Konu: | Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98'inci yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın kutlanması, günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 90 |
Tarih: | 23.04.2018 |
MHP MECLİS GRUBU BAŞKANI ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın başında muhterem heyetinizi ve temsilcisi olmakla onur duyduğumuz aziz milletimizi Milliyetçi Hareket Partisi adına en iyi dileklerimle ve saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Doksan sekiz yıllık bir maziden süzülerek gelen Gazi Meclisimizin kutlu hatıralarını sevinç, dua ve hürmetle yâd ediyoruz. İftihar edilecek bir adanmışlığa eşlik eden; derin, manevi hassasiyet içerisinde bir cuma günü Hacı Bayram Veli Camisinde cuma namazı kılınarak dualarla, kurbanlarla, tekbirlerle, salavatlarla, Kur'an-ı Kerim tilavetleriyle açılan Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin 20'nci yüzyıldaki en önemli adımı ve eseridir.
Büyük Millet Meclisinin açılması, dönemin şartlarını dikkate aldığımızda, destansı bir atılım, kararlı bir adımdır. Milletimiz, kendi geleceğine bizatihi kendisinin yön vereceğini 23 Nisan 1920 itibarıyla göstermiş, temsilcileri eliyle tüm dünyaya duyurmuştur. En yaşlı üye sıfatıyla Meclisin ilk toplantısını idare eden ve açılış konuşmasını yapan Sinop Mebusu Şerif Bey'in de vurguladığı gibi, Türk milleti esaret vaziyetini şiddetle ve kesin olarak reddederek vekillerini Ankara'da toplamış ve kendi kaderine bizatihi kendisinin yön vereceğini ilan etmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözleriyle ifade edecek olursak, Büyük Millet Meclisi, bizi yaşatmamak isteyenlere karşı yaşama hakkımızı müdafaa etmek üzere toplanmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, her şeyden önce, Türk milletine duyulan sevgi ve saygının eşsiz bir tezahürü, çok kıymetli bir ürünüdür. Millî iradeye sadakatin, millî egemenliğe bağlılığın, meşruiyete verilen önemin çok açık, çok net kanıtıdır. Millî varlığın mukaddes bir bütün olduğunun ispatı, parçalanamaz ve el uzatılamaz bir değer olarak bayraklaştığının teyit ve temini çatısı altında bulunduğumuz kutlu Meclisimizin başarısıyla ve garantisiyle cihana duyurulmuştur. Fedakârlık, burada zirveye tırmanmış, vatan ve millet sevgisi buradan özgürlük kıvılcımını tutuşturmuştur. Anadolu'nun ortasında, o dönemin zor şartları altında hilalin cihana meydan okuması, milletimizin hayat ve varlık haklarına sahip çıkması şüphesiz Büyük Millet Meclisinin üstün kabiliyeti ve mücadele azmiyle gerçekleşmiştir.
İlk Meclisin kahraman mebuslarının dünya görüşleri, doğdukları yöreler, etnik kimlikleri farklı farklı olsa da şunu unutmayınız ki hepsi birden büyük Türk milletiyle kaynaşmış, davalarına inanmış, vatan ve bayrak ortak paydasında buluşmuşlardır. Ankara'ya gelmenin "ölüm" demek olduğu bir dönemde burada toplanan kahramanlar hiçbir fedakârlıktan kaçınmamış ve milletimizin sesi, nefesi ve demir yumruğu olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının millî mücadele şartları içerisinde geliştirdikleri metot, savaşın ancak milletle beraber kazanılacağı inancıyla onları millî mücadeleyi örgütleyen meşru bir güç olarak kongrelere ve Büyük Millet Meclisinin kuruluşuna götürmüştür. Böylece Kurtuluş Savaşı'nın önder kadrosu ile millet arasında bir düşünce ve inanç birliği oluşmuş, bu ise 23 Nisan 1920'de millet iradesinin örgütlenmesi şeklinde tecelli etmiştir.
Eşsiz komutan ve devlet adamı Mustafa Kemal'in önderliğinde Türk milletinin ortaya koyduğu bu güç, Kurtuluş Savaşı'nı kazanmıştır. Mücadeleyi kazanan ordular, hiç şüphesiz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin orduları yani milletin kendisidir. Büyük Millet Meclisi bir yanda cepheleri yönetirken öte yanda bağımsız ve onurlu yaşamanın esaslarını belirlemiş, bu uğurda ne gerekiyorsa da yapmıştır. Bu Mecliste millî vicdanın geleceğe ait bütün arzu ve beklentileri bir araya gelmiş, cumhuriyetimiz bu ortam içinde yeşermiş ve filizlenmiştir.
Meclisimiz, bağımsızlık savaşı kazanmış ve vatan kurtarmış ilk Meclistir ve bunun için "Gazi Meclis" unvanını fazlasıyla hak etmiştir. Hamdolsun, bugünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi de ilk Meclisin emanet ve şerefine korkusuzca sahip çıkarak 15 Temmuz 2016'da hain FETÖ işgalini durdurmuş; bu hâliyle ikinci defa vatan kurtarıcılığı unvanına layık olmuştur. Gazi Meclis, 15 Temmuzda bir kez daha "gazilik" unvanını teyit etmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi, yalnızca meşruiyetini ve iradesini milletten alan kurumsal bir yapı değil, aynı zamanda büyük Türk milletinin yaşama, var olma, bağımsızlık ve özgürlük coşkusunun temsil edildiği millî ruhun ta kendisidir. Büyük Millet Meclisi inanmışlığın eseri, korkusuz yüreklerin mükafatıdır. Büyük Millet Meclisi aklın, adaletin, uzlaşmanın, anlaşmanın ve kucaklaşmanın demokrasiyle mühürlenmiş manevi sözleşmesidir. İmparatorluğumuzun yıkıntıları arasından yeni bir devlet doğmuşsa, Mondros'tan Sevr'e kadar yazılan imha belgeleri yırtılıp atılmışsa, Türk milleti aynı ülküler etrafında buluşmayı başarabilmişse, bunun şeref payesi elbette Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Büyük Millet Meclisi, Malazgirt'in emanetini yere düşürmemiş, binlerce yıllık haysiyet ve itibarımızı lekeletmemiş; milletimizin gidecek, sığınacak veya vazgeçecek bir yurdu olmadığını, gerek irfanıyla gerek hamiyetiyle gerekse de tutkusuyla ortaya koymuştur. Tarih, Gazi Meclisimizin bu muhterem ve hayranlık uyandıran ulvi vasfını her fırsatta gösterecek ve millî yürekler her şart altında bunu hayırla yâd edecektir.
Büyük Millet Meclisinin açılması, milletimizin, varlığına ve bekasına yönelmiş dayatmalar karşısında neleri göze alıp neleri başarabileceğinin de imrenilecek bir numunesini teşkil etmiştir. Gerek Büyük Millet Meclisinin açılış destanı ve şartları gerekse sonradan yaşanan siyasi, sosyal gelişmelerin tamamı, milletimizi küçümseyen, onuruna ve mukaddesatına el ve dil uzatmaya yeltenen, gücünü sınamaya kalkışan odakları nasıl bir akıbetin beklediğini anlamaları açısından tarihî ihtar belgesi olmuştur. Bu nedenle, Millet Meclisimizin açılmasıyla başlayan sürecin manasını ayrıntılarıyla bilmenin, devlet ve millet hayatımızda yeniden karşımıza çıkan benzer tehditlerin ve tehlikelerin doğru anlaşılması bakımından çok önemli olduğuna inanıyorum. Unutulmasın ki 23 Nisan 1920 hiçbir zaman ihmal ve inkâr edilemeyecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, gücünü ve meşruiyetini Türk milletinden alarak ve yine, milletimizin onay verdiği Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte daha da etkin ve güçlü bir şekilde ebediyen var olacaktır.
Tarihî bir gerçektir ki Türk milleti birlik ve beraberliğini koruduğu sürece daima muzaffer olmuş, kutlu mazisine altın sayfalar eklemiştir. Bir olalım. "Herkes eşittir" Türkiye gerçeğinde birleşip millî bekamızı sonuna kadar koruyalım.
Bu duygu ve düşüncelerle, egemenliğin aziz milletimiz tarafından kullanılmaya başlandığı 23 Nisan 1920 tarihinin 98'inci yıl dönümünün hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisini bize emanet eden, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kurucu kahramanları ve vatanımızın selameti için canlarını seve seve ortaya koyan muhterem şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Cenab-ı Allah hepsinden razı olsun.
Milletimizin egemenlik yetkilerini doğrudan doğruya eline aldığı 23 Nisan tarihi, aynı zamanda, sevgili çocuklarımız için de bayram olarak kutlanmaktadır. Bu vesileyle, gözümüzün nuru, hayatımızın en güzel meyvesi ve geleceğimizin teminatı olan bütün çocuklarımızın bayramını kutluyorum.
Konuşmama son verirken ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi ve muhterem heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)