| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 23.07.2018 |
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 1 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin geneli üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
27'nci Yasama Döneminin ben de hayırlı olmasını, ülkemiz ve milletimiz için başarılı çalışmalara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.
Sayın Başkanım, sizi de yeni görevinizden dolayı tebrik ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Ülkemiz 15 Temmuz 2016 tarihinde hain bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu darbe teşebbüsüyle demokrasimiz bir kez daha kesintiye uğratılmak istenmiştir. Demokratik hukuk düzeninin ortadan kaldırılmasına teşebbüs eden darbeciler Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimizin büyük kahramanlığı sayesinde püskürtülmüş, sonrasında da darbe girişiminde bulunan FETÖ mensuplarının yargılanması, kamu kurumlarından temizlenmesi için başlatılan süreç iki yıldan bu yana OHAL kanunu çerçevesi içerisinde gerçekleştirilmiştir. Kanun teklifi, OHAL'in sona ermesi nedeniyle terörle mücadelenin etkin bir şekilde devam etmesi, darbecilerin soruşturulması için bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını zaruri hâle getirmiştir.
Teklifle ilgili eleştiriler yapılırken en çok "OHAL'i üç yıl daha uzatıyorsunuz, OHAL'i kalıcı hâle getiriyorsunuz, hukuk devleti ilkesinden uzaklaşıyorsunuz." eleştirileri olmuştur. Oysa, teklifin maddelerine tek tek baktığımızda -bunun ilerleyen süreçte tek tek burada görüşmeleri gerçekleşecek- bu iddiaların hiçbirinin geçerli olmadığını, teklifin Anayasa'mıza da, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararlara da uygun olduğunu, hatta birçok özgürlüğün, temel hak ve hürriyetin maddelerde daha da genişletildiğini görmekteyiz.
En çok eleştirilen hususlardan birisi valilere verilen yetki. Şimdi zaten İl İdaresi Kanunu'nun 11'inci maddesinde kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanmasıyla ilgili olarak valilere bir yetki verilmektedir ama bu yetki, kanun maddesinde sınırlanmış değildir, ucu açık bir yetkidir. Ama getirilen teklifle bu yetkinin sınırlandığına, hangi hâllerde valilerin bu yetkiyi kullanabileceğine ve ne kadar süreyle kullanabileceğine yönelik bir sınırlama getirilmekte ve teklifte de süre sınırı olarak on beş gün öngörülmektedir.
Yine en çok eleştirilen hususlardan biri, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'yla ilgili düzenlemedir. Yine buna baktığımızda da eleştirilerin aksine, kanun teklifinde toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kapsamı genişletilmektedir. Kapalı yerlerde toplantı saati gece 24.00'e kadar, açık yerlerde de güneşin batmasına kadar. Teklif neyi kısıtlıyor diye bakıyoruz. Teklif, gece toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının gece 24.00'e kadar kullanılmasını sağlıyor, genişletiyor. Burada, tabii, gece kullanılacağı için, vatandaşlarımızın istirahat ettiği bir zaman dilimi olduğu için bu genişlemeye de bazı şartlar getirilerek işin doğası gereği bazı sınırlamalar getirilmekte. Bu da toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını genişleten önemli düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır.
Teklifin gözaltı süresini düzenleyen hükümlerine yönelik eleştiriler oldu. Burada da gözaltı süresi şu anda mevzuatımızda kırk sekiz saat, toplu suçlarda dört günü geçemez, terör suçlarında da bu süre birer gün olmak üzere 3 kez uzatılabiliyor.
Şimdi, teklifle ne getiriliyor? Terör suçlarında dört gün sonunda hâkim kararıyla, şüpheli, hâkim önüne çıkarılmak suretiyle dörder günü geçmemek kaydıyla iki kez uzatabilme imkânı getiriliyor. Burada Anayasa'mızın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının aradığı şart, şüphelinin hâkim önüne çıkarılması. Dört günün sonunda, şüpheli, hâkim önüne çıkarılıyor ve hâkim tarafından dinlenildikten sonra uzatma kararı veriliyor. Dolayısıyla Anayasa'mızın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin aradığı şart da burada uygulanıyor. Dolayısıyla Anayasa'mıza aykırı bir durum söz konusu değil.
Teklifte sıkıyönetimin kaldırılması Anayasa'mıza uyum açısından önemli bir düzenleme çünkü sıkıyönetim artık 2017 halk oylamasıyla Anayasa'mızdan çıkarılmıştı ve Sıkıyönetim Kanunu'na da artık gerek olmadığından uyum sağlanıyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde dostane çözüm ve tek taraflı deklarasyonla sonuçlandırılan başvurularda, ihlal kararı verilen başvurularda olduğu gibi yeniden yargılama imkânı getiriliyor. Soruşturma aşamasında da yeniden soruşturma açılma sebebi olarak öngörülüyor. Bu da tabii ki adil yargılanma hakkı açısından önemli bir düzenleme.
Askerî mahallerde önleme aramasına ilişkin yeni bir düzenleme yapılıyor teklifle. Mevzuatımızda sulh ceza hâkimlerinin ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mülki amirlerin askerî mahallerde önleme araması kararı vermeleri şu anda mümkün değil. Askerî mahallerde önleme araması yapılabilmesine imkân veren değişiklikle askerî mahallerde oluşabilecek güvenlik sorunlarının, askerî disiplinsizliğin ve suç tehlikesinin önüne geçilmesi amaçlanıyor. Ayrıca, askerî mahallerde yapılacak aramanın yalnızca askerî makamlar tarafından değil cumhuriyet savcısının nezareti ve askerî makamların katılımıyla kolluk görevlilerince yapılabileceği hükme bağlanıyor.
Bilgisayar kayıtlarına el koymayla ilgili Ceza Muhakemesi Kanunu'muzda yapılan değişiklik teklifinde, şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programlarıyla, bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına ve bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesine hâkim tarafından karar verilebiliyor şu anda. Yapılan değişiklikle, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde cumhuriyet savcısı tarafından da karar verilebilecek. Ancak cumhuriyet savcısının bu kararı yirmi dört saat içinde hâkim onayına sunulacak. Hâkim de yirmi dört saat içerisinde karar vermek durumunda. Eğer vermemişse bu kayıtlar imha edilecek. Eğer imha edilmemişse, özel hayatın gizliliği söz konusuysa, ihlal edenlerle ilgili, zaten kamu görevlisiyse bu, artırma sebebi cezada ve TCK'de bunun gerekli müeyyideleri de var.
Rütbelerin geri alınmasına ilişkin düzenleme, MİT personeliyle ilgili düzenleme, yine, taşeron uygulamasının kaldırılması nedeniyle Özel Güvenlik Kanunu'yla ilgili düzenleme, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun yetkisinin üç yıl süreyle devam etmesine ilişkin düzenleme, olması gereken, genel kabul gören düzenlemeler.
Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvurmuş olup da başvurusu kabul edilenler hakkında uygulanacak usul hükümlerinin belirlenmesine ihtiyaç vardı, burada bir boşluk vardı. Teklifle bu ihtiyaç giderilmekte, başvurusu kabul edilenlerin mali ve sosyal haklarının ödeneceğine ilişkin düzenleme yapılmakta ve bunların kamuda hangi esaslar çerçevesinde istihdam edileceklerine yönelik belirsizlik de giderilmektedir.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi bir kanun teklifidir. Bunu kanun olarak nitelendirmemek, "Kanun teklifi değildir bu." demek, bir kere, doğru değildir, Türkiye Büyük Millet Meclisine saygısızlıktır, milletvekillerinin emeklerine saygısızlıktır. Bunu bir talihsizlik olarak görüyoruz.
Terör örgütleriyle etkin mücadele için üç yıl boyunca alınacak tedbirleri "OHAL'in üç yıl daha uzatıldığı" şeklinde yorumlamak doğru değildir. FETÖ ve diğer terör örgütleriyle ilgili devam eden soruşturmalar vardır, devam eden davalar vardır, kamu görevlileriyle ilgili devam eden disiplin işlemleri vardır, disiplin soruşturmaları vardır. Terörle etkin mücadele için kamu görevlilerinin görevden uzaklaştırılması, ihracı, rütbelerinin geri alınması, mesleğe ilişkin unvanların kullanılmaması gibi ihtiyaç duyulan bu tedbirlerin elbette ki kanunla düzenlenmesi gerekirdi ve yapılan iş de budur. Darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütüyle irtibat ve iltisaklı olduğu bundan sonra da ortaya çıkacak kişiler olabilecektir. Şimdi, bu kişilerin, sonradan tespit edilen bu şahısların kamuda çalışmaya devam etmelerini elbette ki şu Mecliste hiç kimse beklemez. Bu şahısların kamudan ihracının OHAL sonrası dönemde de hukuk düzeni çerçevesi içerisinde, demokratik hukuk kuralları çerçevesi içerisinde Anayasa'mıza ve kanunumuza uygun bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak durumundayız.
Teklifle getirilen düzenlemeler bu ülkede bir daha 15 Temmuz gibi karanlık gecelerin yaşanmaması içindir, bir daha yeni OHAL'lere ihtiyaç olmaması içindir.
Bu tedbirlerin alınması ve bu tedbirleri alacak olan kanuni düzenlemenin gerçekleşmesi ümidiyle kanun teklifinin ülkemiz, milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)