GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 6771 Sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:98
Tarih:10.05.2018

CHP GRUBU ADINA ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda olağanüstü hâlle bir genel seçime doğru gidiyoruz, OHAL kapsamında kanun hükmünde kararnameler çıkarılabiliyor. Peki, buna neden gerek duyuldu? Biraz önce Şenal Hanım açıkladı. Öncelikle şunu bir iyi düşünmek lazım: Bu yetki kanunu yetkiye ilişkin düzenlemeleri kapsaması amacıyla çıkarılıyor.

Değerli milletvekilleri, aslında bu tip yetki kanunlarının çıkışının bir temel amacı vardır, o da eğer seçim süreci uzayacaksa o takdirde Parlamentonun çalışma süresi olmayacağından böyle bir düzenleme yapılır. Yaklaşık bir seneden fazla bir süre bekletilmiş uyum yasalarının düzenlenmesi için apar topar getirilen genel seçim kapsamında bu düzenleme bugün önümüzdedir. "Madem olağanüstü hâl var, madem olağanüstü hâl kapsamında kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi Bakanlar Kurulundadır, istendiği gibi Cumhurbaşkanının başkanlığında kanun hükmünde kararnameler çıkarılabilir; peki, bu düzenlemeye neden gerek duyuldu?" derseniz... Aslında bu, Parlamentonun bu bölümündeki kesimler için değildir; aslında bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekilleri içindir. Bu tip kanun hükmünde kararnamelerin ana çıkış nedeni önümüzdeki günleri güvenceye alma niyetindendir. O da şu: Şimdi bir seçime doğru gidiyoruz. Şu anda Parlamentonun büyük bir çoğunluğu yok. Belki pek çok kişi genel merkezlerinde yeniden seçilmek için kulis faaliyeti içindedir ve dolayısıyla da şimdi önümüzde bir tasfiye süreci olacaktır yani Parlamentonun olağan koşullarda yüzde 70'i bir dahaki dönem gelemiyor.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Maç başlamış, kural değiştiriyorlar.

ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) - Böyle bir gerçeklik var ama anlaşılan odur ki iktidar partisinde gelemeyecek insan sayısı daha da fazla olacaktır. Şimdi, yeniden aday seçilme şansı olmayan kişilerin Parlamentoyu toplayıp yasal düzenlemeler yapma konusundaki girişimleri ortaya çıkarsa, ani bir refleks için bir çaba ortaya çıkarsa işte, bunu önleme adına bu tip kanun hükmünde kararname yöntemlerine başvurulur. Bu noktada, aslında yapılan bu operasyon bence muhalefete değildir, muhalefete yapılan operasyon KHK'lerle yapılıyor, OHAL'le; asıl bu, iktidar partisinin kendi mensuplarına yönelik bir operasyonudur.

Değerli milletvekilleri, aslında şunu da söylemekte yarar görüyorum: Yetki kanunlarının bir süresi olmalıdır. Bu yetki kanunu niye çıkıyor? Uyum kanunlarındaki bir senelik gecikmeyi bertaraf etmek için çıkıyor. Aslında, Parlamentoyu çalıştırmamanın sonucu olarak ortaya çıkıyor, bir kusurun itirafıdır aslında ama en sakıncalı yan, en sakıncalı yan, burada, bir tarih verilmemiş olmasıdır ve öyle ki buna doğrudan bir yetki tecavüzü bile demek mümkündür. 24 Haziran tarihinde Cumhurbaşkanı seçildiği anda, diyelim ki yemin etmedi, onun görev alanına giren konularda dahi kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek, o anlamda Cumhurbaşkanının yetkisine de tecavüz mahiyetindedir.

Keza, bugünün bir anlamı da var aslında. 16 Nisanda ne yazık ki referandumda bizim arzuladığımız sonuç gerçekleşmemiştir. Bugün yapılan bu işlem tarihî bir işlemdir aslında. Bu, Parlamentonun bütün yetkisini devretmesinin ön protokolüdür; bu bir devir anlaşmasıdır, bir yasal düzenleme değildir. Parlamento iradesini artık tek bir anlayışa doğru devretmektedir, anlamlı bir gündür.

Ve bunu buradan ifade etmek istiyorum, bir daha buralara geliriz gelmeyiz, bilemeyiz. Ne yazık ki bazı toplumlar ya da siyasiler adım adım sorunlara kendilerini götürürler. Birbirlerinin peşi sıra, birbirlerinin rekabet anlayışı içerisinde maddi gerçeklikten uzaklaşırlar, akılcı düşünceyi bir yana bırakırlar ve adım adım o macera sonunda hüsranla sonuçlanır.

Biraz önce dinledim, bu yeni Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini çok öven konuşmalar oldu. Hayır, bu, bu memleket için büyük bir felaket olacaktır. Hiç temenni etmem, inşallah olmaz diyeceğim ama tarih bunun örnekleriyle doludur. Bu tip, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi... Adını ne koyarsanız koyun bu bir başkanlık sistemidir, başkanlık sisteminin olduğu ülkelerde seçilen başkanlarda iktidarda kalma çaresizliği vardır, hiçbir zaman iktidarları bırakamazlar ve iktidarları bırakmadıklarının en büyük örneklerini şöyle bir bakın görürsünüz. Rusya'da görürsünüz, Putin hiçbir zaman seçim kaybetmemiştir seçildiği andan bu yana. Azerbaycan'da Aliyev hiçbir zaman seçim kaybetmemiştir. Ha, "Bunlar daha demokratik insanlar." diyebilirsiniz. Saddam'ın ülkesinde de cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmıştır, Esad'ın ülkesinde de cumhurbaşkanlığı seçimi savaş haricinde yapılmaktadır; birinde yedi yılda, birinde altı yılda. Bu ülkelerin hepsinde cumhurbaşkanları genellikle yüzde 90'ın üzerinde oyla seçilirler ve bu ülkelerin çoğunluğunda muhalefet partileri seçimleri boykot ederler. Çoğunlukla, seçime giren partiler de egemen partinin kurdurduğu uydu partilerdir. Bir örnek vereyim: Suriye'de 13 tane partiyi Esad kurdurmuştur ve bunlara işte, kendi azınlık durumlarına göre "5 Kürt milletvekili seçtim, 5 Türkmen milletvekili seçtim." diyerek dağıtmıştır.

Değerli milletvekilleri, bu aşamada geldiğimiz nokta Türkiye'yi gerçekten vahim bir noktaya getirecektir, göreceğiz bunu. Zaman var mı? Elbette ki zaman var. Ben buradan, bu kürsüden ne kadar seslenirsem sesleneyim artık göç yola çıkmıştır, eninde sonunda bir noktaya ulaşacaktır. En büyük temennim, ülkemin insanlarının çok büyük bir zarar görmemesidir. Umarım, süreç içerisinde bu denemeden kısa sürede vazgeçilir. Şöyle bir şey düşünelim: Cumhuriyet Halk Partili Cumhurbaşkanı 24 Haziranda seçimi kazandı, Yargıtayı, Danıştayı, Anayasa Mahkemesini kapattı. Var mı yetkisi? Var. Niye? OHAL var. Eğer OHAL varsa siyasi haklara, ödevlere ilişkin her türlü konuda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi mevcut Cumhurbaşkanına tanınmıştır. Bütün yargıyı yeniden şekillendirebilirsiniz, bütün mahkemeleri kapatabilirsiniz. Bunu düşünün, her şeyden önce Cumhuriyet Halk Partili bir Cumhurbaşkanının iş başına geldiği gün bunu yapabileceğini düşünün. Bütün kurumları lağvedebilir, böyle bir hakkı var. Mevcut Cumhuriyet Halk Partili Cumhurbaşkanını Yüce Divanda yargılamak için öyle 300 milletvekili çoğunluğuna gerek yok, Mecliste 241 milletvekili Cumhuriyet Halk Partili olsun, onu feriştahı da gelse yargılayamaz. Mevzuatta böyle bir Anayasa'yı biz kabul ettik ne yazık ki. Bu kürsüde pek çok laflar edildi ama burada açık açık oy kullanılarak bu referandum halkın önüne sunuldu, ne yazık ki vatandaşımızın iradesi pek çok noktada da fesada uğratıldı, çok eşitsiz koşullarda bir referandum yapıldı, hileler hurdalar ortada uçuştu ve sonuçta zor da olsa milletimizin kararıyla "evet" oyu çıktı.

Şimdi, asıl gelinen nokta şudur: Dediğim gibi, bazı toplumlar bazen belayı bir anlamda göremezler. O körlük noktasında öyle şeyler cereyan eder ki ve süreç devam eder, eder, eder sonuçta "Biz bunu niye yaptık?" derler. Burada halkın kabahati var mıdır? Hayır, halkın kabahati yoktur. Muhalefetiyle, iktidarıyla hepimiz kabahatliyiz, bu Meclis kabahatlidir. Bu Parlamentodan öyle ya da böyle o referandum kararı çıkmıştır. Hepimiz suçluyuz, hepimiz bunun öz eleştirisini yapmalıyız. Az suçluyuz, çok suçluyuz ama hepimiz suçluyuz. Bu Parlamento böyle bir karara imza atmıştır ne yazık ki. Oysa ki böyle bir düzenleme bu millet tarafından yüzde 80-90'la reddedilmeliydi ama bütün şeyler havada uçuştu "18 yaşında gençlere milletvekili hakkı vereceğiz." Göreceğiz, bakalım 18 yaşında milletvekili gelebilecek mi önümüzdeki süreçte. Ne yazık ki gelemeyecek.

Değerli milletvekilleri, sözlerimi şöyle tamamlıyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) - Bir cümle Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun lütfen, tamamlayın.

ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Her ülkede bir yöneten vardır lakin her yönetenin hukukun üstünlüğüne inancı yoktur. Her yönetenin bir hukuku vardır ama her hukukun adaleti yoktur. "Adaletsiz günlere tamam." deme düşüncesiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)