| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 02.05.2018 |
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum Muhterem Başkanım.
Öncelikle temel eğitimden ortaöğretime geçiş sınavının kaldırıldığı, dolayısıyla da yerine gelen sistem için velilerin ve öğrencilerin kaygı duyduğu, bununla ilgili ilave bir bilgi; bir de millî eğitimin de sorunlu olduğunu söylüyor. Biz, tabii, bunlara katılmıyoruz, öncelikle çok net söyleyelim. Çok net şekilde, Onuncu Kalkınma Planı 2014 ila 2018 yıllarını kapsıyor. 2013 yılında Mecliste kabul edildi ve orada Millî Eğitim ihtisas komisyonu var. Millî Eğitim ihtisas komisyonunda 2018 yılı sonuna kadar eğitimle ilgili hedefler konulmuş. Bu hedeflerden bir tanesinde de "Herkesin muhitinde eğitim almasının sağlanması." diye bir madde var. Ne zamana kadar? 2018 yılı sonuna kadar. Lütfen, bakın. Ben rapordan söylüyorum, Meclisin de kabul ettiği Kalkınma Planında. Peki, öğrenciye muhitinde eğitimi nasıl sağlayacaksınız sınav sistemini tutarken? Pencereden bakıyorsun, okulu görüyorsun ama evladını gönderemiyorsun. Niçin?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Nasıl gündeme geldi Sayın Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - İşte, bak Onuncu Kalkınma Planı'nda var, o ayrı bir şey. Sayın Cumhurbaşkanımızın dile getirmiş olması Onuncu Kalkınma Planı'nda bunun yer aldığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor ki.
Sınavla öğrenci alan okullarımızın toplam sayısı yaklaşık 1.366 tane. Bunlardan Anadolu liselerini seçerken yüzde 10 kontenjanını alıyoruz. İstiyoruz ki öğrencilerimizin yüzde 10'unun sınavla girebileceği okullar olsun, geri kalan yüzde 90... Çünkü kendi muhitindeki kendi evine en yakın okula gidebilmesi için bu oranı tutmamız lazım. Aksi hâlde diğerinin tam tersi olur, eski sisteme dönmüş oluruz. Biz eski sistemi getirmek istemiyoruz. Bunun için Anadolu liselerini seçerken yüzde 10 kontenjan öncelikle dikkate alındı. Yüzde 10 kontenjan fen liseleri ve sosyal bilimler liselerine ayrılan kontenjanla doldurulduysa Anadolu liselerini almadık, eğer dolmadıysa o zaman köklü liseler geçen yılın taban puanlarını dikkate alarak Anadolu liselerini buna ekledik.
Meslek liselerinde ise tematik meslek liseleri, sektörle iş birliği içinde yürütülen proje okulları dikkate alındı. Mesleki ve teknik Anadolu liseleri... Bu liselerde iki program uygulanıyor: Birisi Anadolu meslek programları, adrese dayalı olarak öğrenci alacak; diğeri Anadolu teknik programlarına ise sınavla öğrenci alınacak çünkü bu meslek liselerinde fen lisesi programı uygulanmaktadır ve yüksek puanla girilen, çok tercih edilen programlardır. Dolayısıyla da bizim bu yaptığımız işi tek tek açıklıyoruz. İnşallah haziran ayının 2'sinde sınav yapıldıktan sonra -bakın, gördünüz bizim sınavımızda herhangi bir değişiklik yok, sınavı aynı anda yapıyoruz- tercih ve yerleştirmeyle ilgili kılavuzu da yayınlayacağız. Her şey zamanında, gerektiği kadar açıklanacaktır. Bunda hiçbir sıkıntı yoktur.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sayın Bakan, açıkladığınız listede 41 ilde normal lise yok, sadece imam-hatip liseleri var.
BAŞKAN - Sayın Toğrul, lütfen...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bakın, dinlerseniz buradaki söylediğimi anlayacaksınız. Amaç şu: Eğer fen lisesi ile sosyal bilimlerdeki öğrenci sayısı yüzde 10 kontenjanını doldurduysa doğrudur. 30'a yakın ilde bir Anadolu lisesi eklemedik. Niçin? Fen liselerine ve Anadolu liselerine verilen kontenjan yüzde 10'u doldurdu. Eğer bunların yanına Anadolu liselerini de ekleseydik o zaman yüzde 10 kontenjanı belki yüzde 15'e, belki yüzde 20'ye, belki yüzde 25'e çıkacaktı. Sizin istediğiniz budur ama biz bunu istemiyoruz, birinci husus o.
İkinci husus da eğitimle ilgili. Bunu çok inanarak söylüyorum, bazıları eğitimi aynı filin tasviri gibi tanımlıyor eğitimi. Eğitimi tanımlayabilmek için ve tamamını görebilmek için resmin bütününe bakmak lazım. AK PARTİ iktidarları döneminde her alanda büyük hizmetler yapıldı ama inanın ki yapılan hizmetlerin en büyüğü ve en fazlası eğitim alanında yapıldı, bunu çok net olarak söyleyeyim. Seksen yılda yapılanın, çok net, çok net...
Bakın, 2013 yılında kabul edilen Onuncu Kalkınma Planı'nda hedef koymuş, diyor ki: "İller ve okullar arasındaki farklılıkları azaltalım." Buradaki amaç neydi? Ağrı'da ilkokulda 90 kişilik sınıflar vardı. Anne götürüyor evladını sınıfa kaydettirmek için -zorunlu eğitim ya, kaydettirmezse hakkında takibata geçilecek, rica ediyoruz, lütfen götür- "Yer yok." denilen bir durumdaydı, şimdi Ağrı'da da 22, Bitlis'te de 22, Hakkâri'de de 22. Onuncu Kalkınma Planı'nda "İller ve okullar arasındaki farklılıkları azaltın." deniyordu, biz azalttık.
Yine bir başka azaltma, beşerî... Bakın, doğuda, güneydoğuda öğretmen tutabilmek mümkün değildi. Bugün doğuda öğretmen doluluk oranı yüzde 92, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yüzde 90. Eğer gerçekten bir öğretmen ihtiyacı varsa Marmara Bölgesi'nde, yüzde 85 gibi bir öğretmen doluluk oranı var. Dolayısıyla da Doğu Anadolu'da ve Güneydoğu Anadolu'da eğitimin kalitesinin artırılması için ne yapılması gerekiyorsa yapıldı.
"Erişim imkânlarını artıralım, ortaöğretimde okullaşma oranını yüzde 100'ün üzerine çıkaralım." diyor. Ortaöğretimde okullaşma oranı brüt yüzde 106,94; koyduğumuz hedefe ulaşmışız. Taşımalı eğitim, 1 milyon 200 binin üzerinde öğrenciyle taşımalı eğitim yapıyoruz. Geçen gün ING Bankın Genel Müdürü geldi, Ağrı'daki köyleri ziyaret etmiş, "Dünyanın hiçbir ülkesinde yapılmayan hizmeti veriyorsunuz. Yüz binlerce öğrenciyi evinden alıyorsunuz, okula getiriyorsunuz, öğle yemeğini veriyorsunuz, okul bittikten sonra geri tekrar evine götürüyorsunuz; bu, dünyanın hangi yerinde var?" diyor.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Yok, doğru söylüyorsunuz, taşımalı eğitim hiçbir yerde yok.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - 1 milyon 200 bin öğrenciyi taşımalı eğitim...
Yine, diyoruz ki: Kaliteli eğitim için evlatlarımızın mutlaka düzenli olarak okula gitmelerinin sağlanması lazım. Ne gerekiyor bunun için de? Annelere diyoruz ki: "Evlatlarının düzenli olarak okula gitmelerini anneler sağlar, anneler temin eder." İhtiyacı da varsa "Lütfen, siz evlatlarınızı düzenli olarak okula gönderin. Okul öncesi eğitim dâhil, ilkokul ve ortaokula gönderdiğiniz her erkek çocuk için 35 lira, kız çocuk için 40 lira; liseye gönderdiğiniz her erkek çocuk için 50 lira, kız çocuk için 60 lira sizin hesabınıza yatırırız." diyoruz. Bu ana kadar 25 milyonun üzerindeki evladımızın, öğrencimizin ailesinin hesabına 6 milyar lira para yatırdık.
Yine, Onuncu Kalkınma Planı'nda, müfredatın güncellenmesi talep ediliyordu. Müfredatta bu yıl 51 dersin programını güncelledik. 1'inci, 5'inci ve 9'uncu sınıflarda yeni eğitim öğretim programıyla eğitime başladık. Amaç ne burada? Hem sadeleştirelim hem 21'inci yüzyılın gerektirdiği bilgi, beceri, tutum, davranış ve değerleri evlatlarımıza kazandıralım, öğrendiği şeylerin hayatta kullanılabilir tarafı olsun ve bir de analitik düşünme becerisini hızlandıralım diye. Bu yıl da geri kalan, 1-5-9'un dışındaki müfredatları güncelliyoruz. İnşallah önümüzdeki eğitim öğretim yılından sonra, bütün evlatlarımıza değişen bilgi ile değişen teknolojinin zorunlu kıldığı müfredatın güncellenmesini sağlayarak çağdaş bir eğitim vereceğiz.
Yine, Onuncu Kalkınma Planı'nda hedef olarak deniyor ki: "OECD ülkelerinin millî gelirden eğitime ayırdığı paya yakınlaştıralım." Niçin? 80'lerde 1,2 ayrılıyor, 90'larda 2,2 ayrılıyor, biz geldiğimizde 2,9'du; TÜİK istatistik rakamını açıkladı, şimdi millî gelirden eğitime ayırdığımız pay 6,2'nin üzerinde. Bakın, hedefin üzerine çıkmışız.
"Okul öncesi eğitim yaygınlaştırılmalıdır." diyor. 2002'de okul öncesi eğitime giden öğrenci sayısı 320 bin, şimdi 1 milyon 479 bin; okul öncesi eğitime gidenlerin oranı yüzde 10'du, şimdi brütü yüzde 80'e çıkmış, 84'e çıkmış bir oran. Yani seksen yılda yakaladığınız oranın 8 katından fazlasını yakaladık.
Yine "Öğrencilerin tespit edilen eksiklikleri için telafi eğitimleri düzenlensin." deniyordu Onuncu Kalkınma Planı'nın eğitim ihtisas raporunda. Bu yıl başlattık 12 tane proje ilde, ilkokula giden evlatlarımızdan ola ki herhangi bir sebeple... Neden olabilir? Tarım işçilerinin çocukları olabilir. Neden olabilir? Birleştirilmiş sınıflarda okuyan öğrenciler olabilir. Matematik ve Türkçeden haftada iki saat ile on saat arasında yeniden derse alıyoruz ve öğrencilerimizin kendine güveni arttı.
Yine, bir başka Onuncu Kalkınma Planı'nda istenen konu, üstün yeteneklilerin tanılanması ve özel bir eğitim. Bilim sanat merkezlerinde, 30 binin üzerindeki evladımıza eğitim veriyoruz. Ama ilk defa bu yıl İstanbul'da araştırma ve uygulama okulu başlattık, ortaokul ve liseye bu kapsamda özel yetenekli öğrencileri aldık, eğitime başlattık. İnşallah yaygınlaştıracağız. Dolayısıyla da eğitim, eğitim...
Kızların okullaşma oranını da çok net söylerim. 5 yaş oranı yüzde 10'un altındayken şimdi yüzde 81'in üstünde. İlköğretimde 2002'de yüzde 88 netken şimdi yüzde 96, ortaöğretimde yüzde 42'yken şimdi yüzde 83,39; yüzde 100 artış yakalamışız. Yükseköğretimde kızlarımızın okullaşma oranı yüzde 12'yken şimdi yüzde 44. Dolayısıyla da eğitimle ilgili kim ne söylüyorsa doğru bir bilgiye dayanmadan söylediğini söylüyorum.
Yine, sayın vekillerimiz "Emeklilere dinî bayramlardan önce birer maaş verilmesi bütçe açığına yol açmaz mı diyorsunuz?" diyorlar. Biz biliyoruz, şu ana kadar hiçbir seçimde popülist politika izlemedik. Zaten böyle izleseydik millet bizi tercih etmezdi. Vergi gelirlerimiz artıyor, somut; turizm, turist sayısı artıyor, somut; turizm gelirleri artıyor, somut; ihracatımız artıyor, somut. Dolayısıyla da çok net şekilde söylüyorum, kendi bütçe hesaplarını da dikkate alarak ancak milletin de taleplerini... Siyasetçisiniz, milletin taleplerine kulaklarınızı tıkayabilmek mümkün mü? Dolayısıyla biz yaptığımızı biliyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Mehmet Şimşek bize oy verecek mi Sayın Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yine, bu kanunla ilgili bir başka husus... Komisyonlara bir kanun tasarısı niçin gelir? İhtisas komisyonu, milletvekillerinin görüşlerine açık olmak için. Dolayısıyla görüşler alınır. Buradan çıkana kadar hiçbir şey milletvekillerinin görüşlerinden daha değerli değildir. Milletvekillerinin görüşünü alır, olgunlaştırır, gideriz. Aksi hâlde eğer biz olgunlaştırdığımızı söyleseydik ne Komisyonda ne de Genel Kurulda herhangi bir değişikliğe izin vermeseydik o zaman da denilecek husus şuydu: "Bu milletvekilleri sizin parmak işaretiyle kaldırıp indirdiğiniz kimseler mi olur?" O da doğru değildir.
Yine, bizim kadrolu öğretmenlerimiz var, 900 bine yakın; sözleşmeli öğretmenimiz var, 50 bine yakın. Biz bundan sonraki öğretmen istihdamımızı sözleşmeli olarak yapacağımızı söylüyoruz, dört yıllık çalışma süresi sonunda bunları kadroya alacağımızı söylüyoruz. Biz Türkiye'deki, bu, Millî Eğitimdeki personel sistemini uygulamaya devam edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ederim.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Peki, bir dakika ek süre veriyorum size, buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Öğrenciler için af konusu yine, daha önce sayın vekillerimizin de talepleriydi, milletin de talebi vardı. Milletten talep olduğundan bunu da dikkate aldık, getirdik.
"Üniversite mezunu işsizlerimiz var, bunlar için de iş bulma politikalarınız var mı?" diye soruldu. İstihdama katılım oranı da artıyor, iş bulan oranı da artıyor. Dolayısıyla da Hükûmetimiz döneminde istihdamda en fazla artış sağlanmıştır.
Yine, Aladağ'la ilgili de, mahkemelerin görevi ne doğru ne yanlış, ne suçlu ne suçlu değil. Kim ne kadar sorumlu onu bulmaktır. Dolayısıyla konu mahkemede. Mahkeme ne karar verirse başımız gözümüz üzerinedir diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Toplam öğretmen sayımız 904 bin, sözleşmeli öğretmen sayımız yaklaşık 40 bin.
Teşekkür ediyorum Muhterem Başkanım.