| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 24.07.2018 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biraz önce bir önergeyle 19'uncu madde -yanılmıyorsam- ihdas edildi ve o madde şuydu: Anayasa Mahkemesi önünde birikmiş olan dosyaları eritmek için bir tazminat komisyonu kuruldu. Bu, birkaç yılda bir bizim ülkemizde yapılan bir şey. Daha önce de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde birikmiş olan dosyaları eritmek için 90'lı yıllardan sonra, yine tazminat komisyonları kurulmuştu. Eğer biz bu yasayı geçirirsek ve böyle yasalar yapmaya devam edersek -bir iki yıl sonra- tazminat komisyonu kurmaya devam ederiz. Yani aynı kanunun içerisinde hem birikmiş dosyaları eritiyoruz hem yeni dosyaların birikmesine sebebiyet verecek düzenlemeler yapıyoruz. Bu da hakikaten anlaşılmaz bir şey.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde görüştüğümüz 1 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin 22'nci maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Bu madde, evet, uzun bir madde; biraz önce verdiğimiz önerge de okundu. Özetle, haklarında mahkeme kararı ve OHAL Komisyonu kararıyla göreve iade kararı verilmiş olan Emniyet mensupları, TSK mensupları ve Dışişlerindeki diplomatlarla ilgili göreve iadenin nasıl olacağı; daha doğrusu, nasıl olmayacağı düzenleniyor. Eğer Millî Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı veya Dışişleri Bakanı uygun görmezse mahkeme kararına rağmen, OHAL İnceleme Komisyonunun kararına rağmen bu kişiler aynı kadro, unvan ve görevlerine iade edilmiyorlar ve kurulacak olan bir araştırma merkezinde istihdam ediliyorlar. Bu araştırma merkezlerine de başka şehirlerde bağlı çalışma grupları kurulabiliyor, oralara da gönderilebiliyorlar. Dolayısıyla mahkeme kararlarını bakanın kararıyla devre dışı bırakacak bu düzenleme, adil yargılama hakkını ihlal edecektir ve yapılacak her işlem yine Anayasa Mahkemesinde ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bireysel başvuru dosyası olarak bize tekrar geri dönecektir.
Bir de şuradan bakmak lazım tabii: Şimdi, bu kişiler eğer teröristse mahkeme ya da OHAL Komisyonu neden iade kararı versin? Eğer bu kişiler terörist değilse, buradaki ifadelere göre, o zaman neden aklanmış olan bu kişileri biz tekrar "sürgün" olarak adlandırılabilecek bir pozisyona sürüklüyoruz ve önceki haklarını ellerinden alıyoruz? Aynı şekilde, göreve iadeyle ilgili hukuka aykırı bir durumu düzenlemekle birlikte, tazminat haklarını da ellerinden alıyor ve hak arama özgürlüklerini de ihlal etmiş oluyoruz bu düzenlemeyle.
Değerli milletvekilleri, bir hükmü yasaya yazdığınız zaman o, hukuk olmaz; o, hukuka uygun hâle gelmez; o, meşru hâle gelmez. Maalesef, çoğu zaman totaliter rejimler "yasal düzenleme" adı altında hukuksuzlukları meşrulaştırdıklarını zannederler ama bu öyle olmayacaktır.
Şimdi, bu aslında ismi kaldırılan cismi getirilen OHAL Yasası, maalesef hem Anayasa'daki temel hak ve hürriyetlerle ilgili güvenceleri ihlal ediyor hem de uluslararası sözleşmelerdeki güvenceleri ihlal ediyor; demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı, ölçülü değil ve hakların gerçekten özüne dokunuluyor.
Sürem de bitiyor, 1989 yılında Cemal Süreya "Hükûmet" diye bir şiir yazıyor, diyor ki:
"Bu hükümet
Pir Sultan'a pasaport vermiyor,
Onu anladık.
Yunus Emre'ye de
Basın kartı vermiyor,
Onu da anladık.
Ama bu hükümet
Ferman çıkarmış
Karacaoğlan'ı
Otobüse bindirtmiyor."
Evet, o dönem 80 darbesini ve sonraki baskıcı rejimi hicvetmek için anakronik bir şekilde tarihsel kişilikleri kullanarak o dönemi anlatmış ama aslında bu dönemi anlatmış. Evet, bize tarihimizde çok önemli değerleri ifade eden bu kişiler bugün yaşıyor olsaydı, herhâlde bu kanun kapsamında aynen tarif edildiği gibi olacaktı.
O yüzden, bu madde kabul edilemez diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.