GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 1'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:29
Tarih:11.12.2018

CHP GRUBU ADINA FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı ve Devlet Arşivleri Başkanlığı bütçelerini konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanından dört ay sonra halifelik kaldırıldı. Padişahın sarayları ve her türlü emlaki millete devredildi yani padişahtan, saraylardan alınan her şey gerçek anlamda millîleştirildi. Bunun ana fikri neydi? Bu ülkede tek hâkimiyet milletin olacaksa saraya ait hiçbir şey olamazdı. Ancak ne var ki tam doksan dört yıl sonra milletin egemenliğini temsil eden, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaki Millî Saraylar 703 sayılı Kararname'yle Cumhurbaşkanlığına bağlandı. Buradan da anlaşılacağı üzere aslında yasa da benim, yürütme de benim, yargı da benim diyenlerin saray merakı bir türlü bitmek bilmiyor. Külliye, İstanbul'daki iki köşk, Marmaris'teki yazlık saray, havada uçan saray yetmiyor diğer saraylar da benim olsun deniyor bu kararnameyle birlikte. AKP Grubu ne yazık ki bunu "Yahu bu sarayların hepsi zaten milletin." diyerek ilginç bir şekilde savunuyor. Milletin sarayları deniyor ama milyonlarca çalışan 1.603 lira asgari ücrete mahkûmken sarayda oturanların maaşı yüzde 26 artıyor, sarayın bütçesi 2,8 milyar liraya kadar yükseltiliyor. Bir tarafta asgari ücrete talim eden millet, diğer tarafta şatafat, israf, zevküsefa içindeki saraylar. Sarayın temizlik masrafları bile asgari ücretin neredeyse bin katından fazla, gerisini varın siz düşünün.

Asgari ücret 1.603 lira, açlık sınırı 1.943 lira, yoksulluk sınırı 6.328 lira. Sizin anlayacağınız bu ülkede asgari ücretliler hem aç hem yoksul olabilmek için bile maalesef borçlanmak durumunda kalıyorlar. Tekrar ediyorum, asgari ücretliler hem yoksulluk hem de açlık sınırında olabilmek için bile borçlanmak zorunda kalıyorlar. Vatandaşın kredi ve kredi kartı borcunun 521,9 milyar lira olduğunu görüyoruz yani vatandaş borç batağında. Asgari ücret görüşmelerine katılan 2 çocuk annesi Gülden Görmez isimli vatandaşımız aslında çok güzel özetledi Türkiye'nin son geldiği durumu. "1.603 liranın 850 lirasını kiraya veriyorum. On beş günlük doğal gaz faturam 150 lira. 650 lira da kredim var. Elime kalıyor sadece 3 lira." dedi değerli arkadaşlar; bakın, sadece 3 lira. Asgari ücretten kalan 3 lira değerli arkadaşlar, bozdur bozdur harca! Kim geçinir bu 3 lirayla? Hani bunun elektriği, hani bunun suyu, hani bunun geçim derdi, çocuğun okul masrafı, hani bunun mutfak masrafı? Ne yazık ki bu 3 lirayla insanlara diyoruz ki: Geçin. Aslında çok da güzel bir özet yapmış bu kadın arkadaşımız.

Milyonlarca insanın yaşamları olmuş asgari. Yetmemiş, bir de emekli olmak için yaşa takılmış. Hakkımızı istiyoruz demişler, bu sefer de AKP ve MHP'ye takılmışlar. Sonra da denmiş ki: "Fırsatçı bunlar." Emekli olunca hâlbuki alacakları iki kuruş maaş, bu iki kuruş maaş bile ülkenin sırtına yük görülmüş. Biz de buradan sormak istiyoruz, hani diyor ya AKP Grubu bu sarayları savunurken: O saray milletinse bu masraflar kimin? O masraflar sarayınsa bu millet neden perişan değerli arkadaşlar? Sarayınız milletin sarayı falan değil, kimseyi kandırmayın. Saraylar sizin; israfları, şatafatına harcadığınız paralar ise milletin paraları.

Sürekli olarak "İtibarda tasarruf olmaz." diyerek milleti uyutuyorsunuz ama milletin de bakkalın, manavın önünden geçerken bir itibarı olduğunu ne yazık ki unutuyorsunuz. Dolar molar derken vatandaşın çantası ne yazık ki dolmaz oldu. Dolar düştü ama zamlar düşmedi. Vatandaşın açlık sınırı hesaplandı da yandaşların doyma sınırı hâlâ ne yazık ki hesaplanamıyor.

Bugün aslında gerçek gündemimiz saraylar, bolluk içindekiler, tuzu kurular, bir gecede vergileri silinenler olmamalıydı. Bugün gerçek gündemimiz işçi olmalıydı, tenceresi boş kalan analar, çocuğuna harçlık veremeyen, pantolon alamadığı için intihar eden babalar, atanamadığı için intihar eden öğretmenler, ilk yüz günde 3600 ek gösterge sözü verilen memurlar, öğretmenler, hemşireler, polisler olmalıydı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Tabii, buyurun; bir dakika.

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.

Ürünü tarlada kalan çiftçiler olmalıydı bugünkü gündemimiz aslında. Cengiz İnşaat gibileri daha da zengin etme değil, Gebze'de çöken viyadükte ıslak beton içinde can veren işçilerin ölmesini engelleyecek önlemler olmalıydı bugün konuştuğumuz. Atama bekleyen fizyoterapistler olmalıydı. Mecliste çalışan arkadaşlarımızın özlük haklarını konuşuyor olmalıydık bugün. Terörle mücadele sırasında yaralanmış ama bir türlü gazilik haklarını alamayan vatandaşlarımız olmalıydı. Engellilerin sorunları olmalıydı, kadınlar olmalıydı, çocuklar olmalıydı, ücretli öğretmenler, joker elemanlar, kamu şoförleri, usta öğreticiler... Bakın, saymakla bitmiyor. Aslında bugün konuşmamız gereken o kadar çok konu var ki ama ne yazık ki bütçeye baktığımızda bunların birçoğunu göremiyoruz. Bakın, taşeron işçiler bugün bırakın kadroya geçmeyi işsiz kaldık diye ağlıyorlar, artık taşeron işçiliği bile arar hâle geldiler. Ama biz bunları değil, ne yazık ki saray bütçelerini konuşuyoruz.

Ne deniyor? Büyüyormuşuz. Kim yazıyor bu masalları gerçekten inanması zor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) - Son bir dakika rica ediyorum Sayın Başkanım, toparlıyorum.

BAŞKAN - Hadi bakalım Sayın Hürriyet.

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) - Dün Sayın Genel Başkanımız "Asgari ücreti en az 2.200 yapacağız." dedi. Bir vatandaşımız mesaj attı, dedi ki: "Bence yükseltmeyin Sayın Vekilim, aman, reis acısını çok kötü çıkarır bizden, halktan." Aslında bir anlamda vatandaşa yansıyan korkunun da nedeni. Başka bir mesaj geldi, diyor ki: "Devlet bana kredi verse kafe açsam, günlük 300 müşteri garanti etse, 50 kişi gelse, gelmeyen 250 farkı bana ödese; gayet süper iş." (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Aslında doğru, işte yapılan bu ama vatandaşa değil, ne yazık ki yandaşa. Kamu ihaleleriyle, hazine garantili ihalelerle işte yaptığınız saray bütçeleri bu. Ama unutmayın, er geç bu saltanatlar çöker, geminin battığını görmezden gelip kaptanı alkışlayanlar, gün gelip paçaları ıslanmaya başlayınca ilk önce kendileri kaptanın yakasına yapışacaklar.

Son kez diyorum ki değerli arkadaşlar: Yandaşa değil, taşerona bütçe; şatafata değil, EYT'ye bütçe; saraya değil, emekliye bütçe; zengine değil, yoksula bütçe diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Hürriyet.