| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 21.11.2012 |
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin Grup önerisi üzerine Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ancak, konuya geçmeden önce, geçen hafta da dile getirmiştim; maalesef, sınırımız Suriye sınırıyla gerçekten en uzun sınır -Urfa ilinin- ama bugüne kadar gözle görünür bir önlem alınmış değil. Yine, Suruç -yani Suruç'un Kobani dediğimiz bölge- Akçakale ve Ceylanpınar'da haksızlıklar, hukuksuzluklar başını almış gidiyor. Geçen hafta Parlamentoda dile getirmiştik. Âdeta bölgede, özellikle gümrük kapısı bulunan ilçelerimizde tabiri caizse at izi ve it izi birbirini tamamlıyor. Orada yaşamını sürdürmekte olan vatandaşlarımız çok zor durumda. Hele hele son bir hafta içerisinde Ceylanpınar'da size yaşamayı önerirdim. Son bir haftada gerçekten tam kaosun eşiğindeler ve bu kürsüde konuşurken insanlar evlerinde, bu saatte çıkıp alışveriş yapamıyorlar, dükkânlarını açamıyorlar -demin de söyledim- çünkü orada neyin ne olacağını bilmiyor bu vatandaşlarımız. Gümrük kapısı açık. Kimin gidip kimin gelmediğini bilmiyorlar. Sınırda ellerinde Kalaşnikoflar, Kanas tüfekleriyle âdeta birbirlerini takip ediyorlar. Böyle bir sınır güvenliği olabilir mi? Böyle komşuluk ilişkileri olabilir mi?
Geçen, iki gün önce bir telefon aldım seçim bölgemden. Vatandaşın biri şunu söylüyor, diyor ki: "Ya, bize bir yol gösterin, bize yardımcı olun. Sizden ricamız, sorunlarımızı, yaşadığımız sıkıntıyı lütfen Parlamentoda dillendirin. Biz dışarı çıkamıyoruz, ekmek alamıyoruz, çocuklarımız okula gidemiyor." Dolayısıyla bunun karşısında bir milletvekili olarak suskun kalmak durumundayız. Çünkü Türkiye'de, özellikle sıfır sorundan bahsettiğimiz komşularımızla AKP'nin İktidarı sayesinde sorunsuz olmadığımız bir ülke kalmadı. İşte dış politikanın yarattığı handikabın içerisinde boğuşup gidiyoruz.
Geçen yine dile getirmiştim. Doğrudur, bir dönem sıfır sorunla yaşadık ama bu sıfır sorunu hangi siyaset çerçevesinde yaşadık? Suriye'yle düşmanız, Irak'la düşmanız, İran'la düşmanız, Yunanistan'la düşmanız, Bulgaristan'la düşmanız. Peki, bu politikalar doğru mu? Bana göre yanlış. Yanlış politikalarla bu ülkeyi daha fazla götüremeyiz. Bu ülke, bu yanlışlıklarla bataklığa doğru sürükleniyor.
İsrail Filistin sorunu gerçekten önemli, bir insanlık dramı yaşanıyor. Sayın Başbakanın söylediği söylemler de doğru, katılıyoruz insanlık adına. Ama senin ülkende insanlar huzurlu yaşamadıktan sonra sen hangi ülkeyi disipline edeceksin? Senin ülkende her gün onlarca insan çatışmalarda ölürken sen hangi ülkeyi disipline edeceksin, hangi ülkeye nasihat edebilme şansın var? Önce kendi ülkeni dizayn et, kendi ülkendeki hak ve özgürlükleri gözlemle, ondan sonra dış politikanı gözden geçir.
Evet, önemli buluyorum, Mısır'daki toplantısını da önemli görüyorum, insanlık adına önemli görüyoruz.
Filistin halkı onlarca senedir kan ağlıyor. Filistin'de, Gazze'de özellikle, insanlık bitmiştir. Bunu önemsiyoruz, destekliyoruz ama önce bir dön, kendi bahçene bak. Kendi bahçen ne durumda?
Onun için diyorum ki: Bir an önce, Türkiye'de dış politikamız noktasında yeni politikalar üretmek, yeni politikaları dizayn etmek, bununla ülkenin geleceğini inşa etmektir ama maalesef, dediklerimiz burada kalıyor.
Bunun için, bu konuda da tekrar, Sayın Başbakandan, Sayın Dışişleri Bakanından rica ediyorum: Bir an önce? Özellikle Urfa sınır hattında yaşanılmaz üç ilçemiz mevcuttur. Yani Suruç'ta onlarca köy, "Efendim, çatışma bölgesine girecekmiş de, köylerinizi boşaltın." Peki, bu kış günü nereye gideceksin? Üç ay, üç buçuk ay önce savaş tamtamları çalarken inşa ettiğin, insanlık adına inşa ettiğin yerleri bunlara gösterebilir misin? Gösteremezsin. Kamplar kuruyorsun, "Göçler başlayacak." doğrudur, göçler başladı ama kendi vatandaşına? Bu ülkede yaşamını, vergisini, her şeyini bu ülkeye adamış, bu ülkenin vatandaşları nereye gidecek? Bu kış günü, "Efendim, başınızın çaresine bakın." böyle bir söylem olabilir mi? Askerî birlikler çıkıyor köylere, "Efendim, bu köyler boşaltılacak." Tamam, güzel; risk taşıyor bu bölge. Risk taşıyorsa bana bir yer göster; bana barınabileceğim, geçinebileceğim, hayvanlarımla, çoluk çocuğumla, okula giden çocuklarımla beraber bir yer göster. "Hayır, yer gösteremem. Gidin, akrabalarınızın yanına sığının." Böyle bir mantık olabilir mi? Onun için, bu dış politikanın derhâl gözden geçirilmesini diliyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Binici.