| Konu: | MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ GRUBU ADINA GRUP BAŞKANVEKİLLERİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL VE MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR?IN; TRT VE ANADOLU AJANSI?NIN YAYINLARINDA TARAFSIZLIĞI SAĞLAYAMADIĞI, ÜSTLENDİĞİ GÖREVİN SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMEDİĞİ VE KAMU KAYNAKLARINI PARTİLİLERE AKTARDIĞI İDDİASIYLA BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMESİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 20.11.2012 |
AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun Sayın Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç hakkında verdiği gensoru önergesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Gensoru, Anayasa'mızda ve İç Tüzük'ümüzde öngörülen önemli bir denetim yoludur. Diğer denetim yolları soru önergesi, Meclis araştırması ve genel görüşme Anayasa'mızın 98'inci maddesinde birlikte düzenlendiği hâlde gensoru ve Meclis soruşturması önemlerine binaen, Anayasa'mızın 99 ve 100'üncü maddelerinde ayrı ayrı düzenlenmişlerdir.
Gensoru, diğer denetim yollarından farklı olarak, Bakanlar Kurulunun ya da bakanın güvensizlik oyuyla düşürülmesi sonucunu doğuracak ciddi bir müessesedir ve geçmişte Meclisçe yapılan bu denetim yollarıyla bu Mecliste bakanlar, hükûmetler düşürülmüştür. O nedenle, gensorunun konusu ve gerekçesi sağlam olmalıdır, delillere dayanmalıdır, iddialar gündemi sarsacak nitelikte olmalıdır; aksi takdirde gensoru olmaz, gensoru müessesesinin zayıflamasına neden olur, etkisini yitirmesine ve denetim yolu olmaktan çıkmasına neden olur.
Anayasa'mızın yine 99'uncu maddesinde de gensorunun Meclis çalışmalarının dengeli olarak yürütülmesi amacına da aykırı olmaması gerektiği açıkça ifade edilmiştir. Muhalefet partilerimiz, son zamanlarda, gensoruyu Meclis çalışmalarının dengeli yürütülmemesi yönünde kullanmaktadırlar. Geçen hafta, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma saatlerinin üçte 2'sini gensoru görüşmeleriyle tamamladık, geriye kalanını da grup önerileriyle tamamladık ve asıl, milletin bizden beklediği kanun çalışmalarına maalesef zaman kalmamıştı. Biraz sonra açıklayacağım gerekçelerle, görüşmekte olduğumuz gensoru da maalesef bunun tipik bir örneğidir.
Değerli milletvekilleri, Başbakan Yardımcımız Sayın Bülent Arınç hakkında MHP Grubunca verilen gensoru önergesinin konu ve gerekçesine baktığımızda, Anayasa'mızda ve İç Tüzük'ümüzde belirtilen şartları taşımadığını, hiçbir ciddi temelinin bulunmadığını, somut delillere dayanmadığını ilk bakışta görmekteyiz.
İddiaları cevaplamadan önce, TRT'nin nereden nereye geldiğini hatırlamakta fayda var. Cumhuriyetimizin en önemli kurumları arasında yer alan TRT, 85 yıldır radyo yayınları, 44 yıldır da televizyon yayınları yapan bir kurumumuzdur. AK PARTİ İktidarından önce, birçok kurumumuzda olduğu gibi TRT'de de hantal bir yapı vardı. Yönetilemez ölçekte büyük birimlerden oluşan TRT'de kanal sayısı bugünkünden az olmasına rağmen, çalışan sayısı fazlaydı. Programlarda ve habercilikte özel sektörün de gerisinde kalan TRT'nin marka değeri düşmüştü. AK PARTİ İktidarı ülkemizin her kurumuna sahip çıkıp verimli hâle getirdiği gibi, TRT'ye de sahip çıkmış, TRT'nin kısa sürede kayıplarını ortadan kaldırarak bu alanda da önemli ilerlemeler sağlamıştır.
Bugün, yıllık 16 milyon lira civarında olan teknoloji yatırımını her yıl 8 ile 10 kat arasında artırarak soluk renkli kamu yayıncısı imajını silen bir TRT'yi alkışlamak gerekir. Dünya yayıncılığının geldiği son nokta olan sayısal karasal TV yayını için istasyonlarının altyapılarını düzenleyen, tüm stüdyolarını yenileyerek HD yayıncılığın öncüsü olan TRT'yi takdir etmek gerekir. Gensoruyu veren MHP'nin koalisyon olduğu dönemde 3 kanalla yurt dışına açılmaya çalışan TRT'den bugün 8 farklı uydudan yayın yaparak dünyanın beş kıtasında ve hemen hemen tüm ülkelerde 15 farklı kanaldan izlenebilen TRT'yle gurur duymak gerekir.
TRT'nin iyi yönetilmediğini iddia eden MHP'nin döneminde TRT zarar eden bir kurumdu. Bugün ise hem yüzlerce birimde atağa geçen hem de bütçe fazlası veren bir kurum hâline gelmiştir. Hatta o dönemde vatandaşlarımız, elektrik faturalarının fatura bedeli üzerinden yüzde 3,5 oranında TRT payı ödüyordu. AK PARTİ iktidara geldiğinde TRT payını yüzde 2'ye indirdi ve elektrik bedeline dayalı olarak yüzde 2, fatura bedeli üzerinden baktığımızda da yüzde 1,5'a tekabül ediyor. Şimdi, ben gensoruyu veren MHP grubuna soruyorum: Vatandaşlarımız bugün elektrik faturası bedelinin yüzde 1,5'unu TRT payı olarak ödüyor ve 15 kanallı TRT zarar etmiyor da siz, yüzde 3,5 TRT payı keserken 5 kanallı TRT'yi zarar ettirmeyi nasıl başarıyordunuz?
TRT'nin başarısı reklam gelirleriyle de ortadadır. Reklam gelirlerinde yüzde 350 oranında artış gerçekleştiren TRT, sadece film alan değil, film satan bir kurum hâline gelmiştir. TRT'nin en önemli görevlerinden olan millî değerlerimizi yeni nesillere aktarma, demokrasimizi güçlendirme, milletimizin birlik ve beraberliğine, huzur ve barışa katkıda bulunma adına üzerine düşeni yapmaya başlamasından rahatsız olmamak gerekir. Milliyetçilik, sadece lafla, hamasetle olmaz değerli milletvekilleri. Asıl milliyetçilik, Türk dünyasını, sekiz farklı dilde yayın yaparak tek bir ekranda toplayabilmektir. İşte, gensoru verdiğiniz Hükûmet TRT Avaz'ı kurarak, yayın hayatına başlatarak bunu başarmıştır.
AK PARTİ İktidarını her fırsatta haksız yere eleştirdiğiniz bir husus vardır "'Türk' ibaresini şuradan, buradan kaldırıyorsunuz." diye. AK PARTİ, "Türk" ibaresini TRT logosunun yanına koymuştur. Bugün TRT Türk kanalı bütün dünyada Türkiye'nin sesi olmaktadır.
Bölgesel liderlik öyle yan gelip yatarken olmuyor. Bölgedeki insanlar sesinizi duymazsa, onlara ne dediğinizi ulaştıramazsanız bunu başaramazsınız. İşte, TRT Arapça kanalıyla Türkiye'nin mesajları tüm Orta Doğu'ya ulaşmaktadır.
TRT 6'nın yayın hayatına başlamasına da itiraz etmiştiniz. Geçmişte Kürt kökenli vatandaşlarımız Roj TV'den PKK propagandası izlerken bugün TRT Şeş sayesinde, kendi ana dillerinde ülkemizin tüm zenginliklerini, birlik ve beraberlik mesajlarını ve devletimizin doğru haberlerini izlemektedir. Bundan daha güzel ne olabilir?
Gensoruyu verenler, sizin iktidarınızda TRT Çocuk kanalı var mıydı? Çocuklarımız yabancı çizgi filmlerin ve programların istilasına uğramamış mıydı? Şimdi ise çocuk kanalları arasında birinciliğe oturan TRT Çocuk kanalıyla, çocuklarımız öz kültürümüzle, Keloğlan'ıyla, Nasreddin Hoca'sıyla, Dede Korkut'uyla buluşuyor. Bu mudur sizi rahatsız eden?
TRT Haber kanalı bugün Türkiye'de en çok izlenen haber kanalı olmuşsa, bunda TRT'nin tarafsızlığının payı vardır.
TRT Anadolu millî kültürümüzü yansıtırken TRT Müzik kanalı da Türk müziğine sahip çıkmıştır.
Ramazan ayında en çok izlenen kanal olan TRT, muharrem ayında da özel yayına geçerek halkımızın büyük takdirini toplamıştır.
TRT, Diyanet İşleri Başkanlığıyla ortaklaşa Diyanet TV'nin test yayınına başlamıştır. Dinî bilginin en doğru şekilde halkımıza aktarılmasından rahatsız olmamak gerekir.
32 farklı dilde gerçekleştirilen radyo yayınlarına ilave olarak, TRT web sitesinden 32 farklı dilde anlık değişen haberlerin bütün dünyaya hızla yayılmasını sağlamak da takdir edilmesi gereken bir durumdur.
Açılan 10 yeni televizyon kanalının önemli bir kısmı, kendi temalarında yayın yapan, diğer kanallar arasında en çok izlenen kanal olma başarısını elde etmiştir.
Geçmişte 200 civarında programla yetinilirken bugünün TRT'sinde günde tam 654 farklı program yayınlanmaktadır. Bu rakam, TRT'nin ulaştığı gücü ispatlamaktadır. TRT'nin bu derece başarılı olmasına rağmen, gensoruya muhatap olmasına neden olan iddialara gelecek olursak ciddiye alınabilecek bir iddia göremiyoruz. En önemli iddialardan biri, kadrolaşma. Oysaki gerçekler çok farklı. TRT'de 152 olan kadro unvanı sayısı bu iktidar döneminde 72'ye düşürülmüştür. 23 olan başkanlık sayısı 19'a, 52 olan başkan yardımcısı sayısı 32'ye, 258 olan müdürlük sayısı 172'ye, 135 olan müdür yardımcısı sayısı 35'e düşürülmüştür. Geçmişte çiftlik gibi kullandığınız TRT, bugün iktidarın makam dağıttığı bir kurum değil, millete hizmet veren kurum hâline gelmiştir. "Kadrolaşma" diyorsunuz, rakamlar ortada. Kadrolaşmak isteyen yönetim, çalışan sayısını artırır. Gensoruyu verenlerin iktidar olduğu 2002 yılında 5 kanallı TRT'de 8 binin üzerinde kadrolu, 4 bin civarında sözleşmeli çalışan varken bugün 15 kanallı TRT'de sözleşmeliler dâhil sadece 7 bin kişi çalışmaktadır. Gensoruyu veren MHP İktidarında 5 kanal, 12 bin kişi, AK PARTİ İktidarında 15 kanal, 7 bin kişi. Bu mudur kadrolaşma? Rakamlar karşısında kadrolaşma iddialarının ne kadar havada kaldığı ortada değerli milletvekilleri.
Sayın Başbakan Yardımcımızın yakın çevresinin TRT'nin çeşitli birimlerine yüksek maaşlarla işe alındığı yönündeki iddia da tamamen asılsız bir iddiadır, bu konuda tek bir örnek bile gösteremezsiniz. Çamur at izi kalsın mantığıyla gensoru hazırlanmaz.
Değerli milletvekilleri, gensoruda, TRT'nin muhalefete az yer verdiği yönündeki iddiaları da kabul etmemiz mümkün değildir. Muhalefet liderlerinin her fırsatta yayına çağrıldığını biliyoruz. Bazı muhalefet liderlerinin yayınlara çıktığını görüyoruz, ancak bazılarının protesto ederek yayına çıkmadığını, bazılarının ise yayın tercihini TRT'den yana kullanmadığını da biliyoruz. Muhalefet partilerinin etkinliklerine, mitinglerine ve çeşitli toplantılarına canlı bağlantılar yapılmakta, haberlerde muhalefetin haberlerine yer verilmektedir.
Aranızda TRT Genel Müdürlüğü yapmış milletvekilimiz var, ona bir sorun; kendi döneminde bir muhalefet partisinin kongresini beş buçuk saat canlı verebilmiş midir? Bugünün TRT'si, yirmi gün önce Milliyetçi Hareket Partisi kongresini beş buçuk saat canlı verebilmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ancak, kanaatimce burada asıl sorun şudur: Ülkemizin gelişmesi ve itibarı için yurt içinde ve yurt dışında gece gündüz çalışan değil de, Ankara'ya çakılıp kalan bir Başbakanımız olsaydı, o Başbakanın TRT'de haberleri elbette ki az olurdu. Bakanlar Kurulu iki ayda bir toplansaydı, yatırımların toplu açılış törenleri yerine sadece IMF komiserlerinin haberleri yapılsaydı elbette sorun olmazdı. O zaman TRT, iktidarın haberlerine doğal olarak az yer verebilirdi. Oysaki durum artık farklı; bu ülke için ve hatta dünya barışı için gecesini gündüzüne katan, dünyanın en büyük televizyonlarının canlı olarak verdiği bir lideri kendi ülkesinin televizyonu TRT'nin vermemesi düşünülebilir mi?
Sayın Başbakanımızın Başbakan sıfatıyla yapılan haberleriyle AK PARTİ Genel Başkanı sıfatıyla yapılan haberleri birbirine karıştırmamak gerekir. O nedenle TRT'nin tarafsız olmadığı yönündeki iddia soyut bir iddiadır.
Gensorudaki diğer bir husus, Meclis TV yayınlarıyla ilgili eleştirilerdir. Bu eleştiriler de haksız eleştirilerdir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Haydi ya!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Kanunların Meclis TV'nin yayında olmadığı saatlerde, gece yarılarında çıkarıldığı ve bu nedenle muhalefetin sesinin kısıldığı iddia edilmektedir. İç Tüzük'te belirtilen normal çalışma süreleri içerisinde Meclis TV yayındadır. Muhalefet bu süreyi kanun görüşmelerini engellemek için grup önerileriyle kullandığından, kanun görüşmeleri Meclis TV'nin yayında olmadığı gece saatlerine kalmaktadır. Bu duruma muhalefetin kendisi neden olmaktadır. Gündüz saat 14.00'ten 20.00'ye kadar bu Meclis kanun görüşmelerine başlayamamaktadır. Dört partinin grup önerileriyle muhalefet sürekli konuşmakta ve Meclis TV muhalefetin grup önerilerinin sergilendiği bir ekran hâline gelmiştir. Muhalefetin sesinin kısılması söz konusu değildir. Ülkemizin bayrak taşıyıcısı kurumlarından olan TRT'ye yaptıkları hizmetlerden dolayı teşekkür edilmesi gerekirken, gerçeği yansıtmayan iddialarla yıpratılması doğru değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gensoruda suçlanan diğer kurumumuz da Anadolu Ajansımızdır. Anadolu Ajansı Türkiye'nin resmî haber ajansıdır ve hepimizin ajansıdır. Türkiye'yi dünyanın her yerinde temsil etmektedir. Ajansta son yıllarda çalışan sayısı azalıp kişi başına maliyet büyük oranda düşerken, üretimin yüzde 36 oranında, haberci başına nitelikli içerik üretiminin yüzde 76 oranında, abonelik gelirlerinde yüzde 40 oranında artışın gerçekleşmesi takdir edilmesi gereken bir durumdur.
Türkiye'nin en yaygın ve en profesyonel haberci kadrosuna sahip Anadolu Ajansının 1.200 dolayında abonesi bulunmaktadır. Şayet Anadolu Ajansı haberlerinde tarafsız davranmamış olsaydı, öncelikle ödedikleri paranın karşılığını görmek isteyen abonelerin yapılan işin karşısına dikilmesi gerekirdi. Aslında, siyasiler, Anadolu Ajansının tarafsız haberciliğinin canlı şahididirler. Muhalefetin sesini duyuran Anadolu Ajansıdır çünkü Türkiye'nin neresinde bir program yapsalar onun haberini Ajansın ilk olarak geçmekle mükellef olduğunu bilirler.
Bakınız, Anadolu Ajansı Türkiye Büyük Millet Meclisindeki faaliyetleri her gün onlarca muhabiriyle haberleştiriyor. Bu haberlerin sayılarını karşılaştırdığımızda, bana göre, muhalefetin yüzünün kızarması lazım. Geçtiğimiz ekim ayında Ajansın Parlamento Haberleri Editörlüğü tarafından yapılan haberlerin siyasi partilere göre dağılımı şöyledir: Birinci Cumhuriyet Halk Partisi, 78 haber. İkinci Milliyetçi Hareket Partisi, 65 haber. Üçüncü AK PARTİ, 40 haber. Dördüncü Barış ve Demokrasi Partisi, 31 haber. Sıralamaya bakar mısınız?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Bu kâğıdı kim verdi sana?
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) - Eşyanın tabiatına aykırı!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Aslında biz iktidar partisi olarak sitem edeceğimize muhalefet partileri sitem ediyor.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen buna inanıyor musun, şuna inanıyor musun?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Haberlerinin az yapıldığı iddiasında bulunan muhalefetin?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen buna inanıyor musun?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Bu rakamlardan sizin haberiniz yok Değerli Grup Başkan Vekilimiz.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Buna inanıyor musun, şu söylediğine kendin inanıyor musun?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Muhalefet liderlerini her gün kameraman, foto muhabiri ve muhabirden oluşan 3 kişilik bir ekip takip ediyor ve sürekli haberlerini yayınlıyorlar.
Haberciliğin dünyanın en zahmetli ve kesintisiz işi olduğunu dikkate alırsak, ortada bu kadar üretim varken Anadolu Ajansını haksız ve asılsız yere eleştirmek, öncelikle ortaya konan bunca emeğe ve bunları hazırlamak için gecesini gündüzüne katan habercilere haksızlık olacaktır.
MHP Grubunun verdiği gensoru metninde, TRT gibi, Anadolu Ajansıyla ilgili de somut hiçbir iddia bulunmamaktadır. Ne yolsuzluk ne hırsızlık ne suistimal ne ülkeyi zor durumda bırakacak bir faaliyet? Ajans güya bir haberde hata yapmış, o yüzden gensoru veriliyor. Bu kadar komik, bu kadar ciddiyetten uzak bir gensoru olamaz.
Bahsedilen haber, biraz önce bahsedilen haber, terörist Murat Karayılan'ın yakalandığı şeklindeki haber. Geçtiğimiz yıl 14 Ağustosta İran Meclisi Millî Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi bir basın toplantısında terör örgütü liderlerinden Murat Karayılan'ın yakalandığını belirtmiş. Bunu İran resmî haber ajansı "acil" koduyla dünyaya duyurmuş. Anadolu Ajansı da buna dayanarak abonelerine bu haberi geçmiş ve kaynağı da belirtmiş. Sonra İranlı yetkili kendi demecini değiştirmiş ve "Terörist yakalanmadı." demiş ve Ajans bunu da abonelerine tekrar geçmiş.
Şimdi, MHP diyor ki: "Anadolu Ajansı Karayılan haberini hatalı yaptı. O yüzden de Başbakan Yardımcısı hakkında gensoru veriyoruz." Olacak şey değil. Haberi veren İranlı yetkili, dünyaya yayan İran'ın resmî haber ajansı; suçlu Anadolu Ajansı. Böyle bir mantık olabilir mi?
TRT ve Anadolu Ajansı, son yıllardaki önemli atılımları ile kamu yayıncılığında ülkemizin yüz akı olmuşlardır. Bu başarıda Sayın Başbakan Yardımcımızın katkıları çok büyüktür. Başarılı yönetimlerin takdir edilmesi gerekirken "Çamur at izi kalsın." mantığıyla yıpratılması doğru değildir. Bu nedenle Sayın Başbakan Yardımcımız hakkında verilen ve hiçbir ciddi temeli olmayan, soyut iddialara dayalı gensorunun gündeme alınmaması gerektiğini belirtiyor, bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tunç.