GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:100
Tarih:16.05.2018

CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle girmiş olduğumuz mübarek ramazan ayının ülkemize, milletimize ve insanlığa kardeşlik, esenlik ve huzur getirmesini dilerim. Bu mübarek günde Filistinli kardeşlerimize yönelik katliamları şiddetle lanetliyorum. Yine bu ramazan gününe sevdiklerinden mahrum girmek zorunda bırakılan, bir yıldır tutuklu İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu'na ve diğer tutuklu milletvekillerine özgürlük diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu kanun teklifinin gerekçesinde ve Maliye Bakanının Komisyona yaptığı açıklamada, bu paketin toplumun büyük çoğunluğunun ihtiyacını karşılayacağı ve bu yönde beklenti olduğu ifade edilmekteydi. Şimdi, ben merak ediyorum, çiftçinin üç kuruşluk desteğine, elindeki paraya el koyulmasını hangi geniş toplum kesimleri arzu etmektedir? Çünkü bu torba yasada böyle bir madde var. Çiftçi zaten borç içinde, alın terinin karşılığını bile alamıyor. Hâl böyleyken siz önümüze getirdiğiniz bu düzenlemeyle çiftçinin su ve elektrik borçlarına karşılık onun devletten alacağı destekten kesinti yapılması düzenlemesini getiriyorsunuz. Yani çiftçiye destek olması gereken bu devlet, bu düzenlemeyle elektrik dağıtım şirketlerinin tahsildarı yapılmaktadır. Devleti düşürdüğünüz konuma bakın, yazıktır, ayıptır. Bu düzenlemeden vazgeçilmelidir.

Değerli arkadaşlarım, yine bu kanunla, Atatürk'ün bizlere yani Meclise emanet ettiği mirasına ihanet etme durumuyla karşı karşıyayız. Atatürk Orman Çiftliği, Atatürk'ün bu ülkeye armağanıdır, mirasıdır; Çiftliğin bağışlanma amacına uygun olarak kullanılmasının güvencesi ise Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Atatürk Orman Çiftliği, Türkiye Büyük Millet Meclisine, milletvekillerine emanet edilmiş bir mirastır. Bu nedenle, Atatürk'ün mirası olan ve devlet malı niteliğinde bulunan AOÇ arazisi üzerindeki yasal olmayan tasarruflara kaynak teşkil eden bu tür düzenlemelere izin verilmemesi gerekir. Bugün bu yasaya kalkan eller tarihî bir vebal üstlenecektir, Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasına ihanet için kalkacaktır.

Değerli arkadaşlarım, 2002 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu İhale Kanunu'nun maddeleri AKP döneminde toplam 185 kez değiştirilmiştir. Şimdi, bugün bir kez daha bu kanunun 12'nci maddesiyle Kamu İhale Kanunu'nun "Pazarlık Usulü" başlıklı 21'inci maddesinin (b) bendinde çok tehlikeli bir değişiklik yapılmak istenmektedir. Bu 21/b maddesi, AKP döneminde ve özellikle son birkaç yıldır tüm kamu ihalelerinin veriliş şeklini belirlemiştir. Nedir bu 21/b maddesi? Doğal afetler, salgın, hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalelerin sadece seçilen şirketler davet edilerek pazarlık usulüyle yapılması. Komisyonda bize verilen bilgilere göre 2015 yılında tüm ihalelerin yüzde 9'u bu şekilde acil pazarlık usulüyle verilirken 2017'de bu rakam yüzde 22'lere ulaşmış durumda. Sadece 2017'de 45 milyar liralık ihale bu şekilde, pazarlık usulü verilmiş durumda. Son üç yılda 90 milyar liralık ihale bilinen birkaç şirkete pazarlık usulü verilmiş durumda. Parasal büyüklüklere baktığınızda, neredeyse tüm altyapı ihaleleri, afet, deprem, salgın gibi gerekçelerin arkasına sığınılarak, davet usulü, Hükûmete yakın birkaç şirket arasında paylaştırılmıştır. Bugün bu gerekçeler arasına "yapım tekniği açısından özellik arz eden" ibaresi eklenmektedir. Yani yapım tekniği açısından özellik gösteren işler de pazarlık usulü kapsamına alınarak kamuda ancak istisnai hâllerde kullanılabilen pazarlık yöntemi genişletilmektedir. Kamu ihalelerinde saydamlığın, rekabetin, kamuoyu denetiminin ve kaynakların verimli kullanılmasının sağlanması açısından bu düzenlemeyi kesinlikle uygun bulmuyoruz.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, geniş halk kesimlerinin ihtiyaçlarını düşüneceksek asıl şunları yapmamız gerekir: OHAL'i kaldırmalıyız; sadece düşünceleri ve ifadeleri nedeniyle zindanlarda tutulan gazetecileri, milletvekillerini çıkarmalıyız; basın özgürlüğünü lafta değil, özde sağlamalıyız; Barış Atay'ın görüşlerine katılmayabilirsiniz ama onu özgürlüğünden mahrum bırakmamalısınız; ülkede herkes için hukuk güvenliğini sağlamalıyız; gerçekten bağımsız bir yargı oluşturmalıyız. İşte bunları yaparsak yatırımcıya güven gelir, üretim artar, refahımız artar.

Bu düşüncelerle, bir ay sonra gerçekleşecek 24 Haziran seçimlerinin ülkemizde özgürlükleri, ülkemizde demokrasiyi, ülkemizde hukuk devletini huzur içinde, refah içinde, kardeşçe yaşayabileceğimiz bir ortamı getireceğine inanıyorum. Halkımız, güçler ayrılığının, hukuk devletinin, demokrasinin ayaklar altına alındığı bu tek adam düzenini iradesiyle, sağduyusuyla bitirecek ve "Tamam, artık söz milletin." diyecektir.

Değerli arkadaşlarım, bu yasama döneminin son oturumundayız. Tüm milletvekili arkadaşlarımı, öncelikle 15 Temmuz darbe girişimi gecesi bombalar altındaki Gazi Meclise sahip çıktıkları için kutluyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Son, bitiriyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çakırözer.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Bu yüce Meclis çatısı altında bazen birbirimizi eleştirdik, bazen katkıda bulunduk. Biz muhalefet olarak milletimizin faydasına, hayrına olan çalışmalarda hep katkı sağladık, yanlış gördüğümüz hususları, muhalefet sorumluluğunda sizlerle ve milletimizle paylaştık. Siz değerli milletvekili arkadaşlarıma bundan sonraki yaşamlarınızda başarılar dilerim.

Son olarak, temsil etmekten büyük onur duyduğum Eskişehir'imize, Eskişehirli hemşehrilerimize ve tüm yurttaşlarımıza teşekkürlerimi, saygılarımı iletmek isterim. Kurtuluş Savaşı'mızı yöneten bu Gazi Mecliste görev almış olmak, benim bundan sonra aileme, evlatlarıma bırakacağım en büyük şeref madalyasıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)