıl sorunu sistem içerisinde itibar sorunudur. Öğretmenin asli sorunları çözülmedikçe maaş artışı tek başına öğretmeni mutlu etmeyecek." dedi ve aynı Millî Eğitim Bakanı "İyi ki benim çocuklarım memur değil." dedi. "İyi ki çocuğum memur değil." diyen bir Millî Eğitim Bakanı, öğretmenin hangi sorununu çözecek? Ayıptır, günahtır! Böyle bir şey olabilir mi? Ve öğretmen adayını, yani bana göre öğretmeni -biraz önce MHP Sözcüsü Özcan Bey'de söyledi- yem bekleyen bir hayvana benzeten bir Millî Eğitim Bakanının yönettiği, Millî Eğitim Bakanlığını yönettiği bir sistemde öğretmenler gün kutlayacak, bundan utanç duyuyorum ve eş durumu tayinleri için de "Sivas'ın doğusuna gitmek isteyen karı-kocayı birleştiririm." diyen bir Millî Eğitim Bakanının yönettiği Millî Eğitim Bakanlığı içerisindeyiz.

"Norm fazlası olmayacak." dedi." Millî Eğitim Bakanı. Temelsiz, bilimsel gerekçelerden uzak branş değişiklikleri yaptı. 17.333 sınıf öğretmeni norm fazlası, 42 bin sınıf öğretmeni de branş değiştirdiği hâlde. Şu anda da, Millî Eğitim Bakanlığında 29 bin boş kadro var, boş, hazır. Yeni kadro ihdasına gerek yok. Niye bunlara şubatta bir atama yapılması düşünülmemektedir? Niye, madem, iktidar partisi adına konuşan sözcü, bu kürsüden 250 bin kişiyi ilgilendiren, ataması yapılmayan öğretmenlerle ilgili böyle bir müjdeyi vererek bu kürsüden ayrılmadı? Merak ediyorum. Kaldı ki, şu anda, 120 bin açık ihtiyaç olduğu Millî Eğitimin resmî kaynaklarında mevcut. Ayıptır, bir işe yaramıyorsunuz, öğretmenlerle bari dalga geçmeyin.

Ücretli öğretmenlik diye bir sistemden? Eskiden sözleşmeli, kısmi zamanlı, üst öğretici, şu bu vardı. Bunlar bir temizlendi, "Herhâlde iyi." dedik. Şimdi, daha beteri, beterin beteri var, ücretli öğretmenlik diye bir şey çıkardınız ve Türkiye'de, 63.821 tane ücretli öğretmen var.

Sayın milletvekilleri, bu ücretli öğretmenlerin geliri nedir biliyor musunuz? Kimisi haftada üç saat derse girer, kimisi on saat, kimisi otuz saat. Saat çarpı sekiz lira, saat çarpı sekiz lira. Yani bu tam bir kölelik, tam bir sefalet ücretidir, bu bir ayıptır. Bunu çözmeden sizin başka bir şeyle meşgul olmak gibi bir şeyiniz olabilir mi?

Arkadaşlar, eğitimin odağı, öğretmendir. Eğitim, moral ve motivasyondur. Nitelikli eğitim, büyüme ve kalkınmanın altın anahtarıdır.

Bakın ben size bir örnek vereyim: İngiltere'de Başbakana soruyorlar "Sayın Bakan, öğretmenler haftada on beş saat çalışıyor fakat doktorlarla aynı maaşı alıyorlar." diye. Bakan bilimsel bir araştırma yaptırıyor ve sonuç şu: Öğretmenin sınıftaki bir saatlik dersi diğer çalışanların üç saatlik çalışmasına bedel. Bunu niye dikkate almıyorsunuz? OECD ortalamasında en çok çalışan Türkiye öğretmenleridir ama siz öğretmen sendikasını terörist ilan ederek işin içinden çıkıveriyorsunuz.

Şimdi okullara bir sürü güvenlik elemanı alacaksınız. Ayıptır ya! Bu bile başlı başına bir rezalettir. Okul huzur ve güven ortamının en yaygın hissedildiği yer olması gerekirken, siz okul kapılarına özel güvenlikçi dikerek yandaşlarınıza güya iş sağlayacaksınız. Bu devletin polisi nerede? Devletin polisi "Parasız eğitim istiyorum." diyen öğretmeni coplayacağına gitse de okulun önündeki uyuşturucu taciriyle uğraşsa ya. Böyle bir anlayış olabilir mi?

Nerede FATİH Projesi? Ne oldu FATİH Projesine? 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ERSOY (Sinop) - Geliyor, geliyor.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bitti mi?

BAŞKAN - Bitti.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bir gidin, bir okullara gidin?

MEHMET ERSOY (Sinop) - Devam et.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ben devam edersem?

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu vesileyle, her şeye rağmen yüce Mecliste öğretmenlerimizin gününü kutluyor ancak onlardan, onların içinde bulunduğu hâlden sorumlu Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesi olarak da özür diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.