| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 8'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 18.12.2018 |
HDP GRUBU ADINA SAİT DEDE (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sermaye Piyasası Kurulu bütçe görüşmesine ilişkin görüşlerimi sunmadan önce halk tarafından seçilmiş ancak iktidar tarafından siyasi olarak cezaevinde tutulan başta Hakkâri Milletvekili Sayın Leyla Güven olmak üzere bütün yoldaşlarımıza, arkadaşlarımıza buradan selamlarımı gönderiyorum
Değerli arkadaşlar, günlerdir seçim bölgem olan Hakkâri'deydim. Bu Hakkâri halkının bizlere sorduğu iki soru var, birincisi: Leyla Güven hukuka aykırı bir şekilde neden hâlâ cezaevinde tutulmaktadır?
İkinci soruları da şu: Leyla Güven kırk bir gündür bedenini açlık grevine yatırmasına rağmen ve bu Meclisin bir üyesi olmasına rağmen bu Meclis neden bu duruma sessiz kalmaktadır?
Değerli arkadaşlar, Hakkâri Milletvekili Leyla Güven, tecridin kaldırılması için başlattığı süresiz, dönüşümsüz açlık grevinin bugün 41'inci günündedir. Sayın Leyla Güven vekilimizin taleplerine cevap verilmesi gerektiğini, aynı zamanda bu taleplerin milyonların talepleri olduğunu bir daha buradan belirtmek istiyoruz. Az önce de belirttiğim gibi, açlık grevinin 41'inci gününde Sayın Leyla Güven ve açlık grevlerinde 40'ıncı gün kritik eşiktir. Telafisi tıbben imkânsız sonuçların ortaya çıkmasına ve bu Meclisin bir üyesinin hayatını kaybetmesine neden olacak sonuçlardır bunlar. Meclis Başkanlığına ve Parlamentoya bir daha çağrımız, bu tablo daha da ağırlaşmadan gerekli adımların bir an önce atılmasıdır. Leyla Güven'in talepleri ayrıca haklı ve hukuki taleplerdir arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, Sermaye Piyasası Kurulu tek adam rejimine geçişin ardından özerkliğini kaybeden önemli kurumlardan sadece biridir. Özerkliğin önemini burada uzun uzadıya anlatmanın bir manası yok. Zira böyle bir kurulun özerkliğini kaybetmesi, şeffaflığını, denetlenebilirliğini, bağımsızlığını yitirmesi anlamını taşımaktadır. AKP ve saray zihniyeti kayyumlarla gasbettiği halk tarafından seçilmiş belediye başkanlarını, çeşitli hile ve iftiralarla görevden alıp siyasi tutsak hâline getirmiştir. Demokratik Bölgeler Partisinin sahip olduğu belediyeler dışında İstanbul, Ankara, Bursa gibi şehirlerin de belediyelerine kayyum zihniyetinin yerleşmesine sebep olmuştur. İşte, bu kayyum zihniyeti benzer şekilde, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Rekabet Kurumu gibi düzenleyici ve denetleyici kurumları da alaşağı etmiştir. Farklı bakanlıklardan çeşitli sayıda ögelerle kurulan kurulların seçilme yöntemini değiştirip tek bir çürümüş siyasi zihniyete teslim etmiştir. Teslim olmayan bizlerin, emekçilerin, Türkiye halklarının direnişi her alanda devam edecektir.
Bakın, sözde temel görevi yatırımcıları korumak ve piyasalara olan güveni artırmak olan Sermaye Piyasası Kurulu, 13 Temmuz 2018 tarihinde piyasa bozucu eylem olarak saydığı içeriden bilgi verme durumuyla ilgili bir değişiklik yapmıştır. İçeriden bilgi verme tüm dünyada ticari bir suç iken Türkiye'de ilgili değişiklikle 31 Ağustos 2018 tarihine kadar suç olmaktan çıkarılmıştır. Elbette, gelen tepkiler üzerine iki gün sonra yani 15 Temmuz 2018 tarihinde ilgili yasal düzenleme iptal edilmiştir. Bu iki günlük süre içerisinde herhangi bir suç işlenmiş midir? Bu duruma yönelik bir soruşturma yapılmış mıdır? Sanmıyoruz.
Öte yandan, kredilerin düzenlenmesi, tam rekabet koşullarının oluşturulması ve düzenlenmesi üzerinde söz hakkı sahibi olan Sermaye Piyasası Kurulu, Hürriyet gazetesinde Demirören Grubunun çağrı muafiyetini herhangi bir gerekçe göstermeden kabul etmiştir. Bu usulsüzlük ise yaklaşık 264 milyon TL kur avantajı sağlamıştır. Bu durumu tüm çıplaklığıyla halka açıklamaya çalışan Hürriyet gazetesi köşe yazarı Uğur Gürses de ilgili Sermaye Piyasası Kurulu yazısı sebebiyle yazısı daha yayınlanmadan gazeteden ayrılmak zorunda bırakılmıştır. Doğruyu söyleyeni, hakkı haykıranı susturma çabalarınız bitmek bilmiyor, Ali Cengiz oyunlarınız bitmek bilmiyor.
Değerli milletvekilleri, bağımsızlık, özgürlük, özerklik gibi hayati kavramların her alanda yok oluşuna sebep olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Demokrasi anlayışınızın çerçevesini belirleyen saraydır, özgürlük anlayışınızın çerçevesini belirleyen yine saraydır. Biat kültürünüz bu ülkenin bütün halklarının emeğini sömürmeye, gasbetmek üzerine kuruludur. Bizler asla buna izin vermeyeceğiz.
Son olarak, "Halktan alınan paraların halk adına murakabesi esastır." sözünün ehemmiyetini unutup gittikçe kurumsallaşan hesap vermezliğiniz, piyasanın hikmetine olan bağlılığınız, Anayasasızlaşma sürecine olan katkınız, sarayın tekçiliğine boyun eğişiniz her alanda büyük tahribatlar yaratmaya devam edecektir. Unutmayın ki savaş, ne üzerine kahramanlıklar yazılacak bir olgudur ne ekonomik kriz yapısal reformlarla aşılacak bir durumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekili.
SAİT DEDE (Devamla) - Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik, siyasal, sosyal, hukuki bütün çıkmazların temelinde Türkiye'nin en önemli meselesi olan Kürt sorunu yatmaktadır. Bu nedenle Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözümlenmesi derhâl başlatılması gereken ilk adım olup muhatapları da bellidir.
Son olarak, bu bütçe halktan, emekten, kadından, çiftçiden, doğadan yana olmayıp sermayeden, ranttan, hukuksuzluktan yanadır. Dolayısıyla, bu bütçeyi kabul etmemiz mümkün değildir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)