| Konu: | Filistin halkının kendi topraklarından göçe zorlandığına, İsrail'e ekonomik, ticari yaptırımlarda bulunulması, askerî, iktisadi, siyasi anlaşmaların da iptal edilmesi gerektiğine ve bu konuda genel görüşme talebinde bulunduklarına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 99 |
| Tarih: | 15.05.2018 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Filistin halkının "büyük felaket" olarak tanımladığı "Nakba"nın 70'inci yıl dönümünde İsrail Hükûmetinin, başkentini tek taraflı bir kararla Tel Aviv'den üç semavi din için de kutsal kabul edilen Kudüs'e taşıma girişimi Filistin halkı ile İsrail Hükûmeti arasındaki çözümsüzlüğün giderek daha fazla derinleşmesine yol açmıştır. ABD'nin söz konusu girişimi korkunç bir katliamla sonuçlanmıştır; protestolarda, İsrail kolluk güçleri tarafından şimdiye kadar 60 Filistinli yurttaş öldürülmüş, 2.700 kişi de yaralanmıştır. Filistin halkının 1948'den bu yana kendi topraklarında mülteci konumuna sokulmasına ve İsrail Hükûmetinin yeni yerleşim alanlarını uluslararası hukuka aykırı bir şekilde inşaya açmaya devam etmesine Birleşmiş Milletler ve bölge hükûmetleri seyirci kalmaktadır. Başta Gazze olmak üzere Filistin kentleri yoğun abluka altında tutulmakta, Filistin halkı kendi topraklarından göçe zorlanmaktadır ve bu durum halklar arası barış zeminini zorlaştırmaktadır; ayrıca, İsrail Hükûmetinin de işine yarayacak şekilde Filistin'de radikalizmi yaygınlaştırmakta, her iki kesimden de sivil kayıplara neden olmaktadır. İsrail Hükûmeti başta bölge hükûmetleri olmak üzere ABD, Birleşik Krallık ve Almanya gibi hükûmetler tarafından desteklenerek, İsrail hükûmetlerinin siyonist yayılmacı politikalarına destek sunulmuştur. Ancak bu politikalara destek sadece bu hükûmetlerden gelmemektedir. Türkiye 2000 yılında 1 milyar dolar olan İsrail'le ticaret hacmini 2017'de 5 milyar dolara çıkarmıştır. Filistin ablukasının ve infazların en fazla olduğu 2014'te ise 6 milyar dolara yakın bir ticaret hacmi gerçekleşmiştir. 2014 Gazze ablukasının en ağır olduğu ve Mavi Marmara katliamının yaşandığı dönemlerde dahi Türkiye, dünya çapında silah ihracatında yüzde 11 gibi büyük bir paya sahip olan İsrail'le silah ve modernizasyon anlaşmalarında 2014 itibarıyla 12'nci büyük ortak durumundaydı.
Şimdi, arkadaşlar, bir bildiri imzalayıp "Yaşasın Filistin, yaşasın Kudüs." demekle ya da rozetler dağıtarak "Kudüs onurumuzdur." demekle işler çözülmüyor. Biz somut bir öneri getiriyoruz ve bir genel görüşme açılmasını talep ediyoruz çünkü diyoruz ki: Burada yapılması gereken, İsrail'e ekonomik, ticari yaptırımlarda bulunulması, askerî, iktisadi, siyasi anlaşmaların da iptalidir. Kınamayla bir şey elde edemezsiniz. Somut bir şey yapmak istiyorsanız, işte size somut çözüm; genel görüşme yapalım ve bunun sonunda, yaptığınız bu anlaşmaları, Mavi Marmara başta olmak üzere iptal edelim. İşte o zaman gerçekten bir şey yapmış olursunuz, diğeri hamaset olur diyoruz. Çünkü bizler, emperyalizmin Orta Doğu'daki politikalarını bilen ve sadece bir katliam olduğunda değil, her zaman, İsrail ve Filistin halkları da dâhil olmak üzere tüm dünyada bütün halkların kardeşliğini ve eşitliğini savunan insanlar olarak, evet, diyoruz ki gelin, somut işler yapalım, bugün imza atıp yarın evlerimize döndüğümüzde unutarak Filistinlileri yaşatamayız, Filistinlilerin yaşam hakkını savunamayız. Bu nedenle bu bildiriye imza atmadık ve genel görüşme talebimizin kabul edilmesini bütün Genel Kuruldan rica ediyorum.
Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.