| Konu: | 6771 Sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 10.05.2018 |
CHP GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, dün bu kürsüye son çıktığımı varsayarak çıkmıştım. Galiba bugün de son çıktığımı varsayarak çıkmıyorum artık. Bilmiyorum daha kaç tane kanunla karşılaşırız, neler yaparız.
SALİH CORA (Trabzon) - "Devam."
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Aslında, burada, özellikle bu yasada dile getirmeye çalışacağım dört tane husus var. Bunları siz sayın milletvekillerinin özellikle dikkatine sunmak istiyorum. Bir kere, en birinci husus, bu tasarıyı görüşüp de yasalaştırdığınız zaman bir rekora imza atacaksınız. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosunda gerçekleştirilen yasalar açısından değil, galiba dünya parlamentolarında da bu kadar hızlı bir şekilde gelip yasalaşan bir yasa görülmemiş olacak çünkü yasanın Komisyonda görüşülmeye başlamasından bu zamana kadar sadece yedi saat geçti, birkaç saat içerisinde de gerçekleşirse on saat içerisinde bu olayı tamamlamış olacağız. Bu, aslında, bu Parlamentoya "Çalışmıyor, yavaş çalışıyor." diyen insanlara bir yanıt olarak alınırsa çok iyi bir olaydır. Gerçekten iyi çalışıyoruz, iyi gidiyor. Ancak, değerli arkadaşlar, keşke bu hızla çalışıp da birazcık da doğru yasa yapabilsek. Eğer burada yaptığımız yasa her şeyiyle beraber işleyen bir yasa olsa bunu gerçek bir ödül olarak da alnımızda, göğsümüzde her zaman taşırız.
Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir dönüm noktası geçirdik. 2017 yılının Ocak ayında Anayasa'mızı değiştirdik, Anayasa değişikliğiyle beraber hükûmet sistemimiz de değişti, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtik parlamenter sistemden.
Sonuç olarak, yasalarımıza uygun bir şekilde, Anayasa'ya uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini düşündüğümüz bu değişiklikten ötürü hiç kimsenin ilave bir şey söylemesine gerek yok. Bundan sonraki olay, bu değişikliğin yaşama geçirilmesiyle ilgili olarak Parlamentoya verilmiş olan görevlerin layıkıyla ve gereğince -layıkıyla ve gereğince- yapılıp yapılmamasıyla ilgili bir konudur.
Anayasa'yı Ocak 2017'de değiştirdik. Bu Anayasa değişikliğini düzenleyen yasanın yani 6771 sayılı Yasa'nın geçici 17'nci maddesinde de "Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu Kanunla yapılan değişikliklerin gerektirdiği kanun düzenlemelerini yapar." hükmünü koyduk. Yani siz yeni bir hükûmet sistemine geçtiniz, Anayasa'nızda değişiklikler yaptınız, bundan sonra size altı aylık süre veriyorum ey Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri, bu süre içerisinde siz, Anayasa'ya uygun hâle getirin diğer bütün yasalarınızın hepsini. Sayın Bakanın ifadesiyle, 940 küsur tane yasada, 40 tane kanun hükmündeki kararnamede, belki onlarla ilintisi kurulacak olan binlerce yasada bunlarla ilgili değişiklikler yapılacaktı. Verilen süre, altı ay. Ancak bu altı aylık süre öyle inisiyatife bırakılmış bir olay değil, çok net bir şekilde "kanuni düzenlemeleri yapar" "yapar" "yapabilir" değil. "Yapabilir" değil, "yapılmalıdır", o da değil. "Yapar" dediğine göre bir emredici hukuk kuralıdır, emredici Anayasa kuralıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bunu yapması gerek. Yapmadı, Türkiye Büyük Millet Meclisi bunu yapmadı. Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk altı ayda bunu yapmadı, bırakın ilk altı ayı yani Anayasa'nın öngördüğü emredici hükümdeki altı ayı, onu izleyen yedi ayda da yapmadı yani on üç aydır yapmadı. On üç saatte çıkardığımız bir yasa, buna karşılık on üç ayda yapılmayan çalışmalar. Sorun burada.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa'nın emredici hükmüne rağmen bir görevini yerine getirmemesinin anlamı nedir değerli arkadaşlar, anlamı nedir? Bu, çok açık bir şekilde Anayasa ihlalidir. Peki, nasıl Anayasa ihlalidir? İhmal suretiyle Anayasa ihlalidir. "İhmal suretiyle Anayasa..." Belki bu kavramı ilk defa duyuyorsunuz, biz de zaten ilk defa Plan ve Bütçe Komisyonunda kullandık. Bir Meclis görevini ihmal ediyor ve Anayasa ihlal edilmiş oluyor. Peki, bunun karşılığı ne, müeyyidesi ne? Bunu sıradan bir olaymış gibi geçiştirecek miyiz? Yani ihmal suretiyle Anayasa'nın ihlal edildiği çok net olarak ortalıktayken, delilleriyle beraber ortalıktayken, hatta şu anda yaptığımız kanun da bu ihmalin en büyük deliliyken bunu sessiz olarak geçiremezsiniz, bunun mutlaka bir karşılığı olmalı. Normal çalışan bir Parlamentoda, apar topar erken seçime gitmemiş olan bu Parlamentoda belki de yapılması gereken olay bu konuda Hükûmete bir gensoru verilmesiydi çünkü bu tür denetimler Parlamento içinden yapılır. Yoksa oturup da otomatik olarak dışarıdan bu ihmalin cezasının kesilmesi gibi bir tavır demokrasilerde olmaz. Elbette ki bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi kendiliğinden yapamayacaktı; gerekirse yapar, ayrı bir olay. Bu durumda buna destek olacak, bu kanunların yapılmasıyla ilgili olarak devletin birikimini kullanarak tasarıları hazırlayacak olan Bakanlar Kuruludur, Hükûmettir yani. Devlet birikimini kullanmadan Bakanlar Kurulunun desteklemediği hiçbir düzenleme gerçek anlamıyla bu toplumun gereksinmelerine yanıt verecek bir düzenleme olmaz, eksiklikleri olur.
Dolayısıyla bu olayı "Yaptık, oldu; geçti, oldu." gibi bir olguyla kesinlikle tanımlamamak gerek. Bu çalışmalarla ilgili olarak, bu çalışmaların yürütülmesiyle ilgili olarak da tarihte bıraktığımız iz, maalesef, bu Parlamentonun kırdığı rekora rağmen, kırdığı rekora karşın pek iyi anılmasına neden olmayacak; maalesef.
Değerli arkadaşlar, yetki tasarısıdır, dolayısıyla bu yetki tasarısıyla ilgili olarak Bakanlar Kuruluna verilecek yetkilerin her birinin ne şekilde düzenleneceği de Anayasa'mızın 91'inci maddesinde çok açık bir şekilde sayılmıştır. Anayasa'nın 91'inci maddesi "Bu şekilde çıkarılacak olan kanun hükmündeki kararnamelerin -yani 1'inci maddede saydıklarımızın- amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içerisinde kaç defa kullanılacağını çok net olarak belirtmek zorundadır." diyor, 91'inci madde bu. Dolayısıyla, bu kararnamenin içerisinde muğlak, içeriği belli olmayan, neyi kapsadığı belli olmayan, hangi düzenlemelere kadar uzanacağı konusunda herhangi bir sınırlama taşımayan düzenlemeler yapıldığı takdirde, bu, Anayasa'nın 91'inci maddesine aykırı oluyor. Nitekim Anayasa Mahkemesinin -zaten bu, 1982 Anayasası'nın hükmüdür, değişmemiştir- 1982 Anayasası'ndan beri verdiği kararlarda 91'inci maddedeki ilkelere uymayan yetki kanunlarıyla ilgili sürekli iptal kararları verilmiş.
Şimdi, bu yaptığımız düzenlemenin içerisindeki 1'inci madde yani kapsam maddesinin son fıkrası, bu açıdan -bütün kuruluşlarla yani burada sayılanların dışındaki bütün kuruluşlarla ilgili olarak- sadece Anayasa'daki değişiklikler nedeniyle Başbakanlığın veya hükûmetin ortadan kalkması veya kalkan hükümleri içeren ibarelerin ortadan kaldırılması şeklinde algılanmamalı. Eğer bu sadece bu şekilde açık olarak yazsa, "'Başbakan' yazanların hepsi çıkarılacak. 'Bakanlar Kurulu' yazan yerlere 'Cumhurbaşkanlığı kararnameleri' konulacak." diye net olarak tanımlansa burada hiçbir sorun olmaz. Birazcık uzun bir kararname olur ama hepsini yazarlar, burada görüşülür, çıkar; orada bir sorun yok. Ancak, burada "bunların dışında kalan" demek suretiyle bütün ülkeyi kapsayan, geçmiş bütün kararnameleri kapsayan, dolayısıyla onların içerisinde sadece bunlarla ilgili değil, bunların niteliklerini ve içeriklerini de değiştirecek düzenlemeler yapma gerekliliği ortaya çıkıyor.
Şimdi, geç kalınmış, yapılmamış, dolayısıyla kanun hükmündeki kararnameye dönüştürülmüş olan bu düzenlemelerde Meclisin yasama yetkisini, Meclis olarak ihmalimiz sonucunda ortaya çıkan bu durum nedeniyle Bakanlar Kuruluna devrediyoruz ama Bakanlar Kuruluna devrettiğimiz yetkinin de sınırları yok yani Bakanlar Kuruluna da Anayasa'ya aykırı bir şekilde devrediyoruz. Dolayısıyla buradaki düzenleme... Doğru, bu kadar geniş bir şeyin konması gerekiyor çünkü on üç ay bekledikten sonra birdenbire, apar topar bir kararname yazılıp da getirildiyse bundan bu sonuçlar çıkar. Sayın Bakan Plan ve Bütçe Komisyonunda verdiği bilgiler sırasında aylardan beri bu konularda çalışmalar yapıldığını söyledi. İyi de değerli arkadaşlar, aylardan beri yapılan bu çalışmaların sadece Komisyona gelmesi, komisyonlarda görüşülmesi, sonra da Genel Kurula inmesi kalmış zaten, pek fazla bir şey kalmamış ki. O nedenle, yaptığımız tasarı, yetki tasarısı Anayasa'nın 91'inci maddesine kapsam itibarıyla kesin olarak aykırıdır.
İkinci önemli konu var burada dile getireceğimiz: Verdiğimiz yetkinin geçerlilik süresi. Anayasa çok açık bir şekilde söylüyor kullanma süresini. Hangi tarihe kadar kullanılacak? Bakanlar Kuruluna devrettiğimiz bu yetkiyi biz hangi tarihe kadar kullanacağız? Kararnamede diyor ki: "Cumhurbaşkanı yemin edene kadar." Bu bir tarih değildir değerli arkadaşlar. "Tarih" dediğiniz olay kesindir, belirlidir; "şu yılın şu ayının şu günü" denir veya "şu yılın sonuna kadar" denir "şu yılın başından itibaren" denir. Cumhurbaşkanının hangi gün yemin edeceğini burada bilen bir Allah'ın kulu var mı? Bilemezsiniz. Kanun yapıyoruz burada, ciddi bir şey yapıyoruz. Dolayısıyla, Bakanlar Kuruluna verdiğimiz yetkiyi tartışıyoruz. Bu yetkiyi verdiğimiz zaman Anayasa'mızda seçimlerin 2019 yılının 3 Kasımında yapılacağı yazıyor idi. Ama buna rağmen 17'nci maddede bu düzenlemelerin altı ay içerisinde yapılması konulmuş idi. Dolayısıyla, bu düzenlemelerin hepsi altı ay içerisinde yapılacak ancak yürürlüğü Cumhurbaşkanının yemin ederek göreve başlamasından sonra olacak. Bu mantıklıdır; bu, kararnamelerin yürürlük tarihini gösterir, o tarihten itibaren işleme girer bunların hepsi. Ama burada verdiğimiz yetki, burada konuştuğumuz yetki farklı bir yetki. Biz burada Bakanlar Kuruluna yetki veriyoruz yani bundan sonra Cumhurbaşkanının çıkartacağı kararnameler için Cumhurbaşkanına verdiğimiz bir yetki değil bu. Cumhurbaşkanı burada tamamen tartışma dışı. Bu yetki, Hükûmete verdiğimiz yetki. Bu Hükûmet yani yeni sistem yürürlüğe girdiği zaman artık adı anılmayacak olan Bakanlar Kurulu bu yetkiyi ne zamana kadar kullanacak? Olay bu. 91'inci maddede diyor ki: "Bu yetkinin kullanılma süresini çok net olarak belirleyeceksiniz." Biz belirleyemiyoruz bu süreyi, "Cumhurbaşkanının yemin etmesine kadar." diyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, geçici madde Bakanlar Kuruluna verilen bu yetkinin süresini belirliyor ise buna biz çok net bir şekilde, örneğin "24 Nisan 2017 tarihine kadar bu yetkiyi veriyoruz, o zamana kadar Bakanlar Kurulu istediği bütün düzenlemelerin hepsini yapsın." deriz. Burada bir sorun olmaz. Ya da 24 Nisan demeyiz de seçimlerin sonuçları, şunları, bunları ortalama olarak kaç günde çıkıyor? Altı günde çıkıyor. Biz iki gün öne çekeriz, 29 Nisan deriz, 30 Nisan deriz ya da bir hafta önce deriz, bir hafta sonra deriz.
Yani Anayasa'yı sürekli olarak, bir taraftan yasayı yaparken ihlal ediyoruz, bir taraftan verilen görevi ihmal ederek yapıyoruz, bir taraftan yapılmış olan tanımlamada verilen yetkinin kullanılmasıyla ilgili yaptığımız düzenlemede ihlal ediyoruz. İyi de o zaman bu Anayasa'ya göre kurduğumuz, bu Anayasa'ya göre getirdiğimiz yeni yönetim sistemine saygıyı nasıl sağlayacağız, neyle sağlayacağız daha doğrusu? Bunların en azından birazcık sağlıklı yapılmasında... Tamamen diğer tartışmaların hepsinin dışında teknik bir düzenleme yapıyoruz. Şu teknik düzenlemeyi dayanağı olan yasalara uygun, Anayasa'ya uygun bir şekilde yapalım demenin ne sakıncası var burada?
Kaldı ki bu kadar sıkıştırılması da anlam veremediğimiz bir durum nitekim Meclis çalışmaya devam ediyor. Çalışılabilirdi de üstünde, daha olumlu sonuçlar çıkabilirdi, gerçekten iyi şeyler çıkardı. Bu koşullar altında yaptığımız düzenlemeyi toplum da benimserdi, toplum vicdanına da uygun olurdu. Toplumun benimsemediği olaylarla ilgili olarak yapılan düzenlemeleri topluma benimsetmek o kadar kolay bir olay değil.
Yasalarımızın kalitesiyle ilgili olarak bu Mecliste çok fazla tartışma yaptık. Bu kadar önemli bir konunun, bu yetki yasasıyla ilgili tartışmaların bu Mecliste bir avuç insan tarafından yapılmış olması, gerçekten, o da ayrı bir üzüntü kaynağıdır, yazık günahtır. Bu Meclise girmek için ciddi anlamda mücadele eden yüzlerce, binlerce insan şu anda Parlamento yarışının sırasına girmiş ancak bu Parlamentoda çalışma hakkını elde etmiş, görev yapma onuruna ulaşmış insanlarla siz şu anda rejim değişikliğine, sistem değişikliğine neden olan bir tasarıyı tartışamıyorsunuz, bu sistem dışında kalmış.
Olay, belirli polemikler söz konusu olduğu zaman, tamam, iyi tartışılıyor ama teknik bir konu düzenlendiği zaman lütfen bunu yapalım, bir kere olsun yapalım. Şu kırdığımız rekorun üzerine, çok doğru, Anayasa Mahkemesine götürmediğimiz bir tartışma yapılabilir. Eğer normal zamanında, doğru bir şekilde yapılmış olsaydı bu tartışmaların hepsi yani bir erken seçim vesaire söz konusu olmasıydı, bundan önce yapılacak olay gerçekten, bu hükûmet sistemi, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi benimseniyor ise geçici 17'nci maddenin gereğini yerine getirmeyen Hükûmetle ilgili olarak bu Parlamentoda mutlaka bir gensoru verilirdi. "Yapın kardeşim bunun gereğini, bunun gereğini yapın." denirdi, bu mutlaka denirdi, bu denmedi. O zaman bunun gereğini yerine getirmek Parlamentonun görevi.
Her şeyi düzeltme imkânımız yok. Kararname bir zorunluluk hâline gelmiş. Anayasa Mahkemesi net bir şekilde bu tür düzenlemelerle ilgili olarak vermiş olduğu kararında "Çok ivedi olması nedeniyle, acele çıkartılması gereken işleri bitirmek için kanun hükmünde kararname yetkisi isteyemezsiniz. Bu, bu amaçla verilmiş bir yetki değil. Çok karmaşık olaylarda, burada tartışılması mümkün olmayan olaylarda idareye kolaylık sağlamak amacıyla böyle bir düzenleme yapılabilir ancak." diyor. Bu gerçeği de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Dolayısıyla, hem yetki açısından hem yürürlük tarihi açısından hem de kapsam açısından ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldığımız bir yasa görüşüyoruz burada. Büyük bir olasılıkla birazdan oylanacak, geçecek. Maddelerinde yine o maddelerin tekniğiyle ilgili değil de çok farklı şeyler tartışılarak geçilecek ve Türkiye'de değişen rejimin altyapısı kurulmuş olacak. Buna kimse inanmaz. Ben buna inanmak istiyorum, ben buna, değişen rejimin, kurulan yeni Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin hukuk altyapısının sağlıklı bir şekilde kurulmasına veya kurulabileceğine inanan bir insanım. Kurulabilir, yapılabilirdi ama zerre kadar bir gayret de görmüyoruz, bu konuda herhangi bir çaba da görmüyoruz değerli arkadaşlar. Bu tartışmalar çerçevesinde uzun süre konuşulacak bir tasarı bu.
Buradaki iki konuya daha dikkat çekip konuşmamı bitirmek istiyorum. Burada yapılan düzenlemelerin daha sonra değiştirilmeyeceği asla söylenemez. Sonuç olarak burada yapılan da bir yasadır, zaten bu kararnamelerle ilgili yapılan düzenlemeler daha sonra da ortaya çıkarılıp düzeltilebilir ancak söz konusu olan olayın başlangıcının hatalı kurulmasıdır. İlk düğmeyi yanlış iliklerseniz ondan sonrakileri düzgün ilikleme şansınız yoktur, yapamazsınız da zaten. O nedenle bu tür düzenlemelerle ilgili olarak gereken çalışmaların hiç değilse devletin bütün birikimini kullanarak bundan sonra yapılacağını ama kararnamedeki iki tane temel eksikliğin de giderileceğini burada ummak istiyoruz.
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)