| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 04.12.2018 |
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Geçen gün söylediğim bir konuyu tekrar dile getirerek başlamak istiyorum Sayın Başkan. Sayın Mustafa Şentop Meclis Başkan Vekili makamındayken ifade etmiştim, tekrar ifade edeyim: Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortasında yapay çiçekler var. Politikanın yapayını anladık, davranışın yapayı, hadi o da öyle olsun ama doğanın yapayını yapmayalım. Lütfen, bu çiçeklerle ilgili gerekli değişikliğin yapılmasını rica ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, Değerli Başkan; 3 Aralık 1994 tarihinde İstanbul'da Özgür Ülke gazetesinin Kadırga'da bulunan teknik merkezi, Cağaloğlu'nda bulunan merkez bürosu ve Ankara'da bulunan bürosu eş zamanlı olarak bombalanmış, bu bombalamada Ersin Yıldız adlı arkadaşımız yaşamını yitirmiş ve 23 gazeteci de 23 çalışan arkadaşımız da yaralanmıştır. Bizler Sevgili Abdi İpekçi'den, Uğur Mumcu'dan, Ahmet Taner Kışlalı'dan, Ape Musa'dan, Musa Anter'e -Bir halk tabiri var, diyor ki: "Ape Musa, Ape Musa, seni vuran kanlar kusa."- bu gazetecilerin sistematik olarak katledildiğini ve bu katliama rağmen maalesef, hiçbir failin bulunmadığını ve bu politikanın, şu anda gazetecileri tutuklamak, susturmak, gazeteleri ve televizyon ekranlarını kapatmak, sosyal medyada olağanüstü bir "ablukasyon" aracılığıyla her an, her dakika kontrol yapıp uyduruk hukuki gerekçe ihdas edip bununla da tutuklamalar yapmak olduğunu hep beraber görüyoruz.
Aslında 3 Aralık 1994 yılında Özgür Ülke'ye uygulanan politika değiştirilerek, başkalaşarak devam ediyor. Lakin, 3 Aralık 1994 yılından bu yana, bu kadar süre geçmişken, İstanbul'un her iki noktasında ve Ankara'da eş zamanlı bombalı saldırı oluyorken ve hemen saldırının akabinde dönemin Başbakanı şöyle bir cümle kullanmışken "Bölücü ve yıkıcı faaliyetlere destek verecek şekilde yayın yapan basın organlarının faaliyetleri son günlerde devletin bekası ve manevi değerlerine açıkça saldırı şeklini almıştır. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik tehdidin bertaraf edilmesi maksadıyla, Adalet Bakanlığınca bu kadar suç duyurusu olmasına rağmen, hukuken etkili bir şey yapılmamasının nedenleri bilinerek giderici önlemlerin alınmasına..." diye buyurmuş Tansu Çiller, dönemin Başbakanı. Galiba "giderici önlem" dediği, birinin de "bin operasyon" diye adlandırdığı bir katliam girişimi işte bu Özgür Ülke'nin bombalanmasıdır. Bu kadar süre içerisinde ne bir sorumlu bulunmuş ne bir yargılama yapılmış ne bir tespit yapılmış ve biz, bugün tekrar bu konunun gündeme getirilmesini, Özgür Ülke ve daha sonra yapılan gazetecilere saldırı, katliam vesairenin de dâhil olmak üzere bu konuda bir araştırma yapılmasını talep ediyoruz.
Sevgili vekiller, Değerli Başkan; bakınız, o dönem Hükûmet Sözcüsü olan Yıldırım Aktuna ne demiş: "Türkiye'yi zor durumda bırakmak için kendi kendilerini bombaladıklarını düşünüyoruz." Gar katliamı için de böyle denmişti ya, "kokteyl" falan denmişti, IŞİD'ci canileri izole etmek için böyle denmişti. Başkaca, mesela 6-7 Eylül olaylarında ilk tutuklanan rahmetli Aziz Nesin, akabinde Asım Bezirci'dir. Nedense böyle bir katliam planı yapılıyor ve akabinde mağdurlar suçlanarak böyle bir tutuklama, böyle bir sistematik politika yürütülüyor.
İttihat ve Terakkiden beri, Teşkilat-ı Mahsusadan beri aydın, gazeteci, demokrat, solcu, sosyalist, devrimci, Kürt basın kesimine yönelik bu sistematik baskının ayyuka çıktığı bir tarihtir 3 Aralık 1994. O nedenle, 3 Aralık 1994'le ilgili bir araştırmanın yapılması; talimat verenlerin, talimatı uygulayanların ve eş zamanlı olarak, organize olarak davrananların kim olduğunun ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca, yine bugün karşı karşıya olduğumuz, basın, gazeteciler, basın organları, televizyonlar, sosyal medya, sosyal medya paylaşımı üzerinde yürütülen...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bülbül, devam edin.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
...ablukanın bir an önce kaldırılması gerekmektedir. Özgür Ülke'ye yapılan saldırı, Özgür Ülke'ye yapılan saldırılar gibi saldırılar, bu ülkede basına "derin devlet" diye tabir edilen, hemen her dönem iktidarda olan, bu dönem de iktidarda olan sistemin, algının bakış açısını gösteriyor. Bu derin devlet olgusu deşifre edilmelidir. Basın özgür olmalıdır, eşit olmalıdır. Özgürlük, eşitlik, adalet için gazetecilik yapan ve bu uğurda Hakk'a yürüyen tüm gazetecileri saygıyla anarken Özgür Ülke'nin bombalanmasıyla ilgili olan önergemizin kabul edilmesini ve gerekli araştırmanın yapılmasını saygılarımla arz ediyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bülbül.