| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 4'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 14.12.2018 |
CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
"Vazgeçtim bu dünyadan, tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru.
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın."
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Taciz etmeyelim lütfen, sataşma olmasın.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - "Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız koymak var, o koyuyor adama." (CHP sıralarından alkışlar)
Ben bunu okurken yandan "Sataşma var." dediler. Niye üzerinize alınıyorsunuz? Tam beş yüz yıl önce Shakespeare bunu İngiltere'de söylemiş ve kadim sanat olan tiyatronun misyonu bu, bunu anlatmak istedim sizlere. Tiyatronun amacı, sanatçının amacı iktidarları eleştirmek, doğruyu göstermek, iyiliği yaymak, doğruları haykırmak. Bakın, beş yüz yıl önce İngiltere'de de sanatın dili bağlanmış, kötüler iktidara gelmiş ama bugün onları hatırlayan yok. Bugün bu tirat beş yüz yıldır dünyanın her yerinde biliniyor, söyleniyor ve söylenmeye devam edilecek.
Yine, yüz yıl önce bir Fransız yazar, oyun yazarı şöyle diyor: "Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi, önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine, dolanla tırmanmak mı? İstemem! Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi düzmeliyim? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip taklalar mı atmalıyım?" Sizin taklacı bakandan yüz yıl önce söylemiş bunu. (CHP sıralarından alkışlar) "İstemem, eksik olsun! Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli?" Muhtemelen o dönemde ejder meyvesi yoktu.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Ya, bu ejder meyvesinden ne istiyorsunuz kardeşim? Dün ejder meyvesi, ilk gün ejder meyvesi, bugün ejder meyvesi... Ne istiyorsunuz kardeşim ya? Rahat bırakın, şu Mersin çiftçisinin cebine üç kuruş para girecek. Yapmayın ya!
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - "Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek... Demek istediğim, asalak bir sarmaşık olma sakın. Varsın boyun olmasın bir söğüdünki kadar. Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?" demiş. Bu da Fransa'dan bir örnek.
Tam dört yüz yıl önce Amerika'da Salem'de bir yazar cadı avına karşı kahramanına şöyle haykırtıyordu: "İftira yasa olmuş Salem'de, iftira yasa olmuş." Evet, tam dört yüz yıl sonra bu topraklarda, Ergenekon ve Balyoz'da olduğu gibi, daha dün Emin Çölaşan, Necati Doğru'ya yapıldığı gibi, iftira yasa olmuş. (CHP sıralarından alkışlar) Ve dört yüz yıl sonra bu Meclis çatısı altında, maalesef, kadın tiyatroculara cadı muamelesi yapıldı.
Evet, bu evrensel sanatın ülkemizdeki duayeni Muhsin Ertuğrul bir röportajında şöyle diyor: "Rejim bu, Meclis yanlış karar verebilir. Bu karar belki de bir süre uygulanır ama kararlara uymayan tek şey tarihin akışıdır. Siyasal barajlar bu akışın önüne geçemez. Düşünceye kelepçe, fikirlere pranga vurulamaz. Nerede ve ne zaman olursa olsun özgürlüğe baskı yenilgiyle biter. İşte İspanya'da da bu olmuştur." Yine üzerinize alınmayın, bunu İspanya için söylüyor. "Tiyatro ruhların şifa kaynağıdır, bir şehrin ocakbaşıdır. Tiyatro olmazsa bacalar tütmez, ateş ısıtmaz." diyor.
Bunları niye anlattım? Bugünkü yöneticilerimiz eleştirilen ilk ve tek yöneticiler değil. Yüzyıllardır dünyanın her yerinde sanatçılar, tiyatrocular iktidarları eleştirmiş, başkaldırmış, isyan etmiş, haykırmış. O yüzden korkmayın tiyatrodan, o yüzden tiyatrocuları rahat bırakın, hemen herkesi "terörist" diye yaftalamayın.
Bugün bu topraklarda nereyi kazsanız altından antik tiyatro çıkar, binyıllardır yaşayan bu sanatı siz yok edemezsiniz. En azından tarihe böyle kötü bir şekilde, böyle sanat eserleriyle geçmeyin; tiyatroyu desteklemiş, özgürlük vermiş, önünü açmış bir iktidar olarak geçin diyorum yöneticilere. Size demiyorum tabii, siz sonuçta Meclisin birinci grup milletvekillerisiniz.
Tiyatroyla ilgili, tam iki yıl önce, 5 Nisan 2016'da bu kürsüden sorunları tek tek anlatmışım; döndüm baktım, hiçbiri çözülmemiş. Tek bir gelişme var, sözleşmeli çalışan tiyatrocular o gün 72 lira alırken günlük yevmiye, 48 lira zam yapılmış, 120 lira olmuş. Yazık günah, bunu konuşmak bile çok acı maalesef. Yasaklanan oyunlar, maalesef, tiyatrocular üzerindeki baskılar 20 Temmuzdan sonra çok fazla devam etmiş, artmış da artmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekili.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Bu yüzden bu sorunları tekrar anlatma gereği duymadım, hepsi tutanaklarda var, hepsi biliniyor. Sizlere tiyatronun diliyle seslenerek yüreğinizin pası silinsin istedim. Eğer tiyatrolara özgürlük vermezseniz, eğer liyakati burada da uygulamazsanız, hak ettikleri ekonomik gücü vermezseniz ve tiyatrocuların önünü kesmezseniz desteklerdik ama maalesef bugüne kadar bunu yapmadınız, yine yapmaya niyetiniz yok, o yüzden biz bu bütçeye "hayır" diyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)