GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:91
Tarih:24.04.2018

HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, demokrasi, en genel anlamıyla "halk iktidarı" olarak tanımlanır. Buradaki "halk" kavramı, belli bir zümreyi, sınıfı, inanç grubunu, etnik kimliği, dil topluluğunu ya da siyasal ideolojik oluşumun mensuplarını değil, ülke sınırları içerisinde yaşayan, inancı, dili, kimliği, siyasal ideolojik aidiyeti ne olursa olsun bir bütün olarak yurttaşların tamamını ifade eder. Yasama, yürütme, yargı başta olmak üzere bir devleti oluşturan tüm mekanizmalar hiçbir ayrım gözetilmeksizin tüm yurttaşlara eşitlik ve halk yararı ilkeleri temelinde faaliyet yürütülürse orada gerçek anlamda bir demokrasiden ve demokrasi kültüründen söz etmek mümkün olur. Çağdaş demokrasilerin olmazsa olmazlarından biri ve yurttaşların gerek ülke yönetimine gerekse yerel yönetimlere katılımının, yönetimde söz sahibi olmalarının önemli bir kanalı da demokratik, şeffaf ve güvenilir seçimlerdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elbette seçimlerin halk iradesini, yurttaş iradesini en doğru biçimde yansıtacak özgür, demokratik ve şeffaf koşullarda gerçekleştirilmesi kadar güvenilir usul ve yöntemlerle gerçekleştirilmesi de bir ülkede demokratik siyasetin hâkim kılınması bakımından hayati niteliktedir. Olağanüstü hâl koşulları altında gerçekleşen son referandumda görüldüğü gibi, seçim usul ve yöntemlerindeki sakatlıklar, seçimi bir bütün olarak zan altında bırakabilmekte, yapılan oylamaya gayrimeşru bir nitelik katabilmekte ve şaibeli sonuçlara yol açabilmektedir. Tabii, bu belirttiğimiz noktalar, ancak ve ancak ülkeyi demokratik bir zeminde yönetme kaygısı taşıyanların kavrayabilecekleri hususlardır. Zira tam da bu noktada, bugün, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye'de 24 Haziranda yapılacak seçimlere dair kimi ciddi kaygılarını dile getirmiştir. Bildiğiniz gibi, bugün, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye'de mevcut koşullarda düzenlenecek seçimlerin Avrupa kriterlerine uygun olmayacağı gerekçesiyle Türkiye Hükûmetine 24 Haziran seçimlerini erteleme çağrısında bulunmuştur. Kararda, yeni seçim kanunu ile seçimlerin düzenleneceği tarih arasındaki kısa sürenin siyasi partilere seçimlere adapte olma ve hazırlanma süreci bırakmadığı not edildi. Seçim kurallarının seçim tarihinden üç ay önce değiştirilmesinin Venedik Komisyonu tarafından belirlenmiş ilkelere aykırı olduğu hatırlatıldı. Seçim barajının yüzde 10'da kaldığı ve bu durumun siyasi çoğulculuk anlayışıyla bağdaşmadığı kaydedildi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şunun altını çizmek ve kabul etmek durumundayız ki bir ülkenin beş yıllığına yasama organını belirleyecek olan, yine beş yıllığına hükûmeti kuracak, Cumhurbaşkanını belirleyecek olan bir genel seçimin yaklaşık iki yıldır devam eden OHAL koşullarında yapılacak olması, daha en baştan bu seçimlerin meşruiyetini tartışmaya açmıştır. Bunun yanı sıra Parlamentonun 3'üncü büyük siyasi partisi olan Halkların Demokratik Partisinin halk iradesiyle seçilmiş milletvekillerinin, yine halk iradesiyle iş başına gelen ve ardından hukuksuzca kayyumlar atanan Demokratik Bölgeler Partili belediye eş başkanlarının cezaevinde tutulduğu, her gün yeni bir HDP milletvekilinin milletvekilliğinin düşürüldüğü, demokratik siyasetin her zamankinden daha fazla kısıtlı olduğu bir zaman diliminde erken seçime karar verilmesi, bu kararı alanların tahayyül ettiği yönetim anlayışının da aynası niteliğindedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içerisinde bulunduğumuz süreçte çok açık ve net olarak görülmektedir ki seçim güvenliği kadar bir diğer önemli problem, seçilmişlerin dolayısıyla halk iradesinin güvenliğidir. Şüphesiz Türkiye'de demokrasinin güçlenmesi, Kürt sorunu başta olmak üzere temel demokratikleşme sorunlarımızın çözümü, ancak ve ancak tüm farklı siyasi görüşlerin bir arada buluştuğu, müzakereler yürüttüğü, çoğulcu bir parlamenter zeminde mümkündür. Ancak şunu kabul etmek gerekir ki: Bugün gelinen noktada bu Parlamento aldığı kararların, yaptığı yasaların neredeyse hiçbirisini çoğulcu esaslarla değil, çoğunlukçu refleks ve uygulamalarla yapmaktadır, seçim kararı da yine bu zihniyetle alınmıştır. Elbette erken seçim kararı, ülkemizin içerisine sokulduğu yönetilemez durumun çok net bir vesikası niteliğindedir. Bu çerçevede seçim mevzuatına ilişkin Anayasa'ya uyum paketi adı altında Meclis gündemine alelacele getirilen bu teklif de son derece özensiz hazırlanmış ve asgari demokratik düzenlemelerden de yoksun bir muhtevadadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mevcut yasal düzenlemelerde seçilme yeterliliği olan bir yurttaşın aynı anda cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliğine ayrı ayrı aday olmasının önünde herhangi bir engel yoktur. Dolayısıyla bir kişi aynı seçimde hem milletvekilliğine hem de Cumhurbaşkanlığına aynı anda aday olabilmelidir ancak bu teklifteki düzenlemeye göre, bir siyasi partinin genel başkanı, Cumhurbaşkanlığına aday olup kazanamaması durumunda milletvekili olamayacak, Türkiye Büyük Millet Meclisi parti grubuna başkanlık edemeyecek ve bir milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olması vesilesiyle sahip olduğu hakların pek çoğundan yararlanamayacaktır. Bu haklardan en önemlisi, kuşkusuz, kürsü dokunulmazlığı ve yasama sorumsuzluğudur.

Bir siyasi parti genel başkanının siyasal rekabet sürecinde muhalif politik söylem ve eylemleri nedeniyle iktidarın keyfî uygulamalarına karşı kendisini koruyacak bir düzenleme zorunludur. Birçok siyasi parti lideri hakkında en basit muhalif söylem ve eleştirilerinden dolayı dava açılmaktadır. Dolayısıyla bu düzenleme bu hâliyle antidemokratiktir, eşitlik ilkesine aykırıdır ve özellikle muhalefet partilerini iktidarın lehine baskılama aracı gütmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine teklifle, 16 Nisan Anayasa değişikliği çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması ve herhangi bir nedenden dolayı ikinci tura kalan adaylardan birinin seçime katılamaması durumunda boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi yasaya eklenmektedir ancak bu maddede yer alan bir diğer değişiklik var ki bunun anayasal bir dayanağı yoktur. Teklifin bu maddesiyle, Cumhurbaşkanının birinci turda seçilememesi hâlinde ikinci tura kalan adaylardan birinin herhangi bir sebeple seçime katılamaması durumunda birinci oylamayı takip eden gün saat 17.00'ye kadar yeni bir adayın ikame edilmesi öngörülmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi bu değişikliğin gerekçesi olarak oy pusulalarının basımı ve dağıtımı için gereken süre ile yurt dışında oy verme işlemlerinin Türkiye'dekinden daha önce başlayıp bitecek olmasını gösterse de düzenlemenin asıl amacının ikinci tura kalan adayların olası ittifak veya anlaşmaları için gerekli asgari süreyi dahi kısaltmak olduğu aşikârdır. Söz konusu süre, yirmi dört saatten bile kısa olup YSK'nin itirazları inceleyip geçici sonuçları açıklaması için bile yeterli bir süre değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklifte yurttaşlara cumhurbaşkanı adayı göstermek üzere sadece kayıtlı oldukları ilçe seçim kurullarına başvuru yapabilme zorunluluğu getirilmesi, zaman ve usul ekonomisi açısından seçmene zorluk yaratacak mahiyette bir kısıtlama olup seçmen iradesinin tam olarak sandığa yansıması önünde de büyük bir engel teşkil edecektir. Diğer taraftan cumhurbaşkanının 100 bin imzayla aday gösterilmesine dair düzenlemelerde adaylık için ücret belirlenmesi eşitlik ilkesine aykırıdır. Siyasi parti gruplarının göstereceği cumhurbaşkanı adaylarından herhangi bir ücret talep edilmezken, 100 bin yurttaş imzasıyla aday olmak isteyen kişilerden oldukça yüksek miktarda başvuru ücreti istenmektedir. Bu nedenle eşitlik ilkesi gereği hiçbir cumhurbaşkanı adayından herhangi bir ücret talep edilmemelidir. Cumhurbaşkanlığı adayları için 100 bin imzanın ilçe seçim kurullarında toplanması öngörülmektedir. Ancak bu sürecin şeffaflığına ve denetimine dair hiçbir düzenleme söz konusu değildir.

Değerli milletvekilleri, sözlerimi tamamlarken yapmış olduğum bütün bu eleştirilere karşın 24 Haziranın ülkemiz ve halklarımız açısından barışın, ve güzel yarınların başlangıcı olmasını diliyor, Genel Kurulu bu duygularla saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dora.