| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 95 |
| Tarih: | 03.05.2018 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 556 sıra sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesine bağlı ek madde 179 üzerinde vermiş olduğumuz önerge nedeniyle Halkların Demokratik Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde kapsamında yapılan düzenlemeyle "Konya Teknik Üniversitesi" adıyla yeni bir üniversite kurulmaktadır.
Bakınız, bütün dünyada yükseköğretimde yeni arayışların yoğunluk kazandığı günümüzde Türkiye'de de işlevleri, performansı ve işleyişi en çok tartışılan kurumların başında üniversite gelmektedir. Bu durumu üniversitelerden çok şey beklendiğinin bir göstergesi olarak okumak da mümkündür. Ancak son dönemde Türkiye'de yükseköğretim ve üniversite konusu, durmaksızın bir yenisi açılan üniversiteler konusuna neredeyse indirgenmiş bulunmaktadır. Çok sayıda yeni üniversite kurulmasını siyasal düzlemde ön plana çıkaran siyasal iktidarın bu kuruluşlara gerekli finansal desteği sağlamamış olması nitelik etkenlerinin Hükûmet katında da önem kazanmadığını göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, öte yandan, yükseköğretime talep konusu daha ince bir ayrıntıda incelendiğinde, yeni üniversiteler kurulması talebinin önemli bir kısmının ciddi akademik beklentiler yerine, kentin yatırımcılar için bir çekim merkezi olması ve kent ekonomisinin canlanması gibi ekonomik unsurlardan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bireysel düzlemde de iş gücü piyasasında işverenlerin, başvuru sahiplerinin sahip olması gereken eğitim düzeyi beklentisinin yükselmiş olması ve statüyle ilgili bakış açıları ağırlık kazanmaktadır. Dikkatinizi çekerim, yeni kurulan birçok üniversite eskiden var olan yükseköğretim kurumlarının oluşturduğu nüve etrafında kurulmakta ve kurucu yöneticileri eski kurumlardan seçilmektedir. Bu durum, bu kuruluşların daha başlangıçta yeni ufuklardan ve taze kandan yoksun kalmaları ve mevcut yapıdan farklı modellerin denenmesi fırsatını kaçırmaları anlamına gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de üniversite ve üniversite eğitimine ilişkin politikaların geldiği son noktada eğitimin toplumsal hareketlilik, toplumsal adalet, barış ve eşitlik gibi temel özelliklerinin görmezden gelinmesi ve üniversitelerin giderek piyasanın taleplerine uygun bireyler yetiştiren kurumlar hâline dönüştürülmesi süreci hız kesmeden devam etmektedir.
Bakınız, YÖK'ün ilgili web sitesinden ulaşılan bilgilere göre bugün ülkemizde 69 vakıf ve 5'i de vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 74 vakıf üniversitesi mevcuttur, ilgili kanun tasarısıyla 4 yeni vakıf üniversitesinin kurulması da hedeflenmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sayıları hızla artan vakıf üniversiteleri, yükseköğretim kuruluşlarının etrafında oluşan çeşitli vakıflar ve şirketler, devlet üniversiteleri içinde ikinci öğretim başta olmak üzere sayıları giderek artan paralı programlar, paralı yaz okulu ve özel öğrenci uygulamaları, barınma, ulaşım, beslenme gibi hizmetlerin de ticarileşmesi son yıllarda yükseköğretimde gözlenen özelleşme eğilimlerinin en başta gelenlerini simgelemektedir. Bu durum, diğer eğitim kademeleriyle birlikte yükseköğretime genel bütçeden ayrılan payın yetersizliğinin ve üniversitelerden kendi kaynaklarını kendilerinin yaratmaları beklentisinin açık bir ilanı ve kamu hizmetlerinin bedelinin kullanıcı tarafından ödenmesini öngören yaklaşımın da bir yansımasıdır. Bir başka örneğini sağlık alanında gördüğümüz bu bakış açısı, temel kamu hizmetlerini piyasada alınıp satılan meta olarak gören, bu hizmetlerin kendi gerçek değerini piyasa değerine indirgeyen, dokuz yüzyıllık tarihiyle insanlığın kültür mirası sayılması gereken "üniversite" kavramının son -gerçek- yüzyılda serbest piyasa değerlerine terk edilmesini öngören yaklaşımların da bir ürünüdür.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki Türkiye'de üniversiteler, bilimin ve eleştirel düşüncenin müstakil bir mekânı olma iddiasını giderek kaybetmekte, bilimsel bilgi üretme misyonuna her geçen gün biraz daha yabancılaşmaktadır. Son dönemde açılan onlarca vakıf ve devlet üniversitesi, genelde yükseköğretim sistemini ve özelde Türkiye'nin akademik topografyasını olumsuz bir şekilde dönüştürmeye devam etmektedir. Prefabrik ev montajına benzer bir oldubitti maharetiyle üniversite inşasının uzun vadede hangi yapısal değişimlere sebep olabileceğini bekleyip görmek yerine bu yasa tasarısının bir an önce geri çekilmesi gerektiğini belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.