GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/361, 405, 406, 407, 410) No.lu Tıbbi ve Aromatik Bitki Çeşitliliğinin Korunmasında, Bunların Üretiminde ve Pazarlanmasında Karşılaşılan Sorunlar ile Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:15
Tarih:07.11.2018

NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili araştırma komisyonu kurulması hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Ankara Eczacı Odası ve Türk Eczacıları Birliğinde uzunca bir süre görev almış, özellikle de bu konuda çalışmış bir eczacı olarak sağlığı ilgilendiren her türlü ürünün, öncelikle de suistimale bu kadar açık olan bitkisel ürünlerin eczacı eliyle ve eczane kanalıyla hastaya ulaştırılması gerekliliğini ifade ederek başlamak istiyorum. Tabii, her türlü ruhsatlandırma ve kontrol işlemlerinin de Sağlık Bakanlığı eliyle yürütülmesi gerekliliğinin de altını çizmek isterim .

Tıbbi ve aromatik bitkilerin üretimi, işlenmesi ve akabinde dünya pazarından pay almasının sağlanması, Türkiye için oldukça önemli bir fırsattır. Hem ekonomik değeri açısından hem de ilaç sanayisi gibi stratejik öneme sahip bir alanda kritik bir eksiği kapatacak olmasından dolayı tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili atılacak bu adımlar, ülkemiz adına faydalı olacaktır.

Şu an için sadece "bitki satan ülke" konumunda olmamız büyük bir eksiklik olsa da tıbbi ve aromatik bitki floramız, yarınlar için büyük bir istihdam kapısı, inovatif bir ihracat ürünü olarak da önümüzdedir.

Artan eczacılık fakültelerinden sonra ortaya çıkan eczacının istihdam sorununun çözümünden ekonomik değeri yüksek alternatif tarım ürünlerine, yani ekonomiden tarıma kadar birçok alanda katkısı olabilecektir.

Tıbbi ve aromatik bitkiler, koruyucu sağlık hizmetlerinde yani hastalıkların önlenmesi, sağlıklı hâlin sürdürülmesi ve hastalıkların iyileştirilmesi için ilaç olarak geleneksel ve modern tıpta kullanılmaktadır.

Aynı zamanda bu bitkilerden besin takviyeleri, bitkisel çay, tat ve çeşni olarak beslenmede faydalanılmaktadır. Parfümeri ve kozmetikte kullanılmalarının yanı sıra parlatıcılar, hatta böcek ilaçları olarak sanayinin farklı kollarında geniş bir kullanım alanı bulunmaktadır.

Tıbbi ve aromatik ürünlere olan talep, son yıllarda oldukça artmış ve artmaya devam etmektedir. Bu değerin artışındaki en önemli itici güç ise sağlıklı kalmak ve yaşlılığını iyi bir şekilde geçirmek isteyen orta ve ileri yaş grubu nüfustur.

Bitkisel ürünlerin sentetik ilaçların aksine çok az yan etkisi olan güvenli ve sağlıklı ürünler olarak kabul edilmesinin de pazar payının büyümesinde önemli bir etken olduğunu düşünüyoruz.

Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre 20 bin civarında bitki türünün modern ve geleneksel tıpta kullanıldığı bilinmektedir. Kozmetik ve botanik endüstrisinin de kullandığı bitki türleri bu sayıya dâhil değildir.

2000 yılında tıbbi ve aromatik bitkiler piyasasının yıllık yaklaşık 60 milyar dolarlık bir pazar payına sahip olduğu kaydedilmiştir. Bu rakam, dünyadaki yıllık ilaç pazarının yaklaşık yüzde 20'sini oluşturmaktadır. Uluslararası raporlara göre, tıbbi bitkisel ürün ve ilaçların global pazarı 2015'te 93 milyar dolara, 2017'de ise 107 milyar dolara ulaşmıştır.

Bitkisel ürünler ve ilaçlar pazarı, son on yıl içerisinde dünya genelindeki ekonomik durgunluğa rağmen kayda değer bir büyüme göstermiştir.

Dünyada bitkisel droglar için başlıca ticaret merkezleri Çin, Almanya, Amerika, Fransa, İtalya, Japonya, İspanya, İngiltere ve Hong Kong'dur. Bitkisel ilaçların kişi başına en yüksek tüketiminin olduğu ülke de Japonya'dır. Peki Türkiye'de tıbbi ve aromatik bitkiler adına durum nasıl? Doğal yapısı itibariyle üç eski kıtanın birleşmesiyle oluşan Türkiye'nin ekolojik ve biyolojik çeşitliliği, bölgenin diğer yerlerini kıymet açısından geride bırakır. Türkiye, gelişmiş ülkelerin bitkisel ilaç, bitki kimyasalları, gıda ve katkı maddeleri, kozmetik ve parfümeri sanayilerinin girdisini oluşturan pek çok bitkisel ürünü, florasında barındırmaktadır. Bu bitkisel ürünlerdeki çeşitlilik açısından baktığımızda mevcut türler içerisinde 8.988 bitki türü doğal, 2.991 bitki türü de endemik türüdür.

Türkiye, Avrupa kıtasında bulunan bitki türlerinin yüzde 75'ini barındırmakta olup bunun yaklaşık üçte 1'i de endemiktir. Endemik bitkilerin 2.282 kadarının yurdumuzun coğrafik bölgelerinden yalnızca birisine has oldukları ve sadece o bölgede yayılış gösterdikleri saptanmıştır.

Tıbbi ve aromatik bitkiler, Ege, Marmara, Akdeniz, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden toplanmaktadır.

Türkiye'de iç ve dış ticareti yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler hakkında yapılan bir çalışmaya göre bitki türü sayısı alt türler de dâhil olmak üzere 347 adet olup bunlardan 139 türünün ihracatı yapılmaktadır.

Türkiye, tıbbi ve aromatik bitkiler yönünden dünyanın en önemli ülkelerinden birisi olmasına rağmen tıbbi ve aromatik bitki ihracatı henüz istenilen düzeylerde bulunmamaktadır.

Türkiye'de 2017 yılı verilerine göre, yaklaşık 140 milyon dolar civarlarında tıbbi ve aromatik bitki ihracatı gerçekleştirilirken toplam pazar 2,5 milyar doları bulmuştur. Tıbbi bitki ihracatı yapan 110 ülke arasında Türkiye 18'inci sırada bulunmaktadır.

Türkiye, Doğu ve Güneydoğu Avrupa ülkeleri arasında ise ihracatta 5'inci sırada iken ithalatta 8'inci sırada yer almıştır. Türkiye'nin ihracatında önemli olan 16 bitkinin ihracat değeri 2001 yılında 52 milyon dolar olarak gerçekleşmişken 2009 yılında 94 milyon dolar seviyesine yükselmiştir.

Ticareti yapılan tıbbi ve aromatik bitki türleri içerisinde yağ gülünün yanı sıra kimyon, kekik, anason, rezene, çemen, kişniş, nane ve çörek otunun kültürü yapılmakta olup bu bitkilerin üretimleri, diğer kültür bitkilerine oranla oldukça sınırlıdır.

Ülkemizde genelde tıbbi ve aromatik bitkiler, ham hâlde ihraç edilmekte olup düşük katma değer yaratmaktadır. Bunu tekrar etmek istiyorum: Ülkemiz bitki satan bir ülkedir. Ülkemizde genelde tıbbi ve aromatik bitkiler ham hâlde ihraç edilmekte olup düşük katma değer yaratmaktadır. Hâlbuki ham madde hâlindeki bu bitkileri işleyerek neredeyse ürüne 7-8 kat ekonomik değer katmak mümkün

Türkiye ciro bazında dünyanın 16'ncı, Avrupa'nın ise 6'ncı büyük ilaç pazarına sahiptir. Dünya ilaç sektöründen daha hızlı büyüyen Türkiye ilaç sektörü, 2017 yılında 20 milyar TL'yi aşmıştır.

Türkiye'nin ilaçta dışa bağımlılığı her geçen yıl daha da artmaktadır. Uluslararası ilaç şirketleri, Türkiye'deki ilaç pazarının yüzde 60'ından fazlasını elinde tutmaktadır. Sektörde yaşanan hızlı tekelleşme ise pazarın rekabetçi yapısını bozmaktadır. Ülkemizde ilaç AR-GE yatırımları çok az düzeydedir. Zaten yeni ilaç keşfi, dünyada çok az sayıda ülkede global ilaç firmaları tarafından yapılmaktadır. Diğer ülkelerde ise AR-GE giderlerinin büyük bir kısmı kamu fonlarınca karşılanmaktadır. Bu anlamda, Türk ilaç sanayisinin gerçek anlamda inovatör olması ve referans ilaç üretmesinden daha kolay olanı, tıbbi ve aromatik ürünleri tarladan başlayarak her aşamada üretmek, yeni ürünleri geliştirerek pazara sunmak olarak karşımızda duruyor. Ülkemiz ilaç sanayisi, bitkisel ilaçları üretecek, hatta geliştirecek ve Anadolu tıbbını özümseyerek yeni ürünleri pazara sunacak yeterli bilgi birikimi ve teknolojiye sahiptir.

Bu çerçevede, ülkemizde öncelikle birçok firma tarafından dünya standartlarında tıbbi ve aromatik bitki üretimi, sonrasında da gıda, kozmetik ve ilaç sanayisinin kullandığı standardize bitkisel ham maddeler üretilmesi gerekmektedir. Çünkü kaliteli ve standardize ham madde bu işin olmazsa olmazıdır. Bitkisel ham maddeleri kullanan sektörlerce bitmiş ürün olarak fonksiyonel gıda, gıda takviyesi, bitkisel çay, bitkisel kozmetik ve bitkisel ilaçlar üretilerek hem Türkiye pazarında hem de dünya pazarlarında hak ettiğimiz noktaya sanayi, üniversite ve kamu kurumları iş birliği ile bir an önce varılmalıdır.

Reçete hazır, buyurun: 35 üniversitede eczacılık fakültesi, 40 üniversitede ziraat fakültesi, kadrolarıyla bekliyorlar. Bu araştırma komisyonuyla hem raporlama döneminde hem de akabinde üniversitelerimizi aktive edelim, Türk tarımının da Türk ilaç sanayisinin de kaderini değiştirelim.

İç tüketimde kullanılan, dış satımı yapılan tıbbi ve aromatik bitkilerde üretimi artırmak ve istenen kalitede ürünü elde edebilmek için gerekeni Meclis olarak yapalım. Doğadan toplamaların su?rdu?ru?lebilir şekilde, floraya zarar vermeden yapıldığı, bitki toplayıcılarının eğitildiği, talebi fazla olan bitkilerin kültüre alındığı, yetiştirme tekniklerinin her bitkiye ve ekolojik koşullara göre saptandığı, yurt dışında geliştirilmiş ve ülkemiz ekolojik koşullarına adapte olabilecek çeşitlerin getirtilerek ülkemiz iklim koşullarında denendiği, tıbbi ve aromatik bitkilerin en önemli sorunlardan biri olan tohumluk temini için kurumsal altyapının oluşturulduğu, çeşit geliştirmeye yönelik ıslah çalışmalarının desteklendiği, hasat sonrası işlemlerin, depolama ve nakliyede uygun standartların sağlandığı, üretilen bitkilerin işlenmesi ve pazarda istenilen standartlara uygun hâle getirilmesi ve uygun pazarın bulunması için gerekli çalışmaların yapıldığı tıbbi ve aromatik bitki sektörü hayal değil.

Bilelim ki tüm bu koşullar yerine getirildiğinde dünya pazarının istediği kalite ve standartta ürün elde etmemek için hiçbir neden bulunmamaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak tıbbi ve aromatik bitkiler için çağın gerektirdiği çalışmaları başlatmalı ve hızlı bir şekilde, sağlıklı bir şekilde ekonomik üretimi hayata geçirmeliyiz.

İlginiz için teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Taşlıçay.