| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 95 |
| Tarih: | 03.05.2018 |
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'deki önemli geçmişi olan üniversitelerin bölünerek farklı bir üniversite adı altında açılmasıyla, bu üniversitelerin yılların birikimiyle akredite olduğu bütün uluslararası anlaşmalar sona erecek ve tekrar tanınması yıllar alacaktır. Yeni bir üniversite kurmak varken bu üniversitelerin parçalanması Türkiye açısından büyük bir kaynak ve emek israfına sebep olacaktır. Bunun sonunda ise kaybeden ülkemizin akademik birikimidir.
İktidar, bu üniversitelerin çalışan ve öğrenci sayısı bakımından çok fazla büyümüş olmasının yönetim sorunları oluşturduğu iddiasıyla bölünmesi gerektiğini savunuyor. Öncelikle şu bir gerçek ki mevcut üniversitelerin yönetilemez olma zafiyetinin nedeni çalışan ve öğrenci sayısının büyüklüğü değildir, üniversitelerde yönetimlerin tamamen iktidar partisine yakın kişilerle doldurulması, liyakatli yönetici yoksunluğu, özerklik eksikliği, katılımcı, modern ve demokratik yönetim anlayışının tesis edilmemesi gibi daha temel sorunlar söz konusudur. Köklü geleneği ve marka değerleri isimleriyle özdeşleşmiş olan üniversitelerin bölünmesi hem mevcut birikimleri zedeleyecek hem de yeni üniversiteler için ulusal ve uluslararası düzeyde tanınma ve kurumsallaşma sorunlarını beraberinde getirecektir.
Öte yandan, mesela, İstanbul ve Gazi Üniversiteleri YÖK tarafından araştırma üniversiteleri ilan edilmiştir. Şimdi, bölünmeyle birlikte, bu üniversitelerin araştırmacı yönü tescil edilmiş fakülteleri birbirinden ayrılacaktır. Bu fakültelerin araştırma üniversitesi bünyesinde elde ettiği kazanımların kaybı söz konusu olacaktır. Örneğin, Padişah Sultan Abdülmecit tarafından 1842'de Askerî Baytar Mektebi olarak kurulan, bu toprakların en eski fakültelerinden biri olan İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi de bu bölünmenin kurbanlarından biridir. Bu kararın buradaki akademisyenlerin ve öğrencilerin üniversiteleriyle olan duygusal bağları açısından akademide ciddi bir motivasyon kaybı yaratacağı açıktır. Hükûmetin bu üniversiteleri bölme girişimlerinin birtakım kadrolara istihdam sağlamanın ötesinde hiçbir amaç taşımadığı görüşü kamuoyunda hâkimdir. Bu nedenlerle, tasarı yeniden değerlendirilmeli, üniversite çevreleriyle müzakereler edilerek revize edilmelidir. Bu anlamda kurulacak yeni üniversiteler de hem bilimsel hem de toplumsal gereklilikler doğrultusunda kurulmalıdır.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz üzere Mersin'imizin akademik dinamosu olan Mersin Üniversitesi bölünerek içinden başka bir üniversite daha çıkarılmaya çalışılıyor. Oysa Tarsus'ta yıllar öncesinden teklif edilen yeni bir üniversite kurulma talebini bugüne kadar ciddiye almayan iktidarın, üzerine hiçbir şey yapmadan, var olan üniversiteleri bölmesinin hiçbir anlamı yoktur. Bu anlamda, Tarsus, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en eski kentlerinden biridir; geçmişi on bin yıl öncesine dayanan dinlerin ve medeniyetlerin buluştuğu çok önemli bir yerleşim merkezidir. Tarih boyunca hep cazibe merkezi olmuş İpek Yolu üzerinde, İç Anadolu'yu Akdeniz'e bağlayan Gülek Boğazı'nı sınırlarında bulunduran çok önemli bir kavşak noktasıdır. Geçmişinin bu kadar eski olması ve dünyada ilk 3 üniversiteden birinin bulunduğu önemli bir cazibe merkezi olması nedeniyle, sadece İslam dünyasının değil, diğer semavi dinlerin de önemli isimlerinin doğup büyüdüğü, tarihî mezarlarının bulunduğu önemli bir yerleşim merkezidir. 330 bin nüfusuna, köklü tarihine, kültürel zenginliğine ve jeopolitik açıdan oldukça değerli konumuna karşın hâlen Tarsus'ta yeni bir üniversite inşa edilmemesi çok ciddi bir haksızlık ve eksikliktir.
Sözlerime son verirken, dün Cumhuriyet gazetesine tam sayfa ilan veren akademisyenlerin, üniversitelerin bölünmesiyle sonuçlanacak bu tasarının kesinlikle kamu yararına olmadığına, bilimsel planlama yaklaşımına ve akademik eğilimlerine açıkça aykırı olduğuna dair isyanlarını da hatırlatıp yetkilileri insaflı olmaya çağırıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çamak.