GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:96
Tarih:08.05.2018

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 556 sıra sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 12'nci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu madde kapsamında yapılan düzenlemeyle 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 6'ncı maddesine yeni fıkralar eklenmektedir. Türkiye'de eğitime ilişkin politikaların geldiği son noktada eğitimin toplumsal hareketlilik, toplumsal adalet, barış ve eşitlik gibi temel özelliklerinin görmezden gelinmesi ve eğitimin giderek piyasanın taleplerine uygun bireyler yetiştiren bir yapıya dönüştürülmesi süreci hız kesmeden devam etmektedir. Bu madde kapsamında yapılan değişikliği de bu bağlamın dışında değerlendirmek anlamsız olacaktır.

Değerli milletvekilleri, şimdi dikkatinizi başka bir konuya çekmek istiyorum. Bakınız, bir hak olarak akademik özgürlükler meselesinin ülkemizde geldiği nokta oldukça kaygı vericidir. Anayasa'mızın 27'nci maddesinde "Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir." ifadesine yer verilirken bilimsel özerklik ise Anayasa'nın 130'uncu maddesinde güvence altına alınmıştır. Akademik özgürlük ve özerklik Anayasa'nın 27'nci maddesinde güvence altına alınan bilim ve sanat özgürlüğü nedeniyle en üst düzeyde hukuksal korumaya alınmıştır.

Değerli milletvekilleri, bilim ve sanat özgürlüğünün toplumsal ve hukuksal değeri olağanüstü hâlde dahi akademik özgürlükler üzerinde yıldırıcı etkilerinin önlenmesini gerektirir. Akademik özgürlüklere yönelik müdahalelerde olağanüstü hâlin konusuyla bağdaşmayan, konuyla bağdaştığı hâlde yeterli kanıt içermeyen ve bu nedenle "ölçülülük" ilkesinin sınanamadığı uygulamalar bilim ve sanat özgürlüğünün anayasal konumuyla bağdaşmamaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde akademisyenler için var olması zaruri olan bu özgürlük ortamına ciddi müdahalelerin olduğu olağanüstü hâlin konusuyla bağdaşmayan uygulamaların varlığı herkesin malumudur. Herkesin malumudur diyorum çünkü sırf Barış Bildirisi'ni imzaladı diye imzacı akademisyenlere karşı yürütülen linç politikaları -sözüm ona- görülen lüzum üzerine sözleşmelerinin iptal edilmeleri sonrasında OHAL ilanıyla, KHK'lerle görevlerinden atılmaları, açlık ve yoksullukla terbiye edilmeye ve nihayet yalnızlaştırılarak adım adım çaresizliğe itilmeleri zihinlerde canlılığını korumaya devam etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ifade özgürlüğü olmadan demokrasi olamaz. Üniversite ve akademisyenin görevi, akıl yürütme ve vicdan muhakemesi sonunda vardığı fikirleri toplumla paylaşmaktır. Fikrin eleştirilmesi demokrasinin, fikri ifade edenin cezalandırılması ise otoriterliğin göstergesidir. Akademisyenlerin ülke sorunlarıyla ilgili dile getirdikleri görüşlerinin siyasi irade tarafından cezalandırılmaya çalışılması akademik özgürlüklere ve dahası, toplumsal gelişmeye zarar vermektedir.

Değerli milletvekilleri, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 40'ıncı yıl dönümünde Lima'da yükseköğretim kurumlarının özerkliği ve akademik özgürlük üzerine Lima Bildirgesi kamuoyuna açıklanmıştır. Bu bildirgede "Akademik özgürlük akademik bir çevre üyelerinin tek tek ya da toplu hâlde bilgiyi araştırma, inceleme, tartışma, belgeleme, üretme, yaratma, öğretme, anlatma veya yazma yoluyla edinmelerinde, geliştirmelerinde ve iletmelerindeki özgürlükleri anlamına gelir." ifadesi yer almaktadır.

Unutmayalım, bir fikri söylemek ülke demokrasisine zarar vermez, bilakis ne kadar kışkırtıcı, rahatsız edici veya azınlık olsa da görüşlerini ifade özgürlüğü, özellikle bilim insanları için en temel özgürlük olmalıdır. Çünkü Lima Bildirgesi'nde de ifade edildiği üzere üniversiteler insanların haklarının yaşama geçirilmesini takip etmekle yükümlüdürler. Bunun yanı sıra, Avrupa Konseyinin akademi alanına özgülenmiş çok sayıda tavsiye kararı, araştırma ve eğitimde akademik özgürlük, ifade etme, bilgi yayma, araştırma yapma ve gerçekleri kısıtlama olmaksızın aktarma özgürlüğüne işaret etmektedir.

Değerli milletvekilleri, tarih, akademik özgürlük ve üniversite özerkliğinin ihlal edilmesinin her zaman entelektüel gerileme, dolayısıyla sosyal ve ekonomik bir duraklamayla sonuçlandığını göstermiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

EROL DORA (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ülkemizdeki bu kaygı verici gidişin tersine çevrilmesi ve evrensel standartlarda bilim özgürlüğünün üniversitelerimizde tesisi için gerekli adımların bir an önce atılması gerektiğini bir kez daha belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)