| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 08.05.2018 |
SELİNA DOĞAN (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 13'üncü maddesine ilişkin söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
En kaba tanımıyla üniversiteler, yüksek düzeyde eğitim veren, bilimsel araştırma ve yayın yapan, bünyesinde fakülte, enstitü, yüksekokul gibi kuruluş ve birimleri barındıran öğretim kurumlarıdır. Üniversiteler bu kaba tanımlamanın ötesinde karakteri, bilimsel gelenekleri olan dinamik birer organizmalardır aynı zamanda. Dünyada tarihi bin yılı bulan üniversiteler var. Bakmayın siz Türkiye'de son yıllarda seslerinin kısıldığına, susturulduklarına; üniversiteler önemli toplumsal olaylar karşısında tavır alırlar, önerileri vardır, iktidarları eleştirmeleri üniversitelerin doğaları gereğidir. Her şeye itaat etmek, boyun eğmek bilimin ve üniversitelerin doğasına terstir. Hâl böyleyken üniversiteleri ilköğretim okulu ya da lise açar gibi açamazsınız, kapatamazsınız ve bölemezsiniz. Doğrudur, bazen üniversiteleri küçültmek gerekebilir, bazen büyütmek de gerekebilir. Bulunduğu bölge itibarıyla misyonunu doldurmuş ve artık verimli olmayan üniversiteler kapatılabilir, başka bölgelerde yenileri açılabilir. Ancak, bir yere ilkokul ve lise açarken bile altyapı çalışmaları yapmak gerekirken üniversite açmak, kapatmak ve parçalamak için defalarca düşünmek ve konunun tüm taraflarıyla bunun muhasebesini yapmak gerekir.
Bakınız, Türkiye, üniversitelerin bölüneceğini Sayın Cumhurbaşkanının AK PARTİ grup toplantısında söylediği şu sözlerle öğrendi: "Rahmetli Özal'ın adını memleketinde yaşatmak için Malatya Turgut Özal Üniversitesinin kurulmasına karar verdik. İsmini anmayacağım, oradaki mevcut üniversitenin öğrenci sayısı fazla, onu ikiye böleceğiz ve böylece kuracağımız Turgut Özal Üniversitesiyle Malatya iki ayrı üniversiteye sahip olacak."
"İsmini anmayacağım." dediği kişi, bu ülkenin 2'nci Cumhurbaşkanı Sayın İsmet İnönü. Evet, bu karar, nefret ve hesaplaşma kokan bir cümleyle kamuoyuna duyuruldu. O hâlde bu tasarıya nasıl güveneceğiz? Personeliyle, akademik kadrosuyla ve öğrencisiyle bir bütün olan üniversitelerin bölünmesi hangi ihtiyaçtan kaynaklandı, kime soruldu? Biz söyleyelim: Bu karar, rektörlerin Cumhurbaşkanları tarafından atanması sürecinin bir devamıdır. Akademileri teslim alma operasyonunun bir parçasıdır. Bu karar, üniversite örgütlülüğüne vurulan büyük bir darbedir.
Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: "Halktan üniversitelerin bölünmesiyle ilgili talep var." Bugüne kadar bu konuyla ilgili protestodan başka bir taleple karşılaşmadık değerli milletvekilleri. Üniversitelerine sahip çıkan öğrenciler, akademisyenler, halk değil mi? Daha bugün onlarca üniversite öğrencisi okullarının bölünmemesini istemek için buraya, Meclise geldiler. İktidar bunları neden dinlemek istemiyor?
Şundan eminiz ki başta okulları bölünen öğrenciler olmak üzere tüm öğrenciler ve öğretmenler sizlere 24 Haziranda güzel bir ders verecek. Ondan sonra "Biz nerede yanlış yaptık?" diye düşüneceksiniz.
Ortalık tabela üniversite dolu. Muhtemelen üniversitelerin tek görevinin diploma dağıtmak olduğunu zannediyorsunuz. Üniversitelerin ve üniversite mezunlarının sayısını artırarak bu ülkenin eğitim seviyesini yükseltmiş olmuyorsunuz. Mesele, mantar gibi üniversite açmak ya da mevcut üniversitelere yeni bölümler açmak değil, mesele nitelikli eğitim vermek. Bakın, 18 milyonluk Hollanda'nın 8'i ilk 100'de, toplam 13 üniversitesi dünyanın en iyi 200 üniversitesi arasında. Türkiye'de ilk 200'de tek bir üniversite bile yok. Bu tabloyu üniversiteleri bölerek düzelteceğimize inanıyor musunuz gerçekten? Oysa bugün burada tartışmamız gereken bu olmamalıydı. 70 bine yakın üniversite öğrencisi bugün tutuklu. Bu, başlı başına büyük bir sorun. Son olarak, Sayın Cumhurbaşkanı Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan küçük tartışmadan hareketle öğrencileri terörist ilan etmiş ve 9 öğrenciyi tutuklatmıştı. İnsanların hayatlarını, gençlerin geleceklerini karartıyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, gelin, bu tasarının görüşülmesini erteleyelim. Bugüne kadar bölmek ve ayrıştırmak dışında bir icraatınız olmadı; yargıyı böldünüz, sanatçıları böldünüz, tribünleri böldünüz, duyguları ve inançları böldünüz, sendikaları böldünüz, medyayı böldünüz. Sonunda bölme ve parçalama sırası üniversitelere geldi ancak siz ne kadar bölmeye çalışsanız da bu ülkenin vicdanlı insanları tek ses, tek yürek olarak yeni bir düzeni inşa edeceğiz, üniversiteleri de duygularımızı da böldürmeyeceğiz, geleceğimizi sizden geri alacağız.
Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)