| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 08.05.2018 |
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu yılın, bu dönemin sanıyorum millî eğitim alanındaki son yasası ve Sayın Bakanla da son kez bu ortamda beraberiz. Önümüzdeki dönemde Sayın Bakanla yine beraber olmayı ama Sayın Bakanı muhalefet sıralarında görmeyi yürekten arzu ediyoruz.
BAŞKAN - Buraya gelirse yalnız bakan olamayacak demektir.
MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - 2016 yılı Mayıs ayında Efes tatbikatına gitmek üzere Millî Savunma Bakanı olarak hazırlanırken kendinizi Millî Eğitim Bakanı olarak buldunuz. Gerçekten, yerinizde olmayı arzu etmezdim. Öyle bir tabloyla karşı karşıyasınız ki atılan her adımın bence vicdanınızda doğru olmadığını bile bile savunmak, onu akla uygun hâle getirmek için çok çaba harcadınız, biz bunu komisyonlarda da gördük.
Sayın milletvekilleri, AKP iktidarları döneminde 6 Millî Eğitim Bakanı değişti. Sayın Bakandan önceki, Nabi Avcı dışındaki, 4 bakanın bugün Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarında olmaması bile eğitimin ne hâlde olduğunun göstergesidir. Hiçbiri şu anda sizin saflarınızda değiller. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN TURAN (İstanbul) - Nabi Avcı...
MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - "Nabi Avcı dışında." dedim.
Şu anda, Sayın Bakanım, belleğinizde şöyle bir film şeridi gibi gitmesi bakımından, AKP iktidarının 2013 yılından bu yana yaptığı değişiklikleri şöyle sıraladım. Bu, "Kervan yolda düzülür." değil, bu, "Kervan yolun başında bozulur." olmuş. Hiçbir değişiklik üç yıldan fazla kalmamış. Bakın, 2003 yılına geldiğinizde üniversite katsayı farklarını artırmışsınız. Hemen ertesi yıl müfredatı değiştirmişsiniz. Ertesi yıl liseleri üç yıldan dört yıla çıkarmışsınız. Ertesi yıl bu liselere giriş sisteminin yerine OKS'yi getirmişsiniz. Ertesi yıl, 2007'de -OKS bir yıl kalmış, bir yıl- demişsiniz ki: "SBS olsun, üç sınav birden olsun." İki yıl kalmış bu, 2009'da demişsiniz ki: "Ya, bu tek sınav olsun da YGS ve LYS olsun." Üniversite sınavlarını iki sınava çıkarmışsınız. 2009'da üniversiteye girişteki katsayıyı kaldırmışsınız. 2010'da lisedeki üç aşamalı sınav yerine tek aşamaya geçmişsiniz, üç yıl kalmış. Kervan daha yola çıkmamış, yolun başında kervan dağılmış, başka bir kervan gelmiş. 2012'de 4+4+4 sistemine geçmişsiniz. Aynı yıl, bu sefer "Ya, bu tek sistem olmadı, çok sınavlı sisteme tekrar geçelim." demişsiniz, aynı yıl. 2013'te dershaneleri kaldırmışsınız. Peki ne olmuş? Bu kez okulları dershaneleştirmişsiniz. Bugün pek çok okul, "Dershane öğretmenleri bizim okulumuzdadır." diye kendi reklamını yapıyor. Yani dershaneleri kaldırırken fiilen okulları da kaldırmışsınız. 2014'te TEOG gitmiş, TEOG gelmiş... Gelen, giden tabii karışıyor. 2014'te TEOG gelmiş, 2017'de TEOG gitmiş.
İşte, sayın milletvekilleri, tablonun özeti bu. Allah aşkına, yani bu kadar değişiklik, daha bir sistemin ne kadar oturacağı belli olmadan, anında, ertesi yıl, iki yıl geçmeden tekrar değişiklik... Bunun adı yönetememektir. Bunun adı artık "Tamam." demektir.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Kaç bakan değişti, kaç bakan?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tamam.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - "Tamam." demektir.
MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - 6 bakan değişmiş.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Aynen.
MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Her bakan ortalama iki buçuk yıl görev yapmış ve her bakan geldiğinde bir önceki bakanın yaptığını bozmuş "Benim yaptığım reform." demiş. Ve şu anda sayın milletvekilleri, üniversite sınavlarına girecek öğrenciler hâlâ soruyorlar "Acaba sınavlar yaklaşırken yeni bir değişiklik olur mu?" diye. Allah aşkına, millî eğitim bu kadar delik deşik edilir mi? Ve şimdi üniversiteleri delik deşik hâle getiriyorsunuz.
Biraz önce Utku Çakırözer çok güzel anlattı. Gaye Usluer arkadaşımız da -Nabi Hoca, tabii, kendince kendine yonttu ama- çok güzel ifade etmişti, "Biz üçüncü üniversiteyi istiyoruz ama mevcut üniversite bozulmadan istiyoruz." demişti. Siz mevcudu ikiye bölüp... Tıpkı annenin evladını ikiye bölüp "İki çocuğun oldu." denir mi? Ancak Gaye Hoca çok güzel anlatmıştı bunu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Başkan, en son...
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tamamlıyoruz Başkan, tamamlıyoruz.
MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Sayın milletvekilleri, ben sözlerimi tamamlıyorum.
BAŞKAN - Devam edin, buyurun.
MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Tamam, peki, Başkanla birlikte tamamladık.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ahmet Aydın da "Tamam." dedi ya, bu iş tamam.
MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Sayın milletvekilleri, en son, hepinizin dikkatine... Bir Japon diplomat Türkiye'de işleri olan firmalarla birlikte Türklerle çok diyalog kurduklarını söyledi ve özelliklerini şöyle anlattı, dedi ki: "Bizim heyet 5 kişi görüşür. Birimiz, karşı taraf ne cevap veriyor, onu dinler; birimiz, biz ne cevap veriyoruz, onu dinler; birimiz, karşılıklı olarak bundan sonraki atılacak adıma bakar. Böyle görev bölümü yaparız." dedi. "Türkler ne yapar?" diye sordum. Dedi ki: "Hep birlikte konuşurlar, hep birlikte susarlar." "Peki, daha sonra ne yaparlar?" dedim. "Bir sonraki toplantıda heyetin başkanı değişmiştir. Öncekileri iptal eder, 'Yeni bir reform yaptık.' der." dedi. Japonların da gözlemi bu.
Hakikaten 24 Haziranda bu gidişe "Tamam,." diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)