GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:11
Tarih:30.10.2018

İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sene 2018 ve lider ülke Türkiye'de ekim ayında donarak şehit olan 2 askerle ilgili olarak araştırma önergesi veriyoruz biz. Olayın vahametini daha başından açıklayayım önce: Ekim ayı, sene 2018, donarak şehit olan 2 Türk askeri. Tunceli'de geçtiğimiz cuma günü donarak şehit olduğu açıklanan 2 Mehmetçik'imizi kaybettiğimizi olayın detaylarıyla incelenmesi ve araştırılması amacıyla Meclis grubumuzun vermiş olduğu araştırma önergesi hakkında da ben söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

1914 yılında bu ulusun bağrı, Sarıkamış'ta makbere sığmaz bir şekilde yanmıştı. Tam yüz dört yıl sonra yani bir asır sonra, vatan için çarpan yürekler yine soğuğun ateşiyle yandı. 2018 yılının Türkiye Cumhuriyeti devletini tam yüz dört yıl öncesine götürdünüz, yüz dört yıl öncesine gitti. Millî hafızamızda büyük bir acı olarak yer alan, ciğerlerimizi yakan, 1914 yılında Kars'ı Ruslardan geri almak için harekâta katılan binlerce askerimizin Sarıkamış'ta donarak ölmesini aklına getirmeden yapamıyor insan.

Değerli arkadaşlar, Jandarma Özel Harekât timi olarak görev yapan Jandarma Uzman Çavuş Asım Türkel ve Jandarma Uzman Çavuş Ferruh Dikmen, 26 Ekim 2018 Cuma günü saat 18.30 sıralarında hava şartlarının yağışlı ve soğuk olması sebebiyle "hipotermi" tanısı konularak şehit olmuş yani bu 2 Mehmetçik'imiz donarak hayatlarını kaybetmiş. Bu bilgiyi, Jandarma Genel Komutanlığı kamuoyuna duyuruyor.

Çoğunlukla yağış olan ve hava muhalefetinin sıklıkla yaşandığı bir bölgede, teröristlerle mücadele etmek üzere operasyona gönderilen Mehmetçiklerimizin bu şekilde hayatını kaybetmesi bizi üzdüğü kadar, bazı soru işaretlerini de zihnimizde bırakmıştır. Neden zihnimizde soru işaretleri var? Acaba Jandarma Özel Harekât timi olan bu askerlerimizin tüm tedbirler alınarak operasyona gönderilmeleri gerekirken bu tedbirler alınmış mıdır? Tunceli Valiliğinden yapılan açıklamada, teröristlerle mücadele harekât kapsamında 2.300 metre rakımlı Nazımiye kırsalında sadece helikopter faaliyetiyle yaya olarak gidilebilen bölgeye, mevsim koşullarına uygun tam teçhizatlı 12 kişiden oluşan timimizin 22 Ekim 2018 tarihinde helikopterle indirildiği ifade edilmiştir. Pusu faaliyeti icra edilen timimizin ani gelişen olumsuz hava koşullarından etkilenmesi sebebiyle 26 Ekim 2018 tarihinde geri çekilmesi talimatı verildiği ancak helikopterin defaatle bölgeye ulaşmaya teşebbüs etmesine ve muhtelif tehlikeler atlatmasına rağmen görüş mesafesinin kısıtlı olması, olumsuz hava koşulları ve sarp arazi yapısı nedeniyle havadan tahliyenin gerçekleşemediği ifade edilmiştir. Bu nedenlerle, karadan ulaşılan tim personeline ilk müdahalenin yapıldığı, 2 kahraman evladımızın hipotermi tanısıyla Tunceli Devlet Hastanesine sevkinin gerçekleştirildiği ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen şehit oldukları belirtilmiştir. Bu açıklamalar tatmin edici değildir. Bize göre 2 Mehmetçiğimizin şehit olmasında ihmal değil ihmaller zinciri vardır arkadaşlar. İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu ne zaman bir şehit olsa soluğu onun ailesinin evinde alıyor, taziye ziyaretine gidiyor. Böylece, ya kendini tatmin ediyor ya da tribünlere oynuyor, onu ben bilemiyorum. Vefalı olmak tabii ki güzel, tabii ki Sayın Bakan önce, terörle ve teröristlerle mücadele eden askerlerimizin evine gidecek ama öncelikle, neden donarak öldüğünü açıklamak zorunda. Herkesin vicdanı bir nebze de olsa rahat etmeli bu konuda.

Siz açıklığa kavuşturamıyorsanız izin verin, önergemize destek verin, araştırma komisyonu kuralım ve bu olayı Meclisin araştırmasına izin verelim. Biz bu işin peşini bırakmaya niyetli değiliz. Bu iki askerin ihmaller yüzünden şehit olmasının acısını yüreğimizde hissediyoruz. Olayın üstünü örtseniz de peşini bırakmayacağız, kapatsanız da kapatmayacağız. Türkiye Cumhuriyeti devleti...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Türkkan, ilave süre vermeyeyim, siz hemen bitirin.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Toparlıyorum, sadece bir sayfam kaldı.

BAŞKAN - Tamam, bitirin lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Efendim, Sayın Grup Başkan Vekiline de vermezsek kime vereceğiz bir dakika ilave süreyi?

BAŞKAN - Grup başkan vekili sıfatıyla konuşmuyor, öneri sahibi olarak konuşuyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, fark etmez Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hayır, başka öneride grup başkan vekili konuşmayacak ki.

Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Grup önerisini anlatıyor efendim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Başkana baskı yapmayalım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır... Geçen hafta, Levent Gök'ün yönettiği oturumda birer dakikaları onar onar kullanırken iyiydi iktidar partisi grubu.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Takdir zatıalinizin Sayın Başkan.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Böyle bir şey olur mu efendim? O zaman kullanmasınlar.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

Müsaade edin, ben karar vereyim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bizce mahzuru yok, takdir sizin.

BAŞKAN - Levent Bey şu anda yönetmiyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Muhalefetin bütün Meclis başkan vekilleri bol bol verdi, kullandılar. Böyle şey mi olur?

BAŞKAN - Sayın Özel, lütfen, tamam... Buna ben karar vereceğim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Özgür Bey, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN - Allah Allah! Siz mi yönetiyorsunuz, Levent Bey mi yönetiyor? Nedir yani?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır ama efendim, bu kadar da olur mu?

BAŞKAN - Ben karar veriyorum, tamam.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bütün hafta kullanmasınlar o zaman.

BAŞKAN - Sayın Türkkan, ilave süre vermeyeceğim, lütfen tamamlayın.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - İlave süre vermiyor musunuz?

BAŞKAN - Hayır, lütfen...

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Kesiyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.