GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cumhurbaşkanlığının, Türkiye'nin Millî Güvenliğine Yönelik Ayrılıkçı Hareketler, Terör Tehdidi ve Her Türlü Güvenlik Riskine Karşı Uluslararası Hukuk Çerçevesinde Gerekli Her Türlü Tedbiri Almak, Irak ve Suriye'deki Tüm Terör Örgütlerinden Ülkemize Bundan Sonra da Yönelebilecek Saldırıları Bertaraf Etmek ve Kitlesel Göç Gibi Diğer Muhtemel Risklere Karşı Millî Güvenliğimizin İdame Ettirilmesini Sağlamak, Türkiye'nin Güney Kara Sınırlarına Mücavir Bölgelerde Yaşanan ve Hiçbir Meşruiyeti Olmayan Tek Taraflı Bölücü Girişimler ve Bunlarla İlgili Olabilecek Gelişmeler İstikametinde Türkiye'nin Menfaatlerini Etkili Bir Şekilde Korumak ve Kollamak, Gelişmelerin Seyrine Göre İleride Telafisi Güç Bir Durumla Karşılaşmamak İçin Süratli ve Dinamik Bir Politika İzlenmesine Yardımcı Olmak Üzere Hudut, Şümul, Miktar ve Zamanı Hükûmetçe Takdir ve Tayin Olunacak Şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Gerektiği Takdirde Sınır Ötesi Harekat ve Müdahalede Bulunmak Üzere Yabancı Ülkelere Gönderilmesi ve Ayn
Yasama Yılı:2
Birleşim:3
Tarih:03.10.2018

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Sayın Başkan, yüce Meclisimizin çok değerli üyeleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. 27'nci Yasama Dönemimizin hayırlı uğurlu olmasını istiyorum. Allah, Meclisimizi korusun; Allah, milletimizin birliğini, kardeşliğini daim eylesin.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Irak ve Suriye'den güvenliğimize yönelik terör saldırılarının ortadan kaldırılması amacıyla gerektiğinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi harekât yapabilmesi için 2 Ekim 2014 tarihli ve 1071 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı'yla Hükûmete verilen tezkere süresinin uzatılmasıyla ilgili şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Konuşmama başlarken bu vatan ve bayrak için canlarını feda eden başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum. Şehitlerimizin emaneti ve hatırası kutsal bir görev olarak omuzlarımızda ebediyete kadar devam edecektir. Ülkemizin huzur ve bekası için büyük bir fedakârlık ve vatan sevgisiyle ve imanla görevlerini sürdüren asker, polis, jandarma, köy korucusu ve tüm güvenlik kuvvetlerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz. Rabb'im yâr ve yardımcıları olsun, kılıçları keskin olsun.

Evvela Türkiye'nin savaş isteyen bir ülke olmadığının altını çizmek isterim. Biz Hükûmet olarak daima ülkemizde ve bölgemizde huzur ve istikrarın sürmesini, barış ve kardeşliğin olmasını isteyen bir partiyiz ve Hükûmetiz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin terör örgütlerine karşı sınır ötesi operasyon yapma yetkisi de uluslararası hukuktan kaynaklanan bir yetkisidir ve bu, uluslararası hukuka uygundur.

Değerli Başkanım, çok değerli milletvekillerimiz; büyük mütefekkir İbni Haldun'un çok güzel bir sözü var, "Coğrafya kaderdir." der. Evet, biz de ülke olarak dünyanın en önemli jeostratejik konumuna sahip bir bölgesinde yaşıyoruz, dün olduğu gibi bugün de hesaplar bölgemizde bitmiyor. Dün, Haçlı Savaşları'yla bizi buradan atmak isteyenler, bugün, postmodern Haçlı Savaşları'yla ve algı mühendislikleriyle aynı hedefi gerçekleştirmek istiyorlar. Dün, bu saldırıların akıbeti ne olduysa bugün de aynısı olacaktır.

Burada, çok değerli konuşmalar oldu, ben bu konuşmalara girmek istemiyorum ama Çinli filozof Sun Tzu'nun çok güzel bir sözü var, der ki Sun Tzu: "Stratejisi olmayan taktikler boşa atılmış adımlardır." Biz bugün gündelik hadiseleri konuşurken büyük resme, büyük stratejiye bakmamız lazım.

Türkçe'nin yaşayan en büyük şairlerinden İsmet Özel'in çok güzel bir dizesi var, der ki İsmet Özel: "Ben İsmet Özel, şair, 40 yaşında/ Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar/ Ben yaşarken koptu tufan/ Ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat." Şairin de çok güzel söylediği gibi aslında her şey biz yaşarken oldu, bizlerin gözünün önünde oldu. 1979 yılında Sovyetler Birliği'nin tankları Afganistan'a girdiğinde Afganistan'da kırk yıldır devam eden bir iç savaş ve kırk yıldır devam eden kan ve gözyaşı başlamış oldu. Ve bugün geçmiş tarihlerde Avrupa'da görüldüğü gibi, Yüz Yıl Savaşları gibi, Otuz Yıl Savaşları gibi Afganistan'da kırk yıldır iç savaş devam etmekte.

Irak'a müdahale olduğu zaman Birinci Körfez Savaşı'nda ben üniversitede Siyasal Bilgiler Fakültesinde öğrenciydim ve Saddam'ın orduları Kuveyt'e girdiği zaman Amerika önce göz yumdu, daha sonra Irak'a karşı müdahale kararı aldı ve biz hepimiz Amerika Birleşik Devletleri'nin Bağdat'ı yerle bir etmesini CNN International'da canlı yayında izledik. Amerikan ordusu Basra'dan Irak topraklarına girdiğinde dünyanın beklentisi, Amerikan tanklarının Bağdat'a kadar yürüyüp Bağdat'ı kurtarmasıydı. Fakat Amerika Birleşik Devletleri şartların olgunlaşmadığını düşünmüş olmalı ki 2003 yılına kadar Irak'a müdahale etmedi.

Bütün bunları şunun için söylüyorum: Afganistan'da kırk yıldır devam eden bir müdahale ve iç savaş var, istikrarsızlık var. Irak'ta yirmi sekiz yıldır devam eden bir iç savaş ve istikrarsızlık var ve Arap Baharı'yla bölgeye getirilen kan ve gözyaşı var. Aynı şekilde, Suriye'de yedi yıldır devam eden bir iç karışıklık ve bir kan var, gözyaşı var.

Hatay milletvekili olarak, bu meselede en çok mağdur olan bir ilin milletvekili olarak şunu söylemek istiyorum: Amerika Birleşik Devletleri'nin ve emperyalistlerin bölgedeki planı açıktır. Böl-parçala-yönet taktiği içerisinde vekâlet savaşlarıyla, terör örgütleriyle beraber bölgeyi yeniden istikrarsızlaştırmak ve bölgede küçük devletçikler kurmak istemektedirler. Bizim tavrımız çok nettir, asla bunlara izin vermeyeceğiz ve asla Türkiye Cumhuriyeti devletinin kararlı tutumundan vazgeçmeyeceğiz. 2050 kitabının yazarı David Passig kitabında şunu anlatıyor: Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Doğu stratejisini ve bölge stratejisini. Amerika Birleşik Devletleri bölgesel güçler arasında düşük yoğunluklu çatışmaların devam etmesini ve hiçbirinin kazanmamasını istiyor. Amerika Birleşik Devletleri rakip güçlerin birbirlerini dengelemesini ve hiçbirinin egemen güç olmasını istemiyor. Bu stratejiyi hayata geçirmek için muazzam bir servet harcayacak. Ancak buna değer çünkü Amerika Birleşik Devletleri bölgenin ve dünyanın süper gücü olarak devam etmek istiyor. Plan bellidir, bölgede yapılmak istenen bellidir. Kimi zaman doğrudan, kimi zaman dolaylı olarak terör örgütleri üzerinden bölgede haritalar değiştirilmek isteniyor. Bu yüce Meclisin çatısı altından bir kez daha söylemek isteriz ki nasıl ki dünya tarihi yazılırken Türkler olmadan bir dünya tarihi yazılamazsa bölgede haritaları değiştirmek isteyenlere şunu ifade etmek isteriz: Türkiye'yi muhatap almadan, Türkler masada yer almadan asla ve asla bu haritaların değişmesine müsaade etmeyiz.

Çok Değerli Başkanım, çok değerli milletvekilleri; bu perspektiften bakıldığında bölgedeki tüm terör örgütleri, son tahlilde, vekâlet savaşının taşeronluğunu yapmaktadır. Bunun içinde DAEŞ de vardır, El Nusra da vardır, YPG de PYD de PKK da hepsi terör örgütüdür ve Türkiye nezdinde yerleri bellidir. Biz bu oyuna asla müsaade etmeyeceğiz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi, biz burada var olma mücadelesinin bedelini Malazgirt'te, Çanakkale'de, Kıbrıs'ta, 15 Temmuzda millet olarak ödedik. Biz Anadolu'yu vatan edinirken, biz Malazgirt'te, Çanakkale'de mücadele ederken ne Amerika Birleşik Devletleri'nin ne Almanya'nın ne Çin'in ne Avusturya'nın desteğini aldık. Aziz milletimiz burayı kanıyla, canıyla, ruhuyla vatan belledi, vatan eyledi ve bu devam edecektir.

Çok Değerli Başkan, çok değerli milletvekilleri; ülkemiz güneyindeki hiçbir siyasi oluşuma asla müsaade etmeyecektir. Biz, İran, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin varoluşsal varlığını, güvenliğini tehdit eden her türlü oluşuma karşı duruşumuz nettir. Erzurum'un güvenliği Bağdat'tan başlar, Hatay'ın güvenliği Şam'dan başlar, Diyarbakır'ın güvenliği Deyr el Zor'dan başlar.

Çok Değerli Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerimi tamamlarken şu hususu belirtmek isterim: Bir hatip adalet kavramı üstünden bir değerlendirme yaptı ve dünyada bir zincir tahlil yaptı. Ben şu ironiyi söylemek istiyorum. Fransız Devrimi'nin de temel kavramı adaletti. Acaba, Robespierre de AK PARTİ'li miydi, bunu ben sizlerin takdirine sunmak istiyorum.

Çok Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Altay belki sehven söyledi "Türk askeri ölecek." dedi. Türk askeri ölmez, Türk askeri şehit olur. Türkiye Cumhuriyeti devleti terörle mücadelede küresel ittifakın yanındadır ve her zaman dünyayla beraber hareket edecektir. Bizim için PKK da YPG de DAEŞ de IŞİD de FETÖ de terör örgütüdür. Ancak Batı'nın terör örgütleri karşısındaki çifte standardı kendi aydınlanma değerlerine karşıdır.

Sözlerime son verirken, söz konusu tezkerenin bir yıl süreyle uzatılmasının doğru olduğu düşüncesiyle, ülkemiz ve milletimiz adına doğru olacağını, tezkereye olumlu baktığımı ifade eder, yüce heyetinizi saygıyla sevgiyle selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yayman.