GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:38
Tarih:20.12.2018

ERKAN BAŞ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Genel Kurulu selamlıyor, ekranları başında bizleri izleyen işçi kardeşlerimize, emekçilere, alın teriyle yaşayan bu ülkenin tüm onurlu insanlarına yürekten sevgilerimi sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, neresinden başlayacağım gerçekten bilemiyorum. Hani deveye sormuşlar "Boynun niye eğri?" diye "Nerem doğru ki?" demiş. Bu bütçenin doğrusu yok arkadaşlar, tümden yanlış. Tartıştığımız bütçe teklifi tümden yanlış olduğu gibi, en hafif bir tabirle, çirkin bir hesabın ürünüdür. Bu bütçede temel amaç, ülkemizde alın teriyle, emeğiyle yaşayan milyonların yarattıkları değeri, alın terinden süzülüp damla damla oluşan devlet bütçesini halka değil de bir avuç para babasına, patronlara ve onların siyasi temsilcisi olarak saraya aktarmaktır. Arkadaşlar, daha acısı, bir aydır burada tartışıyoruz ve tek virgülünü bile değiştirmemek için inat ediliyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Halk inanmıyor bunlara. Bunlara Nişantaşı'ndaki kafelerdeki birkaç kişi inanır, başkası inanmaz.

ERKAN BAŞ (Devamla) - İnat ediliyor çünkü bu suçu hepimiz işlersek, bu suçu bütün Meclis işlerse bu suçtan kendileri kurtulacak. Bu suç, sarayın suçu olmayacak, hepimizin suçu olacak. Ama yağma yok arkadaşlar.

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Saray kadar taş düşsün başına be!

ERKAN BAŞ (Devamla) - Her şeyden önce, bu suça ortak olmayacağımızı ve bütçeye en kararlı biçimde "hayır" diyeceğimizi ifade etmek istiyorum. Böylesine emek ve halk düşmanı bir bütçeyi bu ülkenin işçilerinin, emekçilerinin kabul etmesi düşünülemez, tüm varlığını işçi sınıfına adamış Türkiye İşçi Partisinin kabul etmesiyse hiç düşünülemez.

Tekrar söylüyorum: Bu bütçe büyük patronlara hizmet bütçesidir. Bunları söylerken de AKP'ye, saraya bir suçlamada falan bulunmuyorum.

Bakın, değerli arkadaşlar... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

TAMER DAĞLI (Adana) - Hangi saray ya, Galatasaray mı?

ERKAN BAŞ (Devamla) - Kaçak saray Beyefendi, kaçak saray!

BAŞKAN - Sayın Baş, Genel Kurula hitap edin.

Değerli arkadaşlar, lütfen...

ERKAN BAŞ (Devamla) - Arkadaşlar, bağıran haklı olsaydı Meclisi Esenler Otogarı'na kurardık, burada niye konuşuyoruz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Baş, siz Genel Kurula hitap edin lütfen.

Değerli arkadaşlar, lütfen sataşmayalım.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Arkadaşlar, perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Bu sizin yaptığınız ilk bütçe değil. Bu, daha önce hazırladığınız bütçelerin sonucu ve bakın, sonuç ortada. 2002'de ilk bütçeyi hazırladığınızda nüfusun sadece yüzde 1'ini oluşturan para babaları patronlar var ya, onlar servetin yüzde 38'ini alıyordu. Şimdi, on altı yıldır siz iktidardasınız, bugün o para babaları, o sömürücüler, nüfusun sadece yüzde 1'ini oluşturanlar bu bütçenin yüzde 60'ını alıyor. Arkadaşlar, on altı yılda zenginleri daha fazla zengin eden bu uygulamadan ar damarı çatlamamış olan herkesin utanması gerekir. On altı yıldır hazırladığınız bütçelerin özeti şudur: Emekçiler, yoksullar çalışıyor, üretiyor; patronların servetine servet katılıyor. Hani "Yol yapıyoruz." diyorsunuz ya, işte siz bunun yolunu yapıyorsunuz.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Hadi oradan be!

ERKAN BAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, uzun uzun konuşmak mümkün ama vaktimiz az.

Büyük sermayeye, emperyalist güçlere hizmet iktidarların fıtratında vardır. Parti kurulurken icazet almak için Amerika'ya gidip -defalarca gidip- Amerika'yla her istediğini yapıp sonra, lafa gelince Amerika'ya laf atmak, atıp tutmak kolay tabii. Yıllarca FETÖ'yle kardeş kardeş yaşayıp giden ortaklık bozulduktan sonra, üstelik sadece ortaklık bozulduktan sonra yapılanları suç olarak göstermek kolay tabii.

"Biz bu ülkenin zencileriyiz." diye gelip ülkenin en zenginleri hâline gelince ülkeyi bataklıktan bataklığa sürüklemek kolay tabii. Böyle yaşayanların emekçilerin bütçesini düşünmesi mümkün değil.

Arkadaşlar, bakın, bu ülke halkı, emekçiler, yoksullar yüce gönüllüdür. Hepiniz duymuşsunuzdur "Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp." denir. Ha, doğru mu? Tartışırız ama halkımız böyle diyor diye biz kabul edeceğiz.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Kürsüye çıkıp farklı konulardan konuşuyorsun ya!

BAŞKAN - Sayın Özel...

ERKAN BAŞ (Devamla) - Biliyorum, biliyorum.

On altı yıldır pek çok yanlışa imza attınız, sonra çıktınız "Kandırıldık, bilmedik, hata yaptık, Allah affetsin, millet affetsin." dediniz mi? Dediniz.

SALİH CORA (Trabzon) - Hiç doğru bir şey yapmadık mı ya?

ERKAN BAŞ (Devamla) - Bakın, arkadaşlar, sonra "Demedi." demeyin.

SALİH CORA (Trabzon) - Hiç doğru bir şey yapmadık mı?

ERKAN BAŞ (Devamla) - Buradan, Meclis kürsüsünden, halkımızın şahitliğinde gözlerinizin içine bakarak söylüyorum. Türkiye işçi sınıfı adına, bu ülkenin devrimcileri adına sizleri uyarıyorum...

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Neyi devireceksin?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Neyi devireceğini söyle.

ERKAN BAŞ (Devamla) - İktidarınızı devireceğiz.

BAŞKAN - Dinleyelim değerli arkadaşlar, dinleyelim.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Bu bütçeye "evet" demek "Ben bilmem, saray bilir." demektir. Bu bütçeye "evet" demek "Ben bu ülkenin işçilerinin, emekçilerinin, işsizlerinin dertleriyle ilgilenmiyorum." demektir. Bu bütçeye "evet" demek "Bir stadyum dolusu asgari ücretlinin bir aylık gelirini saray bir günde harcasın." demektir. Bu bütçeye "evet" demek...

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - "En hayırlı iş." demektir.

ERKAN BAŞ (Devamla) - ... "Emeklilikte yaşa takılanlar şimdi de AKP'ye takılsınlar, emekli maaşına el konulanlar ölümün kucağına atılsın." demektir. Bu bütçeye "evet" demek "Kadınlara yönelik eşitsizliğin ve erkek şiddetinin devlet kasasından desteklenmesi." demektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Baş, bir dakika ilave ediyorum.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu bütçeye "evet" demek "Gençlerin gelecek umutlarının karartılması, birbirine düşman edilmesi." demektir. Bu bütçeye "evet" demek, ataması yapılmayan öğretmenlere, sağlık emekçilerine "Mesleğini yaptırmıyorum, ister limon sat ister intihar et." demektir.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Zamanını boşa harcıyorsun, boş konuşuyorsun.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Bu bütçeye "evet" demek Kürt emekçilerine "Dilin, kültürün, siyasi iraden değil; üzerine yollayacağımız mermiler, bombalar devlet güvencesi altında." demektir. Bu bütçeye "evet" demek, Alevilere "Sünni Diyanet İşleri Başkanına trilyonluk makam aracı alacağız ama senin eşit yurttaşlık talebini zerre umursamıyoruz." demektir. Bu bütçeye "evet" demek "Gencecik askerlerin sadece iktidarda kalmanız için üretilen savaş politikalarına kurşunla olmuyorsa soğuktan donarak ölmesi." demektir. Ve arkadaşlar, bu bütçeye "evet" demek "Aydınların, gazetecilerin, akademisyenlerin, sanatçıların, hukukçuların AKP gericiliğine karşı özgürlüğü, gerçeği, bilimi savunan insanların işsiz bırakılması, tutuklanması." demektir.

Sayın Başkan, bitireyim.

BAŞKAN -Devam ediyor süreniz.

Buyurun.

ERKAN BAŞ (Devamla) -Değerli arkadaşlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Boş konuşuyorsun, boş!

BAŞKAN - Şimdi ilave edeyim.

Toparlayalım Sayın Baş. Her zaman kürsüye çıkmıyorsunuz, size bir dakika ilave ediyorum.

Buyurun.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Sevgili arkadaşlar, "Boş konuşuyorsun." diyorsunuz da şu sıralara... Bana laf atacağınıza...

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...

Sayın Baş...

ERKAN BAŞ (Devamla) - Sayın Başkan, bunun kayıtlara geçmesi gerekiyor.

BAŞKAN - Siz Genel Kurula hitap edin.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Arkadaşlar, bunun kayıtlara geçmesi gerekiyor.

1'inci partinin 290 milletvekili var, yüzde 95'i bütçe tartışılırken burada değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu millet size buraya gelin diye para veriyor. Bu millet size buraya gelin diye görev veriyor, dışarıda yatın diye değil.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hiç kimse seni dinlemez, boş konuşuyorsun!

ERKAN BAŞ (Devamla) - Tamam, sizinle konuşmuyorum, bu ülkenin işçilerine sesleniyorum, bu ülkenin emekçilerine sesleniyorum: Patronların ve emperyalistlerin hizmetindeki bir iktidar tarafından yönetiliyoruz kardeşler. Fakat bu karanlık günler er ya da geç mutlaka bitecek ve bu, Türkiye işçi sınıfının eseri olacak. Onlar teslim olmadığı sürece biz de teslim olmayacağız.

Patronlara da sesleniyorum: Son uyarımız. Bu zevküsefanın, bu iktidarla al gülüm ver gülüm ilişkisinin sonsuza kadar gitmeyeceğini bilin. Bu "han-ı yağma" düzeni sona erecek, eşitlik ve özgürlük kazanacak! (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)