GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:97
Tarih:09.05.2018

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 557 sıra sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı'nın bu dönemki galiba 6'ncı versiyonu üzerinde grubum adına konuşacağım. Sürekli olarak vergi ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılması ya da varlık barışı, bunlara benzer kanun tasarıları üzerinde konuşuyoruz burada dikkat ediyorsanız, ezberledik artık.

Değerli arkadaşlarım, gecenin bu saatinde konuşmama başlarken meşhur bir hikâyeyi anımsatayım size. Hani, şu, yazlık sinemada ön tarafta ensesi kalın birisi oturuyor, iki arkadaş da arka tarafta oturuyor. Biri diğerine demiş ki: "Şu ensesi kalının ensesine bir tokat atarsan sana bin lira veririm." Bin lira da iyi para. Gitmiş, korka korka da olsa bir tokat atmış "Özür dilerim, seni arkadaşım falanca sandım." Ondan sonra, yerine geçmiş, almış bin lirasını. Biraz sonra adam demiş ki: "Bir tokat daha atarsan bir bin lira daha vereceğim." O ensesi kalın adam, rahatsız olmuş tabii, yerini değiştirmiş. Gitmiş, buna bir tokat daha atmış "Ya, demin birisine benzettim seni, şurada başka birisine tokat attım." demiş, o bin lirayı da almış o bahaneyle. Biliyorsunuz, zaten, üçüncü defa da olunca "Sende bu ense benim arkadaşta da bu para varken daha çok tokat yersin." demiş.

Niye bunu anlattım? Bu yeniden yapılandırmalar, aflar yüzünden birileri tokat yiyor ama bu tokadı millet mi yiyor, vatandaş mı yiyor, devlet mi yiyor; onu anlayamadım ben, sürekli birileri tokatlıyor. Gerçekten, vatandaş da devlet de burada çok ağır tokatlar yiyor, hele bu seferki afta bir de imar affı eklendi, imar affı. Hiçbir şekilde kanunu yok, çevre bilinci yok, şehirleşme bilinci yok, ahlakı yok, öyle bir af kanunu çıkarıyoruz. Bu, şaplaktan çıktı, tokat atmaktan çıktı, tepeye yumruk atmaya döndü artık, devletin tepesine yumruk atmak, vatandaşın tepesine yumruk atmak.

Sayın Maliye Bakanıyla konuştuk, iki buçuk yıllık bir dönemde 4 tane af gelir mi? 4 af. 2 tane varlık barışı olacak şimdi, herhâlde o da gelecek, bununla 5'inci olacak, 3 tane de vergi ve prim affı. İki buçuk yıllık bir dönemde, ne büyük bir talihsizliktir bir bakan için, gerçekten ne kadar büyük bir talihsizliktir. Sayın Bakan gerçekten bu Hükûmetin en değerli bakanlarından biri; imardan sorumlu Çevre ve Şehircilik Bakanı da öyle, kendisinin vizyonu var, bazı konuları çok iyi bilen birisi ama söyledikleriyle yaptıkları maalesef çok farklı, çok yanlış işler yapıyorlar, doğru şeyler söylüyorlar. (CHP sıralarından alkışlar) Hem bileceksiniz, bir şeylerin doğrusunu bileceksiniz, yanlış yapacaksınız, bu da çok büyük bir şansızlık.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Felaket esasen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Evet.

Bir bakan için, maalesef, bu, iki bakanımız için çok büyük şansızlık.

Yalnız, tabii, böyle bir Hükûmet varken, böyle bir siyasi zihniyet varken, bundan kurtuluş da, bu toplumun bu şaplaklardan ve bu yumruklardan kurtulması da mümkün değil.

Defalarca buradan, hatırlıyorsunuz, her defasında söyledik "Yapısal reformların yapılması lazım, vergi reformunun yapılması lazım, sosyal sigortalar reformunun yapılması lazım, diğer bütün reformların yapılması lazım" diye. Sayın Bakan zaman zaman laf attı, "Yapacağız onları da, getireceğiz onları da.."

Bakın, bugünlere geldik, hiçbirisini getiremediler, hiçbirisini yapamadılar, ondan sonra da bu acıklı duruma düşüldü maalesef. Bir hükûmetin bu duruma düşmesi kadar acıklı bir şey yoktur. On altı senenin bütün birikimini, yapılanı, söyleneni, hepsini yok etti bunlar, bu yapılanlar. Biliyor musunuz, şu 557'yle getirilen aflar, birike birike her şeyi yok etti. Ya, bundan önceki aflarda, hatırlıyorsunuz, rakamlar, Maliye Bakanlığının alacağı 67 milyar, 90'a çıktı, şimdi Maliye ve SGK'nin birlikte alacağı 183,5 milyara ulaşmış. Sürekli af geliyor, sürekli olarak da alacak artıyor, böyle bir anormallik olur mu? Tahsilat yok. Demek ki devlet artık vergi tahsil edemiyor. "Vergi tahsil edememek" demek, ne demek biliyor musunuz? "Devlet, egemenliğini kullanamıyor." demek. Gelir ve kurumlar vergisinin, beyana dayanan vergilerin alınmaması demek. Harcama üzerinden vergi alınmasıdır. Vergi alınıyor. Nasıl alınıyor? 600 milyar bu sene vergi alınması öngörülüyor. Nasıl alınıyor? Akaryakıt istasyonları çalışarak alınıyor. Yoksa gelir ve kurumlar vergisiyle, beyana dayanan vergilerle alınmıyor maalesef. Devlet vergi alamayacak durumdaysa, primini alamayacak durumdaysa, ki öyle, imar affı gibi her şeyi affeden bir kanuna muhtaç hâle gelmişse -ki öyle- bitmiş demektir arkadaşlar -bu hâle geldi- her şey nakıs kaldı demektir. Utanılacak bir durum.

Hani şu tasfiye satışlar var ya, her şey yarı fiyatına, satıyoruz, satıyoruz, her şey yarı fiyatına; burada da öyle. "Gelin, ödeyin yeter ki, vergiyi affediyoruz, primini affediyoruz, imar affı getiriyoruz." Kaynak da yok. İmar affı bu senenin sonuna kadar, 31 Aralığa kadar geçerli. Ödemeleri gelecek sene başlayacak. Bu sene gelir yok, imar affından gelecek 1 kuruş yok. Bu açıklar bu senenin açıkları. Bu daha önce yaptığımız, en az 66 milyar tahmin edilen, şimdiki bu aflarla beraber, ödemelerle beraber, seçime yönelik yatırımlarla beraber 110 milyara çıkacak olan açık, maalesef bu senenin açığı; öyle kaynağı falan da yok bazı arkadaşlarımızın söylediği gibi.

Şimdi, böyle aflar yapılınca bir milat olur. Bundan sonra bir daha buna benzer aksamalar olmayacak diye kanunlar çıkarırsınız, bir milat kabul edersiniz. Bu, şehircilik için olur, imar için olur, vergi için olur, prim için olur. Böyle bir şey de yok. Bu, devletin iflasını kabul etmemiz.

Bakın, bugün -Sayın Maliye Bakanı da katıldı- Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplandı sarayda, şöyle bir açıklaması var: "Toplantıda Hükûmetin para ve maliye politikaları konusundaki hedeflerine ulaşma kararlılığı teyit edilmiştir. Bu çerçevede ülkemizin ekonomisinin en önemli çıpalarından olan mali disiplinden asla taviz verilmeyecektir." Mali disiplinden taviz verilmeyecekmiş. Mali disiplin kalmadı ki! Maliye kalmadı ki mali disiplin kalsın! Bu hâle gelmiş, burada bu yazıyor. Ondan sonra da dolar tekrar fırladı tabii. Koordinasyon Kurulunun bu kararını okuyunca piyasalar maalesef... Ya, Sayın Maliye Bakanım, siz bu işleri bilen bir insansınız.

Değerli milletvekilleri, bakın, bu kanun tasarısının gerekçesinde şöyle bir şey yazıyor: "İşletme kayıtlarının, fiilî durumlarına uygun hâle getirilerek kayıtlı ekonomiye geçişin teşvik edilmesini amaçlamaktadır." diyor bu kanun tasarısı. İşletme kayıtlarının, fiilî durumlarına uygun hâle getirilerek kayıt dışı ekonominin önüne geçilecekmiş! Böyle bir şey nasıl yazılabilir bir gerekçeye? Yani o tarihe kadar işletmeler, kanuna aykırı, sahtekârlık yapmışlar, yanlış kayıtlar yapmışlar. Siz bunları affederek kayıtlı ekonomiyi teşvik ediyorsunuz. Böyle bir gerekçe olabilir mi Allah aşkına? Bu, nasıl yazılabilir gerekçeye? Böyle bir sorumsuzluk olabilir mi, böyle bir anlayış olabilir mi? Bu zihniyetle Türkiye bu sıkıntıların altından kalkabilir mi?

Değerli arkadaşlarım, 2013'ten beri maalesef küçülüyoruz. Buraya bir milletvekili arkadaşımız çıktı "2017'de büyümede rekor kırdık." dedi. Bakın, 2013 yılında 950 milyar gayrisafi yurt içi hasılası vardı Türkiye'nin, bugün bu, 2017'de 851 milyara düştü, 100 milyar düştü. Kişi başına millî gelirimiz de 2013'te 12.480 dolardı, 2017'de 10.597 dolara düştü dolar bazında, 2 bin dolara yakın düşüş var, inme var. Bunlar yanlış politikaların sonucudur. Bu politikaların devam etmesi hâlinde, bugün olduğu gibi vergi de, prim de tahsil edilemeyecektir, bu işin altından kalkılamayacaktır. Devlet kötü bir noktaya doğru gidiyor, bu toplum kötü bir noktaya doğru gidiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Bu seçimden sonra...

BAŞKAN - Buyurun lütfen, tamamlayalım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Önümüzde bir seçim var yakın zamanda, herkese başarılar diliyorum. Ama bu seçim, Türkiye'nin kaybetmemesi gereken bir seçimdir, kazanması gereken bir seçimdir, çok önemli bir seçimdir. Bu şartlar altında, bu koşullar altında kaybederiz.

Bakın, yarın Plan ve Bütçe Komisyonunda Başbakanlığın kaldırılmasıyla 25 Hazirandan itibaren oluşacak devlet düzeniyle ilgili bir kararname yetkisi, Bakanlar Kuruluna veriliyor; daha yeni akla geldi. Günlerden beri, aylardan beri ben bu konuyu dile getiriyorum, anlatıyorum, yazıyorum; daha bugün getirilecek, yarın görüşmeye başlayacağız. Bu kadar sorumsuzluk olabilir mi? Bir ülke bu kadar sorumsuzca yönetilebilir mi? Maalesef Türkiye bu durumlara düşmüştür, düşürülmüştür. Allah yardımcımız olsun, bu zihniyetle bu şekilde devam etmemiz mümkün değil.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - "Tamam." diyoruz onun için.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - İnşallah. "Tamam." dememiz lazım.

Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kuşoğlu.