GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 6771 Sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:98
Tarih:10.05.2018

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Değerli Başkan, salonda bulunan bütün değerli arkadaşlarımız, öncelikle bir saflığımdan söz etmek istiyorum. Bu yetki tasarısını gördüğüm zaman şöyle düşündüm, dedim ki: "Galiba olağanüstü hâl kalkacak. Olağanüstü hâl kalkacak ki yeni bir yetki istemine ihtiyaç var yeni kararnameler çıkarmak için, yeni değişiklikler yapmak için, seçimi de sözde tırnak içinde meşru koşullarda, özgür koşullarda yapmak için bir değişiklik amaçlanıyor." Böyle düşündüm; safım, biraz safım bu konuda. Tasarıyı bu sabah gördüğümde ve izlediğimde başka bir gerçekle karşılaştım. Aslında iktidara bir yetki yetmiyor yetkiyi katlamak istiyor, yetkiyi çiftleştirmek istiyor, daha da güçlü hâle gelmek istiyor. Ben niye böyle kuşkuyla düşündüm? Çünkü bu iktidarın bugüne kadar yaptığı hiçbir yasal düzenleme bana da kamuoyuna da umut vermiyor ve güven vermiyor. Öyle zannediyorum ki yapılmak istenen şu, hiç üstünü örtmeyelim, yapılmak istenen şu... Önergemiz de bu amaçla bir tarih belirtilmesini hedef alıyor. Ne yapılmak isteniyor? Ola ki rüzgâr ters yönden eserse...

MUSA ÇAM (İzmir) - Esecek, esecek!

ŞENAL SARIHAN (Devamla) - ...ve ters yönden esen bu rüzgâr istediğimiz seçim sonucunu vermezse o takdirde ne yapmak gerekiyor, nasıl bir önlem almak gerekiyor? Sayın Cumhurbaşkanı yemin etmemiş olsun, yetkili olsun, yetkili olduğu için de o sözde hukuki ya da kanuni diyebileceğimiz yetkilerini kullansın ve istediğini yapsın, istediği gibi hareket etsin; seçim sonuçları konusunda haziran seçimlerinde gördüğümüz tablo yeni baştan yaşanabilsin.

Değerli arkadaşlar, bakınız, ben bir kriterden söz edeceğim size, Kopenhag Kriterleri'nden söz edeceğim, Kopenhag siyasi kriterlerinden söz edeceğim. Ne der siyasi kriterler? Der ki: "Bir ülke, bir devlet demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, azınlık haklarını güvence altına alır ve istikrarlı -bir de ekonomi var ama siyasi kriterler içinde olmadığı için söylüyorum- bir şekilde bu temellere riayet ederse o bütün bu dünyanın ve bütün bir kamuoyunun kabul ettiği demokratik bir ülke sayılır."

Şimdi, hem biraz önce hem sabahleyin Sayın Bakanın konuşmalarını dinledim, konumuzla ilgili bir bölüme değineceğim çünkü arkadaşlarım diğer konularla ilgili çok sayıda açıklama yaptılar, onlara katılıyorum, Sayın Bakanın farklı, benim farklı anladığım -bilmiyorum, üniversitelerimizde, mezuniyetlerimizde bir fark var mı- 91'inci madde şöyle diyor: "Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini -bunun altını çiziyorum- ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir." Sayın Bakan Anayasa Mahkemesinin bir kararından yineleyerek söz etti, (2011/147) sayılı Karar'dan söz etti. Ben ona şunu hatırlatmak istiyorum: (98/69), (99/2) esas sayılı bu kararlara niye bakmıyorsunuz? Bu kararlar ne diyor? "Yuvarlak ve genel ifadeler kullanamazsınız yetki yasalarında." Şimdi, siz öylesine yuvarlak bir ifade kullanıyorsunuz ki kullandığınız ifade meşru olmayan bir sistemin, bir dönemin açılmasına yol açabilir.

Değerli arkadaşlar, ben de burada sözlerimi bitirirken "hukuksuzluğa artık tamam." deme ihtiyacını hissediyorum. Bizim Parlamentomuzun sağlıklı, meşru demokrasiyi ve özgürlüğü getirecek işler ve yasalar yapması gerektiğine inancımı ifade etmek istiyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)