| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 02.05.2018 |
HDP GRUBU ADINA MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün 1 Mayıs dünya emekçilerinin direniş, dayanışma, mücadele ve özgürlük günüydü. Dün emekçilerle beraber bu günü kutladık. Bir kez daha, emekçileri burada saygıyla selamlıyorum ve yaşasın 1 Mayıs, "..."(x) diyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, tam da 1 Mayısın akabinde bugün verdiğimiz öneri iş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin bir grup önerisi.
Bildiğiniz üzere, 2002 yılından bu tarafa AKP iktidarı iktidarda. İSİG verilerine göre, hazırladığı iş cinayetleri raporuna göre 2002 ve 2017 yılları arasında 20.450 işçi önlenebilir sebeplerden dolayı hayatını kaybetmiştir, yani iş cinayetinde hayatını kaybetmiş. OHAL düzeninde, işçi sayısının 3 milyon 290 bini aştığı, işsizlik oranının yüzde 11'i geçtiği OHAL'in halka ve özellikle emekçilere karşı ilan edildiği tüm sonuçlarıyla artık ortaya çıkmıştır.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin 2018 verilerine göre de ocak ayında en az 144, şubat ayında en az 128, mart ayında en az 122 işçi olmak üzere yılın ilk üç ayında 394 işçi iş cinayetlerinde hayatlarını kaybetmiş. Ölenlerin 19'u kadın işçi, 367'si erkek, 9'u çocuk. Daha da önemlisi, bu iş cinayetlerinde ölen işçilerin sadece 17'si sendikalı, diğerleri sendikasız çalışan işçiler.
Yine, asgari ücretin üstüne çıkan, 1.662 lira 70 kuruş olan açlık sınırını da dikkate aldığımızda, işçi ve emekçiler sadece iş sağlığı ve iş cinayetleri açısından değil ama aynı zamanda ekonomik açıdan da cinayetle karşı karşıyadır.
Tekstil sektöründe çalışan milyonlarca özellikle küçük yaşta, 14 ile 30 yaş arası genç işçinin meslekten kaynaklı ciddi sağlık sorunları devam ediyor. On altı yıllık AKP iktidarının yaptığı tek şey var, nedir? İşçi ve emekçilerin sömürüsü üzerinden sermayeyi daha da güçlü kılmak. Bu on altı yıl boyunca bu Meclise gelen tüm düzenlemeler işçi ve emekçilerin aleyhine ama öte taraftan sermayenin lehinedir.
İş kazaları ve meslek hastalıkları esasen sermayenin azami kâr hırsı ve çalışma yaşamına yönelik politikaların emek aleyhine oluşturulması üzerinden güçlü bir şekilde devam ediyor. 4857 sayılı İş Yasası, 5763, 5920, 5921 ve 6111 sayılı torba yasalardaki tüm düzenlemeler işçilerin ve emekçilerin aleyhine düzenlenmiş düzenlemeler. Sadece bu da değil, aynı zamanda AKP iktidarının övünerek bahsettiği "Her vilayette bir üniversite açtık." propagandasını da dikkate aldığımızda bugün üniversite mezunu milyonlarca genç işsiz durumda ve bu gençlerin çoğu kendi eğitim alanlarıyla ilgili iş bulamadıklarından dolayı asgari ücret üzerinden sanayinin ve sektörlerin çeşitli alanlarında çalışmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla bu iş sağlığı ve iş güvencesi noktasında, özellikle iş cinayetleri noktasında üniversite mezunları bile büyük bedeller ödemektedir.
Sadece iki örnek vereyim: Mesela Adnan Menderes Üniversitesi sosyal bilgiler öğretmenliğinden mezun olan Hasan Sungur atanamadığından dolayı bir plastik enjeksiyon fabrikasında kardeşiyle beraber çalışıyor ve çalıştığı 25'inci günde 400 tonluk plastik enjeksiyon makinesine bedenini kaptırıyor.
Yine, mesela, Artvin'de Çoruh Üniversitesi mezunu 25 yaşındaki -mesleği öğretmenlik olması gereken- Süleyman Avcı atanamadığından dolayı köyün ormanında çalışmaya başlıyor ve ormanda odun kesim işi esnasında üzerine düşen bir tomrukla hayatını kaybediyor. AKP iktidarının on altı yıllık iktidarı boyunca halkımıza, emekçilere ve işçi sınıfına reva gördüğü budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Sadece bu değil, üniversitelerden mezun ettiği...
Tamamlayayım efendim.
BAŞKAN - Tamamlayın, bir dakika ek süre...
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Aynı zamanda üniversite mezunu milyonlarca meslek erbabı, eğitim görmüş gence de istihdam alanı yaratmadığı gibi, tıpkı izah ettiğimiz hem iş sağlığı hem de iş kazaları konusunda tam bir güvencesizlik ortamında çalışılmaya mahkûm edip bunlarla beraber tüm emekçilerin sömürüsü üzerinden, onların emeği üzerinden sadece sermaye kesimine, yandaş sermayeyi daha da güçlendirmeye, onların ucuz emek üzerinden ve en az maliyetle, en ucuz maliyetle kârını nasıl daha çok katlayabileceğine dayanan bir politika izlemiştir ve inanıyorum ki -tıpkı dün 1 Mayısta işçi ve emekçilerin direnişi, görkemli yürüyüşü- 24 Haziranda da AKP'nin iktidardan alaşağı edilme günü olacaktır diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)