GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 15 Kasım Seyit Rıza'nın idam edilişinin 81'inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:13.11.2018

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu vesileyle hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum.

Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, 25 Aralık 1935 tarihinde çıkarılan Tunceli kanunu kapsamında Tunceli'de kızılca bir kırım yapılmış, yetmemiş ve akabinde aslında sorun çözmek, sorunu tüm bağlamlarıyla konuşmak, sorunu tüm yönleriyle dile getirmek, demokrasi, eşitlik, adalet bağlamında sorun çözmek isteyen Seyit Rıza da maalesef idam edilmiştir. Bu bağlamda, Seyidisaadet Evladıkerbelâ Seyit Rıza şahsında hak için Hakk'a yürüyen tüm erenleri sevgi ve saygıyla anıyor, aşkı niyaz olsun diyorum.

Değerli milletvekilleri, adı geçen mahkemede maalesef bir iddianame yoktur. Adı geçen mahkemede çeviri yoktur, yargılananlar dil bilmediği hâlde herhangi bir çeviri olmamıştır. Adı geçen mahkeme de tatil günü yapılmıştır. Yine, bu mahkemede avukat yoktur ve bu mahkemenin sonuçlarıyla ilgili temyiz hakkı da maalesef yoktur ve maalesef bütün bunlara rağmen, bunun adına "hukuk" denmiştir, bunun adı "hukuk" diye tarihe geçirilmeye çalışılmıştır. Bu hukuk değil, haksızlık ve bir kırımdır değerli dostlar.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bilindiği üzere, 23 Kasım 2011 tarihinde bahse konu gündeme geldiğinde dönemin Başbakanı "Devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve literatürde böyle bir şey varsa özür diliyorum." diye ifade etmişti. Bu özrün bir hukuk bağlamında olması gerektiğini, bu bağlamın tazminat -maddi ve manevi tazminat- içermesi gerektiğini herkes biliyor aslında. Oysa bu çalakalem, yarım ağız bir özürle geçiştirilmiştir. Seksen bir yıl önce haksız, hukuksuz düzmece bir mahkemeyle idam edilen Seyit Rıza ve 7 arkadaşı, oğlu Resik Hüseyin, Uşene Seydi, Aliye Mirze Sili, Hüseyin Ağa, Fındık Ağa, Hüseyine İbrahime Kıji, bunların birçoğu Alevi yol ve erkânında yol yürütücü, seyit soylu, dede soylu ve ocakzadedir. Buna rağmen hiçbir şey dikkate alınmamıştır. Seyit Rıza, Şeyh Ahmet ocağından olup; Şeyh Ahmet, Tacül Arifin Ebu'l Vefa el Kurdi'nin torunudur.

Bütün bunlar da dikkate alınmamıştır. Seyit Rıza aslında bugün de hâlâ kanayan bir yara olan ve üzerinde hiçbir çözüm geliştirilmeyen Kürt sorununu, Alevi sorununu çözebilmek; bu bağlamda, demokrasi bağlamında, cumhuriyetin yeni kurulduğu ve cumhuriyetin laik, demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü, adaletçi, kapsayıcı, çok kimlikli, çok kültürlü bir bağlama oturması gereken noktada, maalesef, Seyit Rıza'nın talepleri, Dersim halkının talepleri dikkate alınmamış; ortada bir isyan olmadığı hâlde, dönemin müddeiumumisi İhsan Sabri Çağlayangil'in tabiriyle mağaralara doldurulup fareler gibi yakılmışlardır. Bunun ne bugün ne de geçmişte kabul edilebilir bir yanı yoktur. Bununla ilgili taleplerimiz söz konusudur. Bu taleplerimiz, bugün bu arşivlerin açılması, yargılamaların yeniden yapılması, maddi ve manevi tazminatın ödenmesi, ayrıca Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerinin belirlenmesi, şu anda Dersim üzerinde henüz yürürlükte olan Tunceli kanununun kaldırılmasıdır sayın milletvekilleri. Bu, Türkiye'de ufuk açacak, demokrasiye, eşitliğe, özgürlüğe, adalete, çok kimlikliliğe, çok kültürlülüğe gidecek yolu açacak faktörlerden birisidir. Biliyorsunuz, Seyit Rıza idama giderken onu izleyen İhsan Sabri Çağlayangil şöyle diyor: "Bu yaşlı adam yeri sarsarcasına yürüdü, idam sehpasına çıktı ve on binlerce kişiye hitap ediyormuş gibi 'Evladıkerbelâ'yız. Bihatayız; ayıptır, günahtır.' dedi. Kendi idamını kendi gerçekleştirdi." diyor. İdam etmek üzere giden bile ona saygı duymaktan imtina etmiyor, saygı duyma realitesini reddetmiyor. Seyit Rıza, saygı duyulacak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bülbül, sözlerinizi tamamlayın.

Bir dakika daha süre veriyorum.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Seyit Rıza, Türkiye gerçekliği içerisinde, Kürt kimliği içerisinde, Alevi kimliği içerisinde değer verilecek, kabul edilecek, saygı duyulacak bir şahsiyettir. Bu bağlamda, idama giderken söylediği şu kavram da çok önemlidir, diyor ki: "Ben sizin oyunlarınızla başa çıkamadım, bu bana dert oldu, ben de sizin önünüzde eğilmiyorum, bu da size dert olsun." Bugün Dersim de eğilmiyor, Kürt halkı da eğilmiyor, Alevi toplumu da eğilmiyor ama biz bu oyunlarla başa çıkmayı öğrendik, bu oyunlarla başa çıkacağız, bu oyunları sonlandıracağız.

Konuşmamı bitirirken bir daha Seyit Rıza ve hak için Hakk'a yürüyen dostların, Hakk'a, hakikate hizmet edenlerin mekânı cennet olsun; saygıyla, sevgiyle anıyorum, aşkıniyazla anıyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)