| Konu: | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 88 |
| Tarih: | 19.04.2018 |
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 548 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın üçüncü bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısı, gerek Komisyon çalışmaları sürecinde gerek Meclisimize, Genel Kurulumuza geldikten sonraki çalışma sürecinde herkesin, aslında, bütün ülke çapında kamuoyunun dikkatini çeken ve özellikle çiftçimizin, özellikle sulama yapan, yapabilme imkânı bulmuş olabilen çiftçimizin kendi imkânlarıyla, kendi birlikleriyle, katılımcı demokratik yönetim şeklinde sürdürülen sulama birlikleriyle yaptığı işlerin bir kenara konulması, ormanlarımızı, doğayı ve çevreyi düşünen, seven ve koruma çabası içerisinde olan bütün yurttaşlarımızın dikkatini çeken önemli bir kanun tasarısı. Eğer geçerse ülkeye, ekonomiye, çiftçimize, köylümüze, doğamıza, çevremize çok büyük tahribatlar getirmesi anlamında önemi olan bir kanun tasarısı.
24 Haziran için bir erken seçim kararı alınacak, yüce Meclisimize gelecektir. Şimdi, benim sayın Hükûmet yetkililerimizden -Sayın Bakanımız burada, Orman ve Su İşleri Bakanımız, Sayın Tarım Bakanımız buradaydı, şimdi göremedim- bakanlarımızdan, Hükûmetimizden, Bakanlar Kurulundan talebim, gelin bu tasarıyı geri çekin. Seçim sürecinde nasıl çıkacaksınız çiftçinin, köylünün, üreticinin karşısına? Nasıl diyeceksiniz ki "Biz sizin suyunuzu elinizden aldık" Nasıl diyeceksiniz ki "Suyunuzun parasını ödemezseniz size haciz getireceğiz" Nasıl diyeceksiniz ki "Suyun parasını ödemezseniz eğer, tarlanızın başına koyacağımız sayaçtan harcadığınız suyun parasını ödemezseniz bunu tarımsal desteklemelerden mahsup edeceğiz, desteklemenizi de size vermeyeceğiz" Bunları nasıl diyeceksiniz? Ormanların yok olmasının ve talan edilmesinin önünü açacak olan bu tasarının maddeleri geçerse bu ülkenin insanına, doğaseverlere, çevreseverlere veya bunun farkında bile olmayan ama yarını, çocukları, torunları ve ülkenin geleceği adına yaşanacak bütün bu zorluklara, sıkıntılara karşı nasıl bir savunma içerisinde olacaksınız?
Değerli arkadaşlar, aslında bu tasarıyı geri çekmezseniz veya böyle geçerse 24 Hazirandan sonra iktidara geldiğimizde yapacağımız ilk işlerden birisi bu tahribatı en kısa sürede düzeltmek olmalı, çiftçimizin, köylümüzün menfaati, sulama birlikleri anlamında üretici örgütlenmelerini düşünen bir parti olarak onların menfaati ve çevremizi, doğamızı korumak adına. Ama üzülerek söyleyeyim "Atı alan Üsküdar'ı geçti." ibaresi, İktidar Partisinin Sayın Genel Başkanının bir ifadesidir. Ne yazık ki bu kanun tasarısı geçtikten sonra bu tahribatı önlemeye yönelik düzenleme getirdiğinizde de atı alan Üsküdar'ı geçmiş olacak, bu ormanların tahribatı geriye dönülemez bir noktaya gelecek. Gelin, buna izin vermeyin; gelin, bu kanun tasarısını geri çekin. Hatta, onu da bırakın, Anayasa Mahkemesine götürülecek birçok maddesi olan bir tasarı. Örneğin...
Değerli arkadaşlar, bakın, ormanla ilgili yapılan bir düzenlemede, tasarının 18'inci maddesinin ek madde 16'sında deniyor ki: "Orman ve Su İşleri Bakanlığınca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanların orman sınırlarının dışına çıkartılması..." Bakın, Anayasa'nın 169'uncu maddesi -Sayın Bakan, dikkatle dinlemenizi istiyorum çünkü bu tasarıda getirdiğiniz hüküm Anayasa'ya tamamen aykırı bir hüküm- diyor ki: "Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler..." Siz de diyorsunuz ki: "Tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler..." Anayasa, tarım alanına dönüştürülmesi kesin olan yerler için böyle bir izni veriyor; siz, o Anayasa hükmünü tersine işletmeye çalışıyorsunuz. Ayrıca, diyor ki: "31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler..." Bu tür yerler dışında orman sınırlarında daraltılma yapılamaz. Anayasa hükmü. Siz de diyorsunuz ki: Tarım alanına dönüştürülmesi mümkün olmayan yerlerde bunları yapalım. Taşlık, kayalık, verimsiz, fiilen orman vasfı taşımayan alanları yapalım.
Bakın, Sayın Bakan, güzel bir görüntü değil mi? Giresun'un Kuzalan Şelalesi, siz gayet iyi biliyorsunuz, buraları mutlaka görmüşsünüzdür. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, taşlık, kayalık alanlar -buralar kayalık, taşlık- bu mudur orman sınırının dışı, tarım yapılması da mümkün olmayan yerler? Buraları şimdi siz yerleşime mi açacaksınız? Bu güzelim arazileri, bu güzelim ormanları, doğayı siz yerleşime açmayı mı düşünüyorsunuz?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Orası korunan alan olduğu için kimse dokunamaz.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Bunu isteseniz de Sayın Bakan, Anayasa buna kesin hüküm olarak izin vermiyor ve bu Anayasa Mahkemesinden dönecek. Ama esas olan ne biliyor musunuz Sayın Bakan? Bu kanun tasarısı kanunlaştıktan sonra biz çırpınacağız, bunu Anayasa Mahkemesinden -tabii, ülkede hukuk organlarının ne kadar bağımsız ve tarafsız karar verebildiği de şüphe götürürken- Anayasa'ya aykırılık yönünden iptal ettirmeye ama Sayın Genel Başkanınızın da söylediği gibi, atı alan Üsküdar'ı geçmiş olacak, buralar orman sınırının dışına çıkartılacak hem de bir telaş içerisinde. Bakın, bunu göreceğiz, hepimiz şahit olacağız, içimiz yanacak, inanın içimiz yanacak. Ne olursunuz Sayın Bakan, siz vicdanlı birisiniz, iyi bir insansınız, bu kanun tasarısının bu maddelerini -sulama birliklerine de geleceğim- geri çekiniz, vazgeçiniz. Bizler bugün varız yarın yokuz. Çocuklarımızın, torunlarımızın, gelecek nesillerimizin bu ülkede... Hani bizim övündüğümüz; Anadolu'muz; zengin coğrafyası, doğal güzellikleriyle dünyanın eşsiz bir coğrafyası, yurdu diye gurur duyduğumuz, göğsümüzü kabarttığımız bu ülkeyi bizim çocuklarımız da aynı gururla ve göğsünü kabartarak nesillerine iletsinler; ne olursunuz yapmayınız.
Değerli arkadaşlar, bir başka konu, Tarım Kanunu, 5488 sayılı Kanun. 18 Nisan 2006'da, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında çıkartılmış bir kanun. Bir eksiklik vardı, yasal eksiklik, boşluk vardı, bu kanun çıkartıldı. Bu kanunun zaten amacına bakarsanız, kapsamına bakarsanız hatta tarım politikalarının ilkelerine bakarsanız... Mesela tarım politikalarının ilkelerinde diyor ki: "Tarım politikalarının ilkeleri şunlardır..." Şunu, şunu sayıyor "Örgütlülük ve kurumsallaşma, yerinden yönetim, katılımcılık..." ve öncelikleri arasında da "Üretici örgütlenmesinin geliştirilmesi, toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesi ve rasyonel kullanımı."
Şimdi, sulama birlikleri, 378 sulama birliği gayet başarılı; tahakkuk edilenlerin tahsilat oranı her yıl, geçmişten bugüne -yine DSİ raporlarında ortaya konmuş, ispat edilmiş- gittikçe artan, yüzde 68'ler düzeyine kadar gelmiş ve her yıl 3-5 puan artarak geliyor. Performansları gayet iyi. 3-5'i kötü olabilir, bir pire için yorgan yakılmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Sayın Başkan, sürem bitti, bir dakika verebilir misiniz?
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın lütfen bir dakikada.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Bu sulama birliklerinin, katılımcı demokratik çiftçi örgütlenmesinin, kendi suyunu kullanan çiftçinin bu birliklerinin kapatılıyor olması... Kim ne derse desin "Yok efendim, kapatmıyoruz onları." falan, bu bir fesihtir. Yarın bir gün Sulama Birlikleri Kanunu'na da ihtiyaç kalmayacaktır, o da bir düzenlemeyle ilga olup geçecektir. Suyu bir meta hâline getirip suyun üzerinden çiftçiye... Bu sulama tesislerinin işletilmesini hizmet alımı yoluyla, yap-işlet modeliyle veya -bu modeli gayet yoğun bir şekilde kullanıyorsunuz- sulama tesislerinin özelleştirilmesi sonucunda çiftçiye yeni bir yük getireceksiniz. En az iki katı bir sulama ücreti yükü getireceksiniz. Lütfen, bu katılımcı, demokratik Tarım Kanunu'nun da öngördüğü yerinden yönetim ve örgütlülüğü de dikkate alan düzenlemeleri önünüze alınız ve sulama birliklerini de ortadan kaldıracak bu düzenlemeyi çekiniz diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)