| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 95 |
| Tarih: | 03.05.2018 |
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın Başkanı ve Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Maalesef, toplumu ilgilendiren her yasa tasarısı gibi bu yasa tasarısı da topluma ve ilgili kurumlara sorulmadan, alelacele geçirilmeye çalışılmıştır. Gazi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi gibi Türkiye'nin en eski üniversitelerinin bazı fakülteleri üniversite bünyesinden koparılarak ayrı üniversite kurulması amaçlanmaktadır. Buna karşı akademisyenler ve öğrenciler "Üniversiteme dokunma." kampanyaları düzenlemekteler ve tepkililer. Bugüne kadar "Üniversitemi bölün." diye kampanya yapan herhangi bir akademisyen ya da öğrenci yoktur.
Arkadaşlar, tabii, biz, hep böyle tarihî, dinî, kültürel, millî değerleri referans aldığımızı söyleriz ya, Kur'an-ı Kerim'de diyor ki: "..."(x) Emirdir bu. Peygamber'e diyor ki: "Yanındakilerle istişare et, onları dinle." Ve yine Peygamber (ASM) ne demiş: "İstişare eden pişman olmaz, istişare eden bir kavim mutlaka muvaffak olur." Tersi anlamı nedir? İstişare etmeyen bir kavim, bir topluluk mutlaka pişmanlık duyar.
Az önce hatipler de söyledi, birçok kanun tasarısının yanlış olduğunu sonradan kendiniz ikrar etmişsinizdir, itiraf etmişsinizdir. Niye? Çünkü muhalefeti dinlememişsinizdir. Gerçekten bu üniversitelerin bölünmesinin geçerli bir mantığı yoktur.
Bakın, arkadaşlar, yine, yani bizim kime sormamız lazımdı? Aslında Meclisin bu kanun tasarısını yapmaya da hakkı yoktur. Neden? Eğer üniversitelerden, akademisyenlerden, öğrencilerden yani işin muhataplarından, yaşayanlardan öneri gelirse, onların önerisi doğrultusunda Meclis üzerine düşeni yapar. Yoksa Meclis bunu ele alıp üniversitelere dayatmamalıdır.
Yine, Nahl suresi 43'te diyor ki: "Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorunuz."
(Hatip tarafından Nahl suresinin 43'üncü ayetinin okunması)
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Ee, arkadaşlar, bu konuda bilen bizler değiliz, üniversitelerdeki akademisyenler ve öğrencilerdir, bizim o ilim ve bilim ehline sormamız lazım. Bizim burada birbirimize sormamızın aslında o kadar da bir anlamı, hakikatte bir karşılığı yoktur.
Yine, ben şunu vurgulamak istiyorum: Bakın, Siirt Tillo'da İbrahim Hakkı Hazretleri 1703 yılında doğmuştur, 1777 yılında vefat etmiştir. Onun döneminde, bakın, onun medresesinde okutulan ilimleri size buradan sayayım: Astronomi, tıp, matematik, coğrafya, jeoloji, fizik, kimya, biyoloji, felsefe, mantık, psikoloji, sosyoloji ve edebiyat. Ee, şu anda Diyarbakır dâhil, Siirt dâhil, Mardin dâhil, Batman dâhil, hepsini toplasanız, bu üniversitelerin hepsinde bu ilimlerin toplamı, tamamı okutulmamaktadır. Bu örneği niye verdim? Önemli olan üniversitelerin kemiyeti değil keyfiyetidir, niteliğini artırmaktır; bölmekle nitelik artırılmaz, bilakis düşürülür. Yani buradan bizim ders almamız gereken, yapmamız gereken, bence, evet, yeni üniversiteler, yeni bölümler açılabilir.
Ben, az önce, bir önceki konuşmamda da Nusaybin'den söz ettim. Bin sekiz yüz yıl önce orada üniversite vardı, müzik dersleri veriliyordu, tıp dersleri veriliyordu, hukuk vesaire vardı; şu anda Mardin Üniversitesinde bu dersler okutulmamaktadır. Bu bir tedenniyattır, bu bir terakkiyat değildir, gerilemektir. Nusaybin tarihte ümmül ulum ve medinet'ül maarif olarak, bilge şehri ve ilimlerin anası olarak bilinmektedir; bugün orada doğru dürüst bir yüksekokul bile yoktur. Siz bunu sağlamamışken, kalkıp olanı da bölmeye çalışırsanız olanı da yok edersiniz.
Şimdi, öğretmenlerle ilgili de Sayın Millî Eğitim Bakanı buradayken öğretmenlerin bir talebini size iletmek istiyorum.
Daha önce, ben, dönemin Başbakanı Sayın Ahmet Davutoğlu'na da bu konuda soru önergesi vermiştim ama bunu yapmak ona nasip olmadı, belki size olur Sayın Bakanım, tarihe geçersiniz, öğretmenler size teşekkür edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Öncelikle, bu ihraç edilen öğretmenlerin bir an önce tekrar işlerine geri alınması gerekiyor, yüz binlerce aile mağdur edilmektedir, bu bir.
İkincisi, öğretmenler yıpranma hakkı istemektedir. Şu anda yalnızca madencilere, itfaiyecilere, polislere ve askerlere yıpranma hakkı verilmektedir. Oysaki öğretmenlik çok fazla çaba ve emek sarf edilen kutsal mesleklerden biridir ve vücudunda, bünyesinde maalesef olumsuz etkiler olabilmektedir; ayakta kalma sorunu, stres, sıkıntı. Dolayısıyla, öğretmen diğer bütün mesleklerden farklı olarak sadece okulda mesai saatleri içinde iş yapmaz, dersine hazırlık süresi de vardır. Yani bir öğretmenin yirmi yılı normal bir memurun otuz yıllık çalışma süresine eşdeğerdir çünkü evde de hazırlanma süresi vardır. Bundan dolayı, beşer yılı içeren yıpranma hakkı öğretmenlerimize de tanınmalıdır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslan.